English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Pretty one

Pretty one traducir turco

2,468 traducción paralela
I assume that makes you "the pretty one."
O zaman sen de "güzel olan" oluyorsun.
Hey, where'd the pretty one go?
Bir, iki, üç.
And a pretty one, too.
Hem de sevimli olanı ile.
Real pretty one... blonde.
Güzel sarışından bahsediyorum.
That detective - - the pretty one with the hair?
Şu dedektif, saçları güzel olan?
Well, it seems that's a pretty one-sided relationship.
Bu oldukça tek taraflı bir ilişki gibi görünüyor.
One time I got hurt pretty bad -
Bir keresinde epey bir hırpalanmıştım.
Perhaps one day the pretty little bitch will fight later in the afternoon.
Belki bir gün bu güzel sürtüğümüz öğleden sonra da dövüşür.
Prince of Romans Well meet, Adnival Younger and less muscular but u will have pretty daughter with this one
Roman prensi tanıştığımıza memnun oldum, Adnival genç ve az kaslı ama çok güzel bir kızınız var eğer onunla ilgileniyorsanız, neden onunla evlenmiyor musunuz
He didn't tell me, but I'm pretty sure it's one-of-a-kind, so...
Bana söylemedi ama eminim ki bu türünün tek örneği.
Myself and another person go out to the shed, and I write "E.L.F." on one side in pretty huge letters, and the other person writes "You cannot control what is wild."
Ben ve bir kişi daha kulübenin oraya gittik. Ve ben bir yüzüne büyük harflerle E.L.F. yazdım. Diğeri ise "Vahşi olanı kontrol edemezsiniz" diye yazdı.
That one with the penguins was pretty legit, with Morgan Freeman?
Morgan Freeman'ın seslendirdiği şu penguen belgeseli gayet güzeldi.
Well, that one's pretty much the same.
Aslında bu hemen hemen aynı.
the one that got it thrown out... Pretty stupid? Hard to anticipate?
Olacağını tahmin etmek zor mu?
We have 60 to 80 boys detained here at any one time and security is pretty tight because, look, a lot of these boys are considered a genuine threat to society.
Herhangi bir zamanda burada 60 ila 80 arası çocuğumuz var. Ve güvenlik oldukça sıkı. Bu çocukların bir çoğu topluma ciddi bir tehdit teşkil ediyor.
They claim that Tim is the one who get all the money, so until we sort that out, I'm pretty much stuffed.
Bütün para Tim'e aitmiş Bunu çözene kadar tıkanmış durumdayım.
Pretty soon, no one wants to be a priest.
Yakında kimse rahip olmak istemeyecektir.
A... pretty simple one, actually.
Kolay bir tane var aslında.
Plus, look, even if we beat one college, we'd have to feel pretty good about ourselves, right, guys?
Ayrıca, evet bir üniversiteyi bile yensek kendimizi çok iyi hissetmeliyiz, değil mi çocuklar?
I said, " if I have to watch pretty woman one more time,
Dedim ki : "Bir kez daha'Özel Bir Kadın'filmini izlemek zorunda kalırsam..."
They served chili in the school cafeteria, so my afternoon was pretty much one long debate.
Selam tatlım. Günün nasıl geçti? Bugün okul kafeteryasında kırmızı biber verdiler.
Well, forensics indicate that at least one of them was injured, and by the looks of it, it was pretty severely.
Forensik incelemeye göre bir tanesi yaralanmış, görünüşe göre de durumu ağır.
That one's pretty bad.
O da oldukça kötüydü.
Well, you might want one too because pretty decent chance the baby's mine.
Aslında sen de bir içki almak isteyebilirsin çünkü o bebek büyük ihtimalle benden.
You start letting women drag you around like that, pretty soon they think you're one of those guys that
Kadınların seni bu şekilde kullanmasına izin verirsen senin nasıl biri olduğunu düşünürler biliyor musun?
I'll ask. Would you prefer being slowly skinned by demons, Or having your pretty nails pulled out, one by one?
Teninin erimesini ve tek tek tırnaklarının çekilmesini ister misin?
He doesn't like to stand in anyone's shadow, and you've cast a pretty long one, especially after the assassination attempt.
