Right traducir turco
1,084,807 traducción paralela
It'll be fun. All right, let's give it a try.
Pekala, deneyelim o zaman.
I totally get it. You're right to do this.
Tamamen anladım ki bunu yapmakta haklısınız.
All right.
Pekala!
All right, I got to get to work by 7 : 40,'cause that's when high school starts for some reason.
Pekala! 7.40 tan itibaren görevimin başında olmam lazım çünkü okul açılmalı.
All right, that sounds fun.
Abovv. Pekala, kulağa hoş geliyor.
Three years too late, but right on time for a principal. And making no less sense than it did when it was current.
Popüler olduğunda her ne kadar ses getirmese de üzerinden üç yıl geçmesine rağmen müdürünüz için tam vakti.
Maybe you're right.
Belki de haklısınız.
All right, listen up, maggots! Fun's over!
Pekala, dinleyin kurtçuklar.Eğlence sona erdi.
That's right.
Tamda bu.
All right, ladies, I'm going to put this as gently as I can, but it appears that someone's rectum fell out on the stairs.
Pekala bayanlar olabildiğim kadar kibar olacağım ama birisi yukardaki tuvalete rektumunu düşürmüş gibi.
All right, that's fine.
Pekala, güzel.
All right, we're just gonna step outside and figure out a counter.
Pekala. Dışarı çıkalım ve şu meseleyi çözelim.
Yes, but then I went on a sex trip to Thailand, and I banged all the goofy right out of me.
Evet. Ama sonra Tayland'a seks gezisi için gittim ve benden akılsız kim varsa çaktım.
Well, I guess your mom was right all along.
Şey, Sanırım annen en baştan beri haklıydı.
All right, guys, nothing but the best for you two, so I got you all-organic, non-GMO, no-hormone food.
Pekâla çocuklar. Sizin için en iyisi olmalı onun için sizlere tamamı organik, GDO'suz ve hormonsuz besinler aldım.
All right, Phil, come stand by me, it's Ashley's turn.
Pekâla Phil, buraya gel ve yanımda dikil, Ashley'nin sırası çünkü.
I realize that, but you have just as much right to a decent life for your children as anyone else.
Anlıyorum ama her çocuğun hakettiği gibi iyi bir hayat sizinde hakkınız.
All right, what if we... run!
Pekâla. Ya koşmamıza ne dersin?
Yeah, Donald Trump was right :
Evet. Donald Trump haklıydı.
You know, I just wanted to do the right thing, but now we're all gonna die.
Doğru bir şey yapmak istediğimi biliyorsunuz ama şimdi hepimiz birden öleceğiz.
S-So, wait, so we walked right across the border and didn't even know it?
Yani bilmeden sınırı geçtik mi?
Right?
Değil mi?
Was I right, or was I right?
Haklı mıydım yoksa sağcı mıydım?
Isabella, being with you has been really great. But I think I realized my mom was right.
Isabella, seninle birlikte olmak gerçekten harikaydı ama annemin haklı olduğunu anladım.
All right, well, just in case, I'll be upstairs getting into my boxers and black socks.
Tamam. Her ihtimale karşı yukarı çıkıp donumu ve siyah çorabımı giyeyim.
I don't know, but something's going on, because I'm telling you, he lied right to my face.
Bilmediğim bir şeyler var çünkü dün gözümün içine baka baka yalan söyledi.
All right, I'll see you later.
Pekâla, sonra görüşürüz. Ne?
Peter Griffin, you tell me what's going on right now.
Peter Griffin, burda neler olduğunu bana hemen anlatacaksın.
I'm right here, Mom.
Burdayım, anne.
Damn right.
Kesinlikle.
All right, everybody bring your phones so we can text each other during the movie.
Pekâla, herkes yanında telefonunu getirmeyi unutmasın film izlerken birbirimizle mesajlaşacağız.
Okay, all right, the doctor is in.
Pekâla, tamam, doktora bir müsade et.
But you're right, Lois.
Haklısın, Lois.
I got a pretty good one going right now, Peter.
Şu an sırtımda en iyisinden bir tane var.
Well, Peter, turns out your initial instinct was right.
Evet Peter, içgüdülerin haklı çıktı.
From now on, I'm making sure my sperm stays right where it belongs :
Şu saatten sonra spermlerimin olması gerektiği yerden emin olacağım.
All right, Thrawn.
Pekâlâ, Thrawn. Sıra sende.
We're right behind you.
Anlaşıldı, Anka Lider.
- Marina, you doing all right?
- Marina, iyi misin?
And we also want to try to resolve this case with an offense that's expungeable. To take it off your record someday, right?
Ayrıca bu davayı bir gün sabıka kaydından silinebilecek bir suçla çözüme kavuşturmak istiyoruz.
All right, fine.
Pekâla, tamam.
Your mother's right, Chris.
Annen haklı Chris.
All right, we're off to Mexico.
Pekâla, biz Meksika'ya gidiyoruz.
Oh, you're right, Chris.
Haklısın, Chris.
Hold it right there!
Olduğunuz yerde kalın.
Is that right?
Oldu mu?
That's right.
Doğru.
Eh, maybe you're right.
Belki de haklısın.
All right, I'll do it.
Pekâla, imzalayacağım.
Ah, right there.
Tam orası.
[sighs ] [ in Russian] Well, yeah... All right.
Şey, evet...
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847