Shaven traducir turco
140 traducción paralela
I became what I'd been before and... saw that, clean-shaven, I was even more unrecognisable... but for a different reason.
Önceki halime dönmüştüm ve sinek kaydı tıraşlı halimle daha da tanınmaz biri olmuştum ama tabii farklı bir sebeple.
He has very definite features, a commanding manner is clean-shaven, brown hair
Emri vaki tutumu ve keskin tavırları var Tıraş olmuş, kahverengi saçları
Smooth-shaven, straight nose... hair and eyes about my color.
Yüzü parlak, düz burunlu saç ve göz rengi benimkine benziyor.
I want the men to have their hair cut and their faces shaven by 24 : 00.
Saat 24 : 00'a kadar herkes saç ve sakal traşını bitirmiş olacak.
When my hair is shaven off, all my worries will be gone, too
Saçlarım tamamen traş edildiğinde, endişelerim de gitmiş olacak.
In the courtyard in front of me... three men, well dressed and clean shaven, circulated freely.
Avluda, önümde... iyi giyimli ve traşlı 3 adam, serbestçe dolanıyorlardı.
Little girl from Nevers with shaven head, this evening I relinquish you to oblivion.
Nevers'in saçları kazınmış kızı,... unutulmuşluğa sunuyorum seni bu gece.
Didn't you see the directive that all personnel be clean-shaven?
Tüm personelin traş olması kuralını görmemiş miydiniz?
I'm all shaven.
Tıraşım da bitti.
"... for that is even all one as if she were shaven.
"... çünkü kadın ikisini bir görür, sanki kafası tıraşlıymış gibi.
"... but if it be shame for a woman to be shorn or shaven...
"... ama eğer kırpılmış ya da tıraşlanmış olmak kadın için bir utançsa...
A good legionnaire should be clean shaven!
İy bir asker her zaman iyi traş olur!
And all our clean-shaven bearded friends have a new reason to feel they're right.
Sinekkaydı tıraşlı dostlarımızın hepsine kendilerinin haklı olduklarını hissettirecek yeni bir bahane olmuş oldu.
- With a clean-shaven bearded fellow?
- Sinekkaydı tıraşlı bir herifle mi?
And your cousin is clean-shaven.
ama kuzenin sinek kaydı tarşlı!
Approximately 37 years of age, flaxen-hair, clean-shaven and stands well above 6 feet in height.
Yaklaşık olarak 37 yaşlarında, sarı saçlı, temiz suratlı ve boyu yaklaşık 1.84 m.
The British will be ashamed to see these shaven faces.
İngilizler bu temiz suratlıları görünce utanacaklar.
They were clean-shaven, General. Quite literally.
Tabiri caizse, hepsi de sinekkaydı traşlıydı General.
Slice it, dice it, let it sit in her lap while I dance around her shaven head.
Kuş başı gibi lime lime doğranıp, kucağına düşsün. Ben de kel kafasının etrafında dans ederim.
Stabbed and shaven.
Bıçaklandı... ve tıraşlandı.
According to shelley, Women like clean-Shaven men.
Shelley'e göre, kadınlar tıraşlı erkeklerden hoşlanıyorlar.
But don't worry I'm not chucking it all in for some half-shaven stranger.
Ama kaygılanma her şeyi yarı tıraşlı bir yabancı için atmıyorum.
... suggest a man with shaven head.
Dazlak kafalı bir adam...
- Thy crest be shorn and shaven- -
-'Sorgucun kırkılmışsa da hiç kuşkusuz'- -
The next time I see that ugly face ofyours, I want it cIean-shaven!
Bir daha senin o çirkin suratını gördüğümde çok iyi traş olmuş olacaksın!
Now featuring the clean-shaven sounds... of Hooray For Everything.
Şimdi sahnede kadife sesleriyle "Herşey için Hurra!" var.
Oh, he's under 30, sir, he's very dark, middle height, clean-shaven.
Oh, 30 yaşın altınadaydı, bayım, çok karanlıktı, orta boylu, temiz tıraşlı.
a goatee or clean-shaven?
Düşünüyordum da ; keçi sakalı mı, sakalsız mı?
You're gonna fall for a head-shaven, body-piercing philosophy student.
Kafası tıraşlı, vücudunda delikler olan bir filozof öğrencisine âşık olacaksın.
They're both clean-shaven!
İkisi de traşlı.
If you think I'm turning up clean-shaven, greet them with a grin, you've got another think coming.
Eger onlari trasli temiz bir yüzle, gülümseyerek karsilayacagimi saniyorsaniz, daha göreceginiz var demektir.
In a couple, the older one was virile, active and usually bearded, while the younger one was feminine, passive and always clean-shaven.
Bir çiftte, yaşlı olan daha erkeksi, aktif ve genellikle sakallı tarafken, daha genç olan ise kadınsı, pasif ve... her zaman tertemiz tıraş edilmiş halde olurdu.
Is that why you've shaven off you beard?
Bu yüzden mi sakalını kesip kıyafet değiştirdin?
Clean-shaven.
Jilet gibi.
He was clean-shaven.
Tıraşlıydı.
Well, he's an ugly-looking fellow. He's clean-shaven.
Çirkin bir adam, temiz tıraşlıydı.
Half-undressed, badly shaven, drunkards! C. de Beaufort is an aristocrat.
Film boyunca, "Père Duchêne" ve "Cri du Peuple" dan haberler aktaracağız.
Shaven.
Tıraşlı.
You said they was clean-shaven, and their clothes was neat.
Tıraşları temiz, kıyafetleri düzgündü demiştin.
Squirrels don't mind Nor do ravens If a girl is furred Or clean-shaven
Sincaplar ve kargalar bir kız tüylü mü umursamazlar.
Except for the ratty stache and the pork chops you're pretty clean-shaven for a kid who lives in a trash can. No?
Şu kedi bıyığı ve pirzolalar hariç çöplükte yaşayan biri için tıraşın düzgün.
They said a bald, clean-shaven man got out of it... carjacked a mother and her kid in a blue Taurus.
Kel ve tıraşlı bir adam inmiş ve mavi bir Taurus'u içinde bir anne ve çocuğuyla kaçırmış.
Shaven heaven!
Tanrıyı traş et!
Do you want a clean-shaven boy like your sister or a proper Sikh with a full beard and a turban?
Sen de kardeşin gibi temiz, tıraşlı bir çocuk mu istersin yoksa sakallı ve türbanlı bir Sih mi?
But my husband once had a wound That required him to be clean-shaven,
Ama bir keresinde kocam, tamamen tıraş olmayı gerektiren bir yara almıştı.
Um, when you're clean-shaven, whatever you're in is a big hit.
Traşlı olduğun zaman ne yaparsan büyük olay oluyor.
Well-groomed, clean-shaven, boots polished!
Tertemiz suratlar, cilalı botlar!
Are you shaven?
Traşlı mısın?
You look pretty. Clean-shaven short hair.
Tıraş olmuşsun saçların kısalmış.
Filthy boots. Badly shaven.
- Ne umuyorsunuz?
You come in here, you're not even clean shaven, Frank.
İşe gelip -