She's something traducir turco
4,581 traducción paralela
Maybe she's heard or seen something she shouldn't, and they can't rely on on her to keep her mouth shut.
Sadece bir şeyler duyup gördü ve onlar da kıza güvenmeyip işlerini şansa bırakmadılar.
Because if I don't, she's gonna claim that you did something inappropriate
Çünkü onu işe almazsam, Senin kokuşmuş parmaklarınla
And now she's out there by herself, and... if something happens to her...
Ve o şimdi dışarıda tek başına. - Eğer ona bir şey olursa...
So basically, the first time I feel something for a girl.. " And she's leaving.
Yani kısaca, ilk defa bir kıza karşı bir şeyler hissettim ve o beni terk etti.
Yeah, I don't know... cause in the movies, when the wife tells the husband that the house is haunted, he always says it's, like, stress or she's crazy or something like that.
Bilemiyorum ki. Filmlerde ne zaman kadın kocasına evin lanetli olduğunu söylese adam hep kadına ya strestendir der ya da ona deli muamelesi yapar.
Must have been something wrong with the case. She was a good cop, really competent.
Davada bir sorun çıkmış olmalı.
Maybe - maybe it's possible that she, uh, I don't know hung out with some friends after work or got a drink or something. No.
Ne bileyim belki iş çıkışı arkadaşlarıyla takılmaya bir şeyler içmeye falan gitmiştir.
Hey, man, she's still showing up. You've got to be doing something right.
Adamım, kız hala gelmeye devam ediyor.
She's keeping something from us.
- Bir şeyler saklıyor.
Well, if she's hiding something, maybe it's because she knows we wouldn't understand.
Bir şey saklıyorsa bile, anlamayacağımızı bildiğindendir.
And I know she freaked out and got sent to live in a shoe or something, and now she's in Chicago.
Ve delirdiğini ve bir ayakkabıda ya da onun gibi bir şeyde yaşadığını biliyorum. Şimdi Chicago'da.
The way she looks when she's truly inspired by something.
- Bir şeyden gerçekten esinlendiği zamanki görünüşünü.
She is so something. That's for sure.
O kendinden emin.
She's something else, Jack, isn't, she?
O bambaşka biri, Jack değil mi?
I probably say something like, "Austria's reached the point " where she can do nothing in her foreign policy "without consulting Germany first."
Sanırım şöyle derim, "Avusturya, Almanya'ya danışmadan dışişleri politikasıyla ilgili bir şey yapamayacağı noktaya ulaştı."
Could she have meant something other than her purse?
Çantası dışında bir şeyi ima etmiş olamaz mı?
But she's writing something else here.
Ama burada başka birşey yazılı.
She's probably just studying for something.
- Sınava falan çalışıyordur.
Well, she knows something's up with Ezra.
Ezra'yla ilgili bir şeyler olduğunu anladı.
She's a goddamn mute or something.
Kız dilsiz çıktı ya.
She remembered something about the boyfriend.
Erkek arkadaşıyla ilgili bir şey hatırlamış.
Hates us and she's about to say something mean. No.
Hoş biri gibi göründüğünü biliyorum, fakat bizden nefret eder ve birşey söylemek üzere.
Maybe she's having sex or something with your dad.
Belki babanla seks falan yapıyorlardır.
She's suppressing something.
Bir şeyler saklıyor.
Well, she's hiding something.
Bir şey saklıyor.
She's going through something, a process.
Bir şey yaşıyor, bir değişim.
She'd been clawing at something.
Bir şeye tutunmaya çalışmış.
Dr. Paster, she's having some kind of a seizure or something.
Doktor Paster, kriz gibi bir şey geçiriyor.
Helen something. She said she was a friend of Tom's, and I think she's planning something terrible at the church today.
Tom'un arkadaşı olduğunu söyledi ve bugün kilisede korkunç bir şey yapmayı planlıyor.
It's not like she didn't have something to do with it either.
Onun da bununla bir bağlantısı olmadığı söylenemez.
- She did something stupid.
- Aptalca bir şey yapmış.
It's like she's on speed or something.
Hızlandırılmış falan gibi.
She's on to something.
Bir şeyler buldu.
- She's trying to say something.
- Bir şey söylemyeye çalışıyor.
She won't be fenced in by something as malleable as the truth.
Gerçek kadar kolay işlenen bir olguyla kendini kısıtlamayacaktır.
Look, something happened, But it's not what she thinks.
Bir şeyler oldu ama onun düşündüğü gibi değil, tamam mı?
Well, she said something about a gag order.
Dava hakkında konuşmama yasağı varmış sanırım.
Well, that's something she'd definitely want to keep from the other kids.
Bu kesinlikle arkadaşlarından saklamak istediği bir şey.
And now he's in a bit of a mood, and something tells me that he's been trying to get ahold of Elena, but she hasn't been returning his phone calls.
! Şimdi değişik bir moda girdi ve içimden bir ses o Elena'ya ulaşmaya çalıştı ama Elena telefonlarına dönmedi diyor.
She's turning me into something I'm not.
Beni olmadığım birine çeviriyor.
Maura says she's got something.
Maura bir şey buldum diyor.
It's like she knows something.
Sanki birşeyler biliyor gibiydi.
Watch, she'll drop off the blood at the window, circle back to the cabinet where they keep their purses and then she'll turn her back and she'll take a slug of something.
İzle, kanı pencereden verecek çantalarını koydukları dolaba dönecek sonra da sırtını dönüp bir yudum dikecek.
She was trying to tell Jane something about a bow and arrow.
Jane'e bir şey söylemeye çalışıyordu, "yay ve ok" diye bir şey.
She's slightly cross-eyed, and there's something very hypnotic about her gaze.
Birazcık şaşı ama gözlerine bakınca hipnoz oluyorsun yani.
But this year and the year before I worked myself silly... to Ax and Steve show I wanted to give them something... for all the years that she me hand held above the head.
Ama bunca zaman sırtımı kolladıkları için, şu son iki yıldır,... Ax ve Steve'e şükran duyduğumu kanıtlamak adına at gibi çalıştım.
She's back in the country, and she's up to something, and whatever it is, it's bad with a capital "b."
Şehire geri döndü ve birşeylerin peşinde. Bu her ne ise Başkent için hiçte iyi değil.
Yeah. Now it's almost like she's scared of me or something.
Ama şimdi sanki benden korkuyor gibi.
We need to go wide with this the moment the interview's over so we beat Dunbar to the punch in case she decides to release something.
Görüşme bittiği an bunu herkese yaymalıyız ki bir şey duyurması durumunda Dunbar'ın önünde olmuş olalım.
Ask about the part where I smelled something burning and she said it was popcorn. ( laughs )
Yanık kokusu aldığımı ve onun, patlamış mısır olduğunu söylediği kısmı sorsana.
Everyone knows she's up to something.
Herkes bir işler karıştırdığını biliyor.
she's something else 22
something went wrong 81
something 1990
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something's not right 271
something like that 1529
something on your mind 83
something bad happens 16
something went wrong 81
something 1990
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something's not right 271
something like that 1529
something on your mind 83
something bad happens 16
something special 67
something's wrong here 34
something wrong 855
something's wrong 881
something is wrong 141
something's coming 64
something bad 90
something's bothering you 28
something to eat 69
something else 372
something's wrong here 34
something wrong 855
something's wrong 881
something is wrong 141
something's coming 64
something bad 90
something's bothering you 28
something to eat 69
something else 372