Özellikle de suikast teşebbüsünden sonra senin gölgen bayağı bir büyüdü.
And I'm also pretty sure that I'm the only one who knows how smart you really are.
Senin ne kadar zeki birisi olduğunun bir tek ben farkında olduğuma eminim.
Hey, that one looks pretty good, huh?
Bu baya güzel durdu, he?
Well, we're pretty good there, but there is one thing.
Bana verebileceğiniz bir iş var mı? Envanter, rapor ya da teşhis gibi mesela?
Where did you find one so pretty at this hour?
Bu saatte bu kadar güzelini nereden buldun?
Oh, snark away. Pretty soon, you'll be able to get one out of a cereal box. With the advent of psychosurgeries
Çok geçmeden, psikocerrahinin ilerleyişi ve yeni psikofarmasötikler ile sen de o mısır gevreği kutusundan çıkabileceksin.
That was actually a pretty good one.
Bu oldukça iyiydi.
I think we left out one pretty important little detail.
Bence küçük ama çok önemli bir detayı atladık.
Yes, you're right - they're all pretty close to Jacob. In fact, the only one it couldn't be is Marlon.
Hayal kırıklığına uğradığını biliyorum.
I had a great dad. If I ever need another one, I've got a pretty good stand-in right here.
Harika bir babam var, bir başkasına ihtiyaç duyarsam o da sağ tarafımda oturuyor.
It was a pretty easy one.
Çok kolaydı.
Our thief is feeling pretty cool that he's seen something that no one else has, but what would any geek want to see more than a "Goonies" sequel?
Bizim hırsız, başka kimsenin görmediği bir şeyi gördüğü için kendini bir şey zannediyor.. ... ama bir inek "Goonies" filminden de çok ne görmek ister?
Although one time he did say some pretty nasty things when his hoagie rolled onto the floor.
Ama bir keresinde sandviçi yere düştüğünde çok pis şeyler söylemişti.
You guys had one job — steal the colonel's secret formula — and you finger-licked it up pretty darn good, didn't ya?
Yapmanız gereken sadece bir şey vardı- - albayın gizli formülünü çalmak- -... ve çok fena elinize yüzünüze bulaştırdınız, değil mi?
Although that one looks pretty good, huh? Thanks.
Ama bayağı güzel görünüyor, ha?
No, it was just this one time. It was pretty savage.
- Hayır, sadece bir kere oldu ama çok vahşiceydi.
Well, as far as accidental death goes, this one was pretty tasty.
Kazara ölümlere bakarsak bu çok lezzetliydi.
Actually, that's pretty good except for one thing.
Bayağı güzelmiş aslında. Ama bir sorun var.
This one's so pretty!
Bu çok güzelmiş!
What do you do when you're in a relationship and, you know, like all relationships, it has its ups and downs but generally, things are going pretty good, until one day you discover that they are not at all who you thought they were and you don't know whether to confront them or pretend you don't know because the idea of being alone is worse than being with someone who's deceived you?
Tüm ilişkilerde olduğu gibi inişler ve çıkışların olduğu ama işlerin genelde iyi gittiği ta ki bir gün aslında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anladığın bir durumun içindeysen ne yaparsın? Onlarla yüzleşme ya da bilmiyormuş gibi davranma konusunda kararsızsan çünkü yalnız olma fikri seni aldatan biriyle beraber olma fikrinden daha kötü geliyorsa ne yaparsın?
One or two shots in the barrel works, but that's pretty much all you need... very pricey hardware.
Namluya yapacağın birkaç atışla gerçek bir silaha döndürürsün,... fakat tüm ihtiyacını görür. Gerçekten iyi donanımdır.
Well, I for one think you're a pretty brave bitch.
Şahsen ben senin çok cesur bir kaltak olduğunu düşünüyorum.
Uh, I'm pretty sure you still owe me one for yesterday.
Dünden bana borçlusun zaten.
This one up top - - pretty light, didn't hurt him too badly.
Bu tepedeki oldukça hafif, canını fazla acıtmamış.
I just haven't been out on one in pretty much forever. True. Most guys aren't brave enough.
Çoğu erkek yeterince cesur değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]