English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ O ] / Over the phone

Over the phone traducir turco

1,449 traducción paralela
Well, we can't do justice to any discussion of "Madame Bovary" over the phone.
Madam Bovary'yi telefonda tartışırsak büyük haksızlık etmiş oluruz.
- Can't you tell me over the phone?
- Bana telefonda söyleyemez misin?
We spoke over the phone.
Hayır, hayır, telefonda görüştük
I'm just wondering if I can get my test results over the phone.
Test sonuçlarımı telefondan öğrenebilir miyim diye merak ediyordum
Do you remember... when the building manager said that Gibson was having a fight over the phone?
Bina yöneticisinin, Gibson'ın telefonda biriyle tartıştığını söylediğini hatırlıyor musun?
Do you want to have a beer over the phone?
Telefondan bir bira almak ister misin?
She hired me over the phone.
Beni telefonla görüşerek işe aldı.
Is it OK if I just try to fall asleep over the phone?
Konuşurken uykuya dalmaya çalışmamın mahsuru var mı?
Mom, I'm not gonna talk about this over the phone right now, okay?
Anne, bunun hakkında telefonda konuşmayacağım, tamam mı?
Lureen's good at making hard deals in the machinery business but as far as our marriage goes, we could do it over the phone.
Lureen işinde gayet başarılı ama evliliğimiz... Telefondan da halledebiliriz.
Listen, I don't wanna talk over the phone, but
Bu konu hakkında telefonda konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk about it over the phone.
Telefonda bahsetmek istemiyorum.
We had spoken to her yesterday over the phone.
Biz onunla dün telefonda konuşmuştuk..
Must you ask everything over the phone?
Konuş.
Mister, don't breathe like that your bad breath even stinks over the phone
Bayım, öyle nefes almayın nefesiniz telefonda bile kötü kokuyor
I just heard your voice over the phone. But I miss you already.
Sesini biraz önce telefonda duydum ama seni şimdiden çok özledim.
I don't want to have the most important conversation of my life over the phone. OK.
Hayatımın en önemli sohbetini telefonda yapmak istemiyorum.
Not over the phone.
Telefonda olmaz.
[Narrator] Tobias had recently been asked to address a group of depressed men... who had been described over the phone as blue.
Tobias, kendilerini telefonda mavi olarak da tarif eden bir grup depresif adam tarafından davet edilmişti.
She rattled off her price over the phone and I pretty much knew I didn't have a spare half-mil in my purse.
Telefonda fiyat söyledi. Cüzdanımda boş, boş duran yarım milyonum yoktu.
We got into it over the phone.
Telefonda görüştük.
I wish i could have told you more over the phone, but unfortunately, police procedure requires that i confirm you are who you say you are before giving away any information.
Keşke size telefonda daha fazla bilgi verebilseydim ama ne yazık ki.. ... mevzuata göre bunu yapmadan önce beyan ettiğiniz kişi olduğunuzdan emin olmam gerekiyordu.
It's just that I've never sold a house over the phone before.
Sadece daha önce hiç telefonda ev satmamıştım.
I could have explained things to you over the phone.
Size telefonda açıklayabilirdim.
You could become rich beyond your wildest dreams... by selling these fine products over the phone.
Bu ürünleri telefon ile pazarlayarak hayalinizdeki.... kadar zengin olabilirsiniz.
Not the kind of conversation i want to have over the phone.
Telefonda yapmak istemediğim türden bir diyalog.
He said that you saw this place on the internet and bought it over the phone.
Burayı Internet üzerinden gördüğünüzü ve telefonla satın aldığınızı söyledi.
Wife said she heard the gunshot over the phone.
Karısı telefonda silah sesini duyduğunu söyledi.
You want to do it over the phone?
Bunu telefonda halletmek ister misin?
Alan and I will conduct your performance review over the phone tomorrow.
Alan'la birlikte performansını yarın.. telefonla gerçekleştiririz.
"Turk" is easier to hear over the phone.
"Turk" telefonda daha rahat anlaşılıyor.
"Dorian" isn't hard to hear over the phone, but I didn't want to talk about it with Turk.
"Dorian" telefonda çok zor anlaşılmıyordu, ama bu konuyu Turk'le konuşmak istemedim.
I had Gendler on my cell phone all the way over here.
Duydun mu? Buraya gelene kadar cepten Gendler'la konuştum.
Curl up with the phone so we can talk this over.
telefonu kaldır böylece bunu konuşarak halledebiliriz.
You said on the phone I had to sign something, then this would be over.
Telefonda, bir şey imzalarsam bunun sona ereceğini söylemiştin.
This happened to you? It happened in the sense that I picked up the phone, tracked you down, flew you over her and gave you $ 6,000.
Seni buraya sürüklemek, 6000 dolar para ödemek.
When I handed the phone over to the lieutenant they were speaking a different language.
Telefonu teğmene uzattığım zaman farklı bir lisan konuşuyorlardı.
Except maybe we keep the phone number, only we switch it over to a fucking suicide hotline.
Belki telefon numarasını elimizde tutar. .ve lanet bir "İntihar etmek istiyorum" hattına çeviririz.
Fredo is as cool as a cucumber. Walks over to the phone.
Fredo bir salatalık kadar serinkanlıymış Telefona yürümüş,
Hey, get the phone over here.
Hey, telefonu buraya getirin.
We can arrange the thing tomorrow over the phone.
Ben şuradan artık birtaksiye falan atlar hallederim.
And apparently I'd been on the phone for over half an hour.
Ve ben neredeyse yarım saat telefonda konuşmuştum.
Let's send some teams over to the house and the store, see what we can find. ( phone rings )
Evlerine ve dükkanlarına ekipler gönderelim, bakalım ne bulacağız.
The image went to the laptop, then out over a wireless phone line.
Görüntü diz üstü bilgisayara, oradan da kablosuz telefona aktarılmış.
Do a triple fucking axel over to the phone and try Cameron again.
Şimdi telefonun başına dön ve Cameron'ı bağla.
Yeah, I was home and I couldn't reach the phone... so I ran over here.
- Evet. Evdeydim ve telefona ulaşamadım. Hemen buraya geldim.
And another thing, none of this woulda happened if your employee of the month over there wasn't yappin'on the phone when she shoulda been checking me out.
ayın elemanı olan elemanınız benimle ilgilenmek yerine telefonla konuşmasaydı bunların hiçbiri olmazdı.
Sweet cheeks, do you think you could go over and answer the phone for me while I pour us some champagne?
Tatlım, ben şampanya doldururken, telefona cevap vermeye ne dersin?
It details every sighting, every phone tip concerning McDowd's whereabouts over the last 36 hours.
Her ortaya çıkma detaylı şekilde burada, son 36 saat içinde McDowd'ın nerede olduğuna ilişkin gelen telefon ihbarları.
Tom, we've been over this on the phone.
Tom, biz bunu telefonla yapıyoruz.
The Department of Justice has been on the phone with the mayor ever since you twisted DEA's arm to hand over Mitchell.
Uyuşturucuyla Mücadele'yi Mitchell'ı vermeye zorladığından beri Adalet Bakanlığı, belediye başkanıyla defalarca telefonda görüştü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]