Paradise traducir turco
4,109 traducción paralela
" This is paradise.
Cennetten bahsediyoruz.
Truly this is a divine place. Paradise on Earth.
Bu kutsal mekân, gerçekten de Dünya'daki Cennet.
There are more damned in Hell... than liberated in Paradise.
Cehennem'de, Cennet'teki kurtulmuşlardan daha fazla lanetlenmiş var.
In Paradise, son, with all the souls of pure light.
Cennet'te oğlum, saf ışıktan oluşan bütün ruhlarla beraber.
Heavenly Father, let the soul of Francesco rise into your divine Paradise.
Kutsal Baba, Francesco'nun ruhunun kutsal Cennet'ine yükselmesine izin ver.
And beyond Purgatory, Paradise itself.
Ve Araf'ın ötesinde, Cennet'in kendisi.
We were together, neither in Hell nor in Paradise, neither damned nor saved.
Beraberdik, ne Cennet'te ne de Cehennem'de ne lanetlenmiş ne de kurtulmuş olarak.
Another day in paradise, Sally.
Cennette bir gün daha, Sally.
Another day in paradise.
Cennette bir gün daha.
I mean, if this isn't paradise, I don't know what is.
Yani, cennet bu değilse, nedir bilmiyorum.
Burt Hartman, proud mayor of this little slice of paradise.
Burt Hartman. Bu küçük cennet parçasının belediye başkanıyım.
Percy's going to turkey paradise!
Percy hindi cennetine gidiyor!
Turkey paradise...
Hindi cenneti...
- Is this Turkey Paradise?
- Burası Hindi Cenneti mi? - Sessiz ol.
So, is this turkey paradise?
Burası hindi cenneti, öyle mi?
Paradise number four were your lips... exhaling a breath that steamed into the air in successive repetitions.
Dört numaralı cennet senin dudaklarından çıkan nefesin havada tekrar tekrar buhar oluşturmasıydı.
Paradise one were two seagulls that flew over the water.
Bir numaralı cennet, denizin üstünde uçan iki martıydı.
Paradise two were a cluster of clouds in the northern east skies.
İki numaralı cennet ise kuzey doğu semalarındaki bir demet bulut.
Paradise number four were your lips, exhaling a breath that steamed into the air in successive repetitions.
Dört numaralı cennet senin dudaklarından çıkan nefesin havada tekrar tekrar buhar oluşturmasıydı.
One thing I can assure you, it would be hell, this endless paradise of immortality.
Size bir şeyi garanti edebilirim. Bu sonsuz ölümsüzlük cenneti, bir cehennem olurdu.
And using the latest chem-tracking technology, we found traces of it in the Paradise Mall.
En gelişmiş kimyasal iz sürme teknolojisiyle Paradise Mall'da serumun izine rastladık.
As long as I'm here, you and your family... and this beautiful paradise are in danger.
Burada kaldığım sürece... sen, ailen ve bu güzel cennet tehlikeye girecektir.
And if anyone threatens this paradise again... they'll have to deal with us.
Eğer birisi yine bu cenneti tehdit ederse, bizimle uğraşmaları gerekecek.
Behold, Brynna the Fair. You see your mother awaiting you in paradise?
İşte bakın Adaletli Brynna cennette annesinin onu beklediğini görsün.
Behold, Warick the Wise. Do you see your rest awaiting you in paradise?
İşte bakın Temkinli Warrick cennette geride bıraktıklarını görsün.
His paradise is his honor and family.
Onun cenneti onuru ve ailesidir.
A paradise.
Bir cennetmiş.
I feel like I'm living in paradise.
Aslında, her şey harika. Doğru olmayacak kadar müthiş hem de. Cennetteymişim gibi hissediyorum.
This suburb is a paradise... for criminals...
O varoşlar, suçlular için tam bir cennet.
Trouble in paradise?
Cennette sorun mu var yoksa?
The planet of sand start to grow plant, animals, be like a paradise.
Kum gezegeni.... bitki, hayvanlar vermeye başlar, cennet gibi olur.
Trouble in paradise.
Ufak bir sorun çıktı.
Trouble in paradise?
İlişkide sorunlar?
I'm going to paradise.
Ben cennete gidiyorum.
This is it, gangsta paradise.
- İşte budur, gangster cenneti.
Someone from we know not from where, perhaps even Dante's own paradise, who assembles the words that we must read and hear.
Bazıları buradan değildir, belki de Dante'nin kendi cennetindendir,... okumamız ve duymamız gereken kelimeleri bir araya getirenler.
The Cendrawasih ( Bird of Paradise ). for 2,000 years they were killed for their feathers.
Misal şu cennet kuşu. 2000 yıldır tüyleri yüzünden öldürülüyorlar.
Why else am I never allowed out of this urban paradise?
Baska niye bu cennet sehirden cikmama izin verilsin ki?
So we're ready to aim for that paradise on the eastern seaboard.
Yani artık doğu sahil şeridindeki cennete gitmeye hazırız.
Pray that some redhead English virgins await in paradise.
Cennette bazı kızıl İngiliz bakirelerin beklemesini dile.
I hope you found your paradise my friend.
Umarım cennetinizi bulmuşsunuzdur, arkadaşım
They're trucking a bunch of boxes up to paradise.
Cennet'e bir sürü kutu götürüyorlar.
There's a whole heap of trucks going up to paradise.
Cennet'e bir sürü kamyon gidiyor.
Why did you choose paradise?
Neden Cennet'i seçtin?
Paradise. Uh...
Cennet...
He sold paradise.
Cennet'i sattı.
What's happening up there at paradise?
Cennet'e neler oluyor?
Did you sell paradise to someone called bunny?
Cennet'i Bunny diye birine mi sattın?
My mother is buried in paradise.
Annem orada yatıyor.
This is what happens when you sell paradise!
- Cennet'i satarsan başına bunlar gelir!
Oh ye gods and spirits guide this soul to Paradise!
Cennete Yolculuk! Bütün ruhlar seni bekliyor!