Poisoned traducir turco
3,554 traducción paralela
But wouldn't she know she was being poisoned?
Zehirlenildiğini bilemez miydi?
Well, the victim was poisoned over the course of a year.
Kurban bir yıldır zehirlenmiş.
I poisoned Katarina with my mom's lead salts.
Katerina'yı annemin kurşun tuzlarıyla ben zehirledim.
A poisoned dart.
Zehirli ok.
Then they were poisoned.
Ve zehirlenmişlerdi.
You poisoned him about me.
Sen benimle ilgili onu zehirledin.
First set of medics said he was poisoned.
İlk gelen doktorlar zehirlendiğini söylemişti.
We are from the ICC, and we believe your suspicions about your employer being poisoned are correct.
UCM'den geliyoruz. Ve patronunuzun zehirlenmesi hakkındaki şüphelerinizin doğru olduğuna inanıyoruz.
Yeah, but Hank Cousineau wasn't poisoned.
Evet, ama Hank Cousineau zehirlenmedi.
- Or poisoned.
- Yada zehirlendi.
His name was Terry Chambers, district attorney in Marlon, Ohio... poisoned out of nowhere in his driveway this morning.
Adı Terry Chambers, Marlon Ohio'da bölge başsavcısı, bu sabah garaj yolunda zehirlendi.
And once at a rave, I got poisoned when a glow stick exploded in my mouth.
Bir keresinde de, çılgın bir anımda, karanlıkta parlayan çubuklardan biri ağzımda patladığında zehirlenmiştim.
It's my belief that Mr. Leonard Quinton poisoned himself by ingesting kernels from the Suicide Tree.
İnancım o ki... Bay Leonard Quinton, İntihar Ağacı'nın çekirdeklerini sindirmek suretiyle kendini zehirledi.
If the post mortem confirms Mr. Quinton was poisoned, we'll have to let him go.
Otopsi Bay Quinton'ın zehirlendiğini teyit ederse onu bırakmamız gerekecek.
You poisoned them.
Onları zehirlemişsin.
And so you poisoned him!
Ve sen onu zehirledin!
Poisoned.
Zehirlenmiş.
ANGELIQUE : Sittler was poisoned with pyrethrin.
Sittler, piritrinle zehirlenmiş.
The novices are refusing to drink from the water fountain in case it's poisoned.
Rahibeler zehirli olabilir diye su çeşmesinden içmeyi reddediyor.
Before another novice is poisoned.
Başka bir rahibe zehirlenmeden önce.
In Death In The Clouds, Madame Giselle was murdered with a poisoned thorn.
- Bulutlardaki Ölüm'de Madam Giselle zehirli bir dikenle öldürülüyordu.
Sister Mary Magdalene discovered Sister Paul's alcoholism and theft and was poisoned to keep her quiet.
Rahibe Mary Magdalene, Rahibe Paul'un alkolik ve hırsız olduğunu ve susturmak için onu zehirlediğini öğrendi.
And you tried to protect her by removing the poisoned sweets from Sister Paul's body, and planting the cyanide in her office.
Ve siz de zehirli şekerleri Rahibe Paul'un cesedinden alarak ve ofisine siyanür yerleştirerek onu korumaya çalıştınız.
Whoever poisoned Pierce had access to his home.
Pierce'i zehirleyen kişinin evine erişimi var.
Any closer to discovering who poisoned Logan Pierce?
Logan Pierce'ı kimin zehirlediğine dair bir şey bulabildiniz mi?
So Marta was poisoned.
O hâlde Marta zehirlendi.
So the killer poisoned her and beat her.
O hâlde katil onu zehirledi ve işkence yaptı.
And this family tree has some seriously poisoned roots back in Cuba.
- Evet. Bu soy ağacının kökleri Küba'da kötü bir yerlere uzanıyor.
Well, the person who poisoned your sister forced her to ingest cassava leaves.
Kardeşini zehirleyen kişi, ona zorla manyok yaprağı yedirtmeye çalışmış.
Silvana Cuerto was poisoned with cyanide by way of unprocessed cassava leaves.
Silvana Cuerto, işlenmemiş manyok yapraklarındaki siyanürden dolayı zehirlendi.
So you think I poisoned Silvana?
Silvana'yı benim zehirlediğimi mi düşünüyorsunuz?
And I don't know anything about any poisoned pills.
Zehirli haplar konusunda hiçbir şey bilmiyorum.
Antonio's tilo pills, poisoned just enough to make you sick but not enough to kill you.
Antonio'nun tilo hapları, seni hasta etmeye yetecek kadar zehirledi... -... öldürmeye yetecek kadar değil. - Bunların yalan.
We had a nurse, but she quit, because she was "poisoned" by aunt Shirley.
Bir hemşiremiz vardı ama Shirley Teyze tarafından zehirlendi.
What do you mean by poisoned?
- Zehirlendi demekle ne kastediyorsun? - Muhtemelen hiçbir şey olmamıştır da.
First, I have to tell you the simple fact. Grayson's been poisoned.
Önce sana basit bir gerçeği açıklamam gerek Grayson zehirlendi.
You poisoned Debra.
Debra'yı zehirlemişsin.
If Hannah poisoned us, why didn't she kill us?
Hannah bizi zehirlediyse neden öldürmedi peki?
And she poisoned us. Who knows what the fuck else she has planned?
Kim bilir başka ne bok planlamıştır?
Because of their porous skin, they are poisoned by seawater.
Çünkü gözenekli derileri, tuzlu deniz suyu tarafından zehirlenir.
Your father was poisoned by Saitu.
Babanın zehirlendiği besbelli. Onu Saitu zehirlemiş.
You already poisoned me once.
Beni bir defa zehirlediniz.
I've been poisoned, and I'm trying to make myself throw up.
Zehirlendim ve kusmaya çalışıyordum.
This says he was poisoned by chromic potassium sulphate.
Bu ise krom potasyum sülfattan zehirlendiğini söylüyor.
People who've been poisoned with domoic acid do.
Domoik asitle zehirlenenler geçirir.
You think someone poisoned Carlo Anillo?
Birisinin Carlo Anillo'yu zehirlediğini mi düşünüyorsun?
Shh, listen to me. It is highly possible that Len Pontecorvo's murderer poisoned a man called Carlo Anillo and murdered someone named Martin Nagowski, maybe others.
Beni dinle, yüksek bir ihtimalle Len Pontecorvo'nun katili Carlo Anillo isimli bir adamı zehirleyip Martin Nagowski isimli birini de öldürdü, başkaları da olabilir.
Carlo Anillo was poisoned.
Carlo Anillo zehirlenmişti.
He was poisoned with domoic acid.
Domoik asit ile zehirlenmiş.
And then she poisoned herself?
- Sonra kendisini mi zehirledi?
You poisoned Silvana!
Silvana'yı zehirledin!