English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Page one

Page one traducir turco

624 traducción paralela
Page one, top left-hand corner :
Birinci sayfa, sol köşe.
Will you turn in your literature books to page one?
Edebiyat kitabınızın sayfasını çevirir msiniz?
The top of page one.
Birinci sayfanın başı.
Here's page one, five, eight...
Sayfa bir, beş,... sekiz.
Page one ; two columns square
Sayfa 1'de, 2 sütun kare şeklinde.
All over page one.
Birinci sayfada.
It'll be page one in every paper in the country.
Bütün gazetelerde ilk sayfada olacak.
Run the story as is, page one.
Haberi olduğu gibi basın.
Page one. Quote :
Birinci sayfa :
Page one editorial.
Birinci sayfa, editör kısmı.
Page one.
Hem de birinci sayfa.
You read about it on page one.
Sayfa 1'de okursunuz.
Page one.
Sayfa bir.
I may not like the climate on page one.
Bilmiyorum ön sayfadaki havaya bağlı.
I hope this thing falls on page one, and not page five.
Bu olayın beşinci değil, birinci sayfalara çıkmasını isterim.
Before getting on to the story, and as you can see He only got as far as page one of swann's way The first of the seven volumes.
Yedi cildin ilki olan Swann'ın Yolu'nun ilk sayfasına gelebildi.
I have to always try... to be page one, Earnestine.
Ben daima birinci sayfa haberi... olmak için çalışmalıyım, Earnestine.
With your attitude toward human life, you may yet get to be one of the barons of this prairie, and have your picture on page one, or page three, of the Chicago papers.
İnsan yaşamına verdiğiniz bu değerle, bu bozkırların baronlarından biri olabilirsiniz! ve Chicago gazetelerinde, birinci ya da üçüncü sayfada manşet olabilirsiniz.
It's page one, I assure you. I bought your paper when I arrived.
Geldiğimde gazetenizi aldım
'Chapter 8- - page one.
Bölüm sekiz, sayfa bir.
You see. It starts here on page one.
İşte, birinci sayfadan başlıyor.
My daughter's about to getpage one of the Sun, and probably page three, and you just think of the files.
Kızım neredeyse Sun gazetesinde bir sayfa yer alacak,.. .. ve muhtemelen de bu üçüncü sayfa olacak, ben ise dosyalarımı inceleyeyim.
- All right, page one, Act 1.
- Peki, 1. sayfa, 1. Perde.
The one girl that we should handle with kid gloves... and you spread her name over the front page!
Bu kız konusunda o kadar titiz olmamız gerekirken... sen git adını manşete yaz! Ne var?
At the end of the page, in Bracken's own handwriting he was the one killed says, "Sprinkler system slightly defective."
Sayfa sonunda, Bracken'ın el yazısıyla şu ölen adam : "Sulama sistemi hafif arızalı." diyor.
I'd sit in front of that typewriter, trying to squeeze out... one page that was halfway decent.
Daktilonun başında oturur yarısı tamam olan sayfayı tamamlamak için çırpınırdım.
The one with the erratum on page 116.
1 16. sayfasında tertip hatası olan.
One page is enough.
Bir sayfa yeter.
One of those four-page spreads.
- Şu dört sayfalık haberlerden biri olur.
You write the long word on top of the page and under it, you write all of the short words you can make out of the long one
Uzun kelimeyi kağıdın başına yazıyorsunuz, aşağıyada bundan türetebildiğiniz kısa kelimeleri yazıyorsunuz.
That's only one page.
Bu sadece ilk sayfası.
- Just one page, you call that complete?
- Sadece bir sayfa. Tam rapor bu mu?
Well, give me one page.
Neyse, bir sayfasını ver.
Also, the king vs Porter in volume one of the king's bench division reports, 1942 at page 153.
Ayrıca kamunun Porter aleyhine açtığı dava. Mahkemenin 1942 yılına ait kayıtlarında bulunuyor. Sayfa 153.
The Bulletin's front page, the last one.
Bülten'in ön sayfası, son sayı.
Published twice weekly... circulation 2,500... one page of advertising... with no other sheet to give him competition.
Haftada iki kez yayınlanmış... baskı sayısı 2500... bir sayfa reklamlara ayrılmış... babanı rekabete zorlayacak tek bir sayfa yok.
If you'd give this to one of the attendants in the public lounge, she'll page him.
Bunu bekleme salonundaki görevlilerden birine verirseniz anons yapar.
He's page-one news.
Gazetelerin ilk sayfalarında.
- One more page, Commendatore.
- Bir sayfa daha.
On every other page, the semicolon is followed professionally by one space...
Diğer sayfaların hepsinde, noktalı virgülden sonra bir boşluk bırakılmış.
On every other page, a semicolon is followed, as it should, by one space.
Diğer sayfalarda noktalı virgülden sonra, olması gerektiği gibi, bir boşluk bulunuyor.
Darling, I can't decide which one for Page 3.
Bak, sevgilim. Üçü arasında karar veremiyorum.
All right, open your Young Latin Scholars, Book One with the grey cover ; page 27, the section I asked you to prepare around the form.
Pekala gri kapaklı genç latin alimleri 1 kitabının 27. sayfasını açın. Bu sayfada doldurmanız için ödev olarak verdiğim form var.
One page.
Bir sayfa.
To try to find one man... with nothing more to go on than a page from an old journal...
Elinizde eski bir günlük sayfasıyla bir adamı bulmaya çalışıyorsunuz.
Ben, that's a page-one story.
Ben, bu birinci sayfa haberi.
That's the page-one lead right there.
İşte bu birinci sayfa haberi.
Even if only to humour an old man who once brought you a page-one international story.
Bir zamanlar sana bir birinci sayfa haberi getiren bu ihtiyarı mutlu etmek için bile olsa.
Equal to the amount of information on one page of an average book.
Standart bir kitap sayfasındaki harflerin sayısına eşit.
A quilliard is a whole page of noughts with a one at the beginning.
Bir zilyon başında bir olan bir sayfa dolusu sıfırdan oluşur.
So, at random, I picked one out, I opened it up... and there was a full-page reproduction of the letter "A"... from Tenniel's Alice In Wonderland. And I thought, that
Rastgele bir tanesini aldım, açtım ve bütün sayfa Tenniel'in Alis Harikalar Diyarında'sından "A" harfleri ile doldurulmuştu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]