English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Put them down

Put them down traducir turco

601 traducción paralela
This is my powder and it stays here. Now, put them down.
Jim Smith'söyle başka yerden bulsun.
Now, put them down.
Şimdi indir.
- Here, let's see. Put them down here.
- Getir bakalım.
Put them down.
Onları bir yere koy.
Put them down!
Bırak onu!
Sam, well, don't put them down there.
Sam, oraya koyma onları.
Put them down, will you?
Koy şuraya onları.
You can pick them up and put them down anytime.
İstediğiniz zaman başlayıp, istediğiniz zaman bırakabiliyorsunuz.
I will put them down.
Ayaklanmayı bastırırım.
I put them down as thoroughly bad characters, right off the bat, but then there are so many bad characters, nowadays.
Onları tamamen kötü karakterler olarak gördüm. Başından beri. Ama diğer taraftan bu günlerde çok fazla kötü karakter var.
Put them down there, dear.
Onları yere koy hayatım.
I put them down the incinerator and burned them.
Fırında yaktım onları.
Put them down this minute.
Hemen yerine koy.
Put them down.
Onları da indir.
Put them down!
Haydi, general. Süvariyi bir görelim.
Put them down!
Onları aşağıya at.
Put them down there, will you?
Şuraya koy, olur mu?
Just put them down and get out!
Yeter ki onları alıp defol.
Frances, just put them down for me.
Frances, onları aşağı indiriver.
- Put them down here.
- Onları buraya koyun.
- Put them down there.
- Onu yere bırakın.
- Put them down, dummkopf.
- Bırak onları dummkopf.
- Put them down and turn your back.
- Onları yere koy ve arkanı dön.
- Put them down.
- Onları yere koy.
Just put them down anywhere.
Herhangi bir yere koyun onu.
I'm spotting to see if there are any camels I can spot and put them down in my book. Good.
Deve görebilecek miyim diye gözlemliyorum defterime işlemek için.
I'd bloody well put them down this second.
İsterse iki haftalığımı bile veririm.
Put them down.
Onu yere koy.
Let's see, I can put each member of your family in a separate cage and then put tags on them and the Kirbys can march up and down like this.
Ailenin her bireyini ayrı kafeslere yerleştirip... üstlerine etiket koyarız, Kirby'ler de böyle gezerler.
Mother, tomorrow, before the Kirbys come let them put everything down in the cellar, the typewriter, the kittens, the vibraphone...
Anne, yarın Kirby'ler gelmeden önce... her şeyi mahzene indirelim, daktiloyu, kedileri, vibrafonu...
They returned with them in the evening, sleeping on the straw they had put down
Akşam vakti dönüyor indirmiş oldukları hasrın üstünde uyuyorlardı.
YOU WANT THEM TO STAND AROUND CRYING WHEN THEY PUT YOU DOWN IN THAT BIG HOLE...
Seni bu deliğe tıktıklarında onlardan ağlayarak sakin durmalarını mı isteyeceksin?
Then I took the two cylinders and I put them in the bows of the African Queen, right down near the waterline, so when we rammed you...
Sonra 2 tüpü Afrika Kraliçesi'nin önüne yerleştirdim, su mayını gibi oldular. Size çarptığımızda...
You got to learn to strip them down and put them back together, blindfolded.
Silahınızın parçalarını gözü kapalı söküp tekrar takmayı öğrenmelisiniz.
Let's have Kiyo come down and we'll put them upstairs.
Çağıralım, Kiyo gelsin ve onları yukarı taşıyalım.
Here. Put them right down there.
Bırak kalsınlar.
Please ask them to put that down.
Lütfen yerine koymalarını söyleyin.
You put them things down, Miss Clara,'cause I'm gonna kiss you.
Onları yere koy, Bayan Clara, çünkü seni öpeceğim.
Don't put down no red carpet for them.
Önlerine kırmızı halı sermeye kalkma.
I told Sheriff Lord that he could put them up down by the clay slide.
Onları kil kuyusu çevresine yerleştirmesini Şerife ben söyledim.
Lennon, put them girls down, or I'll tell your mother of you.
Lennon, Kızları rahat bırak yoksa annene söylerim.
Then put down that we expect them to help us.
O zaman "yardım bekliyoruz"'u çiz.
As soon as we knock them down. They put up new ones.
Biz yıkar yıkmaz yenilerini kuruyorlar.
It makes me want to sit down on my heels, like this, put my arms around my knees... and hug them tight, as tight as I can,
Bu bana oturup kollarımı dizlerimde kavuşturma ve onları sımsıkı sarma isteği uyandırıyor.
So you put up buildings as well as knocking them down.
Yani yerle bir etmemin yanında, binalar dikiyorsunuz. - Şirket...
Fifteen years ago, you put them in one of those drawers down there.
15 yıl önce, onları şu dipteki çekmeye koymuştun.
- Did they reach down and turn those turtles around... or did they put them in a jeep and drive them back? Do you think- .
Sahneleri çektikten sonra sence kaplumbağaların yolunu geri değiştirmişler midir yoksa onları bir arabaya atıp geri mi götürmüşlerdir?
Just put them down, will you?
Koy bir yere gitsin.
Get those ladies down from that traveling bordello... and put them on the porch.
Bu hanımları gezici genelevden indirip verandaya koyun.
Tell them to put their guns down on the ground.
Söyle silahlarını bıraksınlar.
Diverse columns, some of them with ten or twenty a thousand men, they put down the weapons and they marched, without having received orders, headed for the officers, in the direction of the German lines.
Kimi 10.000 veya 20.000 kişiyi bulan kalabalıklar silahlarını bırakmış halde, başlarında komutanları..... Alman hatlarına doğru ilerliyorlardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]