English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ R ] / Remember it

Remember it traducir turco

13,845 traducción paralela
Well, that's not how I remember it.
Ben öyle hatırlamıyorum.
We used to go to this bowling alley... - Lenny Meads Brighton Bowl, you remember it?
Bir bowling salonuna gidiyorduk adı Lenny Meads Brighton'dı, hatırlıyor musunuz?
I remember it because, um, it was about MS... and my mom has that.
Hatırlıyorum çünkü MS hakkındaydı annemin hastalığı.
Reeks of frogs, just as I remember it.
Kurbağaların kokusu! Tıpkı hatırladığım gibi.
Do you remember it?
Onu hatırlıyor musun?
The question is not whether you remember it.
The question is not whether you remember it.
The code from the safe upstairs, do you remember it?
Yukarıdaki kasanın şifresini hatırlıyor musun?
I remember it.
Hatırlıyorum.
I remember it well.
Çok iyi hatırlıyorum.
And trust me, you will remember it.
İnanın bana bunu hatırlayacaksınız.
Do you remember it?
Hatırlıyor musun?
I remember it well.
Gayet iyi hatırlıyorum.
This room is probably exactly as you remember it, sir, although the bathrooms have been completely refurbished.
Bu oda banyoları baştan aşağı yenilenmiş olsa da muhtemelen tam olarak hatırladığınız gibi olmalı efendim.
Just remember, it's your mind.
Unutmayın, zihniniz budur.
Try to remember that it's what she'd want.
Bunu, onun istediğini hatırlamaya çalışın.
In fact, I remember the coaches actually liked that he threw punches in the brawl, because it's the only time they'd seen him with any pep all year.
Hatta, yumruk atması koçların hoşuna gitmişti. Çünkü bütün yıl, tek enerjik hareketi buydu.
You got to remember, even though it might seem like you're kind of on your own, and there's no dorm counselor...
Sakın unutma. Rehberlik öğretmenin olmayacak, tamamen yalnız kalacaksın gibi gelse de,
I can't remember, but I'm sure it was something good and noble.
Hatırlayamıyorum ama iyi ve asil bir şey olduğundan eminim.
I'm sure you've told so many lies about it you don't even remember what happened.
Bu konuda o kadar yalan söylemişsindir ki eminim olanları bile hatırlamıyorsundur.
You know, every time you remember something, your mind changes it, just a little, until your best and your worst memories,
Ne zaman bir şey hatırlasan beynin bunu biraz da olsa değiştirir. En iyi ve en kötü anılarına kadar.
I remember me, it was after the'84 Olympics,
Beni hatırlıyorum, 84 Olimpiyatlardan sonraydı.
and spend the rest of my life with, and maybe if we can just find a way for me to remember her, then, bam, it'll all come rushing back to me, and the hairs on the back of my neck will stand up, and I can save you.
Belki onu hatırlamanın bir yolunu bulabilirsem her şeyi bir anda hatırlarım ensemdeki tüyler dikleşir ve seni kurtarabilirim.
It's okay, I don't really remember your name either.
Tamam. Adını bile hatırlamıyorum.
It would be just like when during intensification, remember, all the nausea and then all sorts of complications could start up...
Tıpkı nekahat devrendeki gibi, hani, o bulantıları, envai çeşit komplikasyonları hatırla sonra.
And I remember asking specifically for it... For my 8th birthday.
Ve sekizinci doğum günümde onu almalarını istediğimi hatırlıyorum.
I can't remember his name... It's like, um...
Adını hatırlayamıyorum.
What good does that do me if I don't remember any of it?
Hiçbirini hatirlamayacaksam ne isime yarar ki?
Josef and Jan are not registered with the police as being residents here, so, remember, please keep it strictly to yourself.
Josef ve Jan, burada ikâmet ettiklerini polise bildirmediler. O nedenle lütfen kimseye bir şey söyleme.
It's strange, being dead... as I am now and have been for I don't know how long... if " now'can be said to mean anything any longer... that I remember those dreams as accurately as anything...
Ne gariptir ki eğer, ölü olmak böyle bir şeyse ; - şu an benim olduğum gibi -... zaman kavramının bir şey ifade etmeyeceği uzunlukta bir boşluksa ; ... gördüğüm bu rüyaları, elimde olan tek gerçeklik olarak hatırlayacağım demektir.
I remember, and replay those things... even if I can't remember how long I've been remembering... maybe it's been forever.
Hatırlıyor ve her şeyi kafamda yeniden oynatıyorum. ... ne kadarını hatırladığımı, hatırlayamıyor dahi olsam da... Belki de sonsuza kadar böyle gidecek.
I always remember how cold it was.
Nasıl soğuk olduğunu hatırlıyorum.
- Oh, good, you remember us. It's not my fault, okay?
Güzel, bizi hatırlıyorsun.
You have to perform it. You're a pimp, remember?
Sen pezevenksin, hatırladın mı?
Try to remember the last time you saw it.
Onu en son nerede gördün hatırla.
Yes, it's a complex situation, but we must remember that he is a person not used to being arrested.
Evet, biraz karışık bir durum ama şunu unutmayalım ki kendisi daha önce tutuklanmamış.
I don't remember a thing about it. Why is that?
Ben hiçbir şey hatırlamıyorum.
They remember the Stark name. People will still risk everything for it, from White Harbor to Ramsay's own door.
Stark ismini unutmazlar ve Beyaz Liman'dan Ramsay'nin kapısına kadar insanlar her şeyi göze alır.
- I remember what it said.
- Ne dediğini hatırlıyorum.
For what it's worth, I've been a cynic for as long as I can remember.
Şunu söyleyeyim de, ben oldum olası değerlerle dalga geçtim.
I remember how cold it was.
Ne kadar soğuk olduğunu hatırlıyorum.
Ain't that right? You know, come to think of it, I remember you singing at school.
Biliyor musun şimdi düşününce... okulda da şarkı söylüyordun sankı.
- Yes, don't you remember we like thought we were gonna go to this horrible slum thing, and it ended up being this mansion, and we didn't- -
Evet, hatırlamıyor musun? Varoş bir olaya gideceğimizi... -... sanıyorduk...
Oh, I know, I remember, it's Wendecalm.
Biliyorum, hatırladım. When to Call'da.
Just remember one thing, it's all about the students.
Ama şunu unutmayın ; hepsi öğrencilerle ilgili.
Neal, remember everything you learned and just don't overthink it.
Neal, öğrendiğin her şeyi hatırla ve daha fazlasını düşünme.
- Did you remember to give it a thing called "cat food"?
Kedine kedi maması denilen şeyi vermeyi unutmadın ya?
You remember everything I taught you? Ah, it's a little rusty.
- Sana öğrettiğim her şeyi hatırlıyor musun?
I mean, I remember when it happened.
Ne zaman olduğunu hatırlıyorum.
It's my job to worry about you, remember, not the other way around.
Benim senin için endişelenmem gerek, unutma. Senin benim için değil.
It's Steve from UNI. You remember?
Ben üniversiteden Steve, tanıdın mı?
It's my lucky number. What else do you remember? About the area.
Binanın çevresi hakkında başka ne hatırlıyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]