She cried traducir turco
554 traducción paralela
She cried every time she came.
Çok ağladı.
Hm. "Till she heard a sweet man say he'd come with her partway. So she kissed him, she smiled, and she cried."
Tatlı bir adam her zaman yanında olacağını söylediğinde onu öptü, gülümsedi ve ağladı.
She cried all night.
Tüm gece ağladı.
She say she scared all the time and I know she cried a lot.
Hep korktuğunu söyledi ve çok ağladı.
She cried for help, Larry and Bela went to her rescue.
Yardım istedi, Larry ve Bela onu kurtarmaya koştu.
- She cried herself to sleep.
- Uyuyana kadar ağladı.
She cried for an hour!
Bir saat ağladı.
She cried so.
Ağladı.
She cried out those words... and then she was dead.
Ağlayarak bu sözleri haykırdı ve sonra da Masako öldü.
She cried a lot but finally agreed to go
Çok ağladı ama sonunda gitmeyi kabul etti.
How many times she cried for me!
Kaç kere benim için ağladı!
My mother she cried as she rushed to my side.
Annem, üstüme çullanıyormuş gibi ağladı
She cried and cried.
Ağladı da ağladı.
She was so happy, she cried.
Öyle mutlu oldu ki ağladı.
How she cried, how she begged us!
Nasıl da ağladı, nasıl da yalvardı!
She cried piteously, as if begging mercy for her children.
Acınaklı bir şekile çocukları için af dilercesine ağlıyordu.
She cried because it is true.
Ağladı çünkü bu doğru.
Valeria? She's asleep, poor thing. I think she cried herself to sleep.
Ağlaya ağlaya çoktan uykuya dalmıştır.
She cried and said :
Ağlayarak :
She cried, because he was right for her.
Ağlıyordu, çünkü bunun kendi hakkı olduğunu düşünüyor.
She cried when she couldn't see me.
Beni göremediği zaman ağlardı.
Because she cried when she did see me.
Çünkü beni görünce de ağlardı.
"Ivan, don't!" she cried.
"İvan yapma!" diye ağladı kadın.
She loved me very much. She cried while hugging me.
Bir gün beni anasına götürdü.
And mama was happy too, because when your letter came she cried all day long.
Annem de çok sevindi... Mektubunu okuyunca bütün gün ağladı.
She cried awfully before she fell asleep.
Uykuya dalmadan önce çok ağladı.
She cried and cried and said she'd miss us.
Ağladı, ve bizi özleyeceğini söyledi.
Yes, she cries, she cried always!
Sonsuza kadar yas tutacaz. - Sessizlik!
She's cried in my arms, for fear I'd leave her here.
Onu bırakacağımdan korktuğu için kollarımda ağladı.
No hair at all. Cried all the time. And if anyone touched her, she'd shiver like a wet dog.
Saçları dibinden kesilmişti ve hiç durmadan ağlıyordu, birisi ona dokunduğunda ise, köpek yavrusu gibi titriyordu.
she said, i must be going but he cried, no, no, it's snowing and the wintry windstorm blows
"gitmeliyim" dedi. kanarya yalvardı, hayır, hayır, çok soğuk! tipi bastırdı.
She's taking on kind of funny. She ain't even cried.
Bunu çok tuhaf karşılıyor.
She cried.
Ağladı.
First time she came into the bank... and saw me behind the cage like a common clerk, she almost cried.
Bankaya ilk geldiğinde beni sıradan bir veznedar gibi veznenin arkasında gördüğünde neredeyse ağlamıştı.
Then when she died, he just sat and cried.
Ama annem ölünce, oturup ağladı.
Matsue cried saying she wouldn't go
Matsue ağlıyordu, gitmeyeceğini söylüyordu.
We took her to us, but she never said anything, only cried.
Onu eve getirdik. Hiç konuşmuyordu. Sadece ağlıyordu.
You cried and you said... that she would have cried, too,'cause she was so tenderhearted.
Ağlamıştın. "Annem de ağlardı" demiştin. Çünkü o çok şefkatliydi.
She took one look at me and cried he... hee hee hee.. he?
Cadı bana bir göz attı ve ağladı... hee hee hee..
She always cried over your infidelity.
Senin sadakatsizliğin yüzünden hep ağladı.
Every time I cried, she slapped me till I stopped.
Ne zaman ağlasam, susana kadar beni döverdi.
First time she saw it, she was so happy she broke down and cried.
Daireyi ilk gördüğünde, o kadar sevindi ki kendini tutamayıp ağladı.
She begged. And cried.
O yalvardı, ağladı.
She always cried Because she slept alone
Hep ağlar dururdu geceleri yalnız uyumaktan.
And then she laid on the bed and cried and cried.
Bu kadar yılda onu unutamamış.
"She saw the Marquis... " and cried out.
Markiz'i gördü ve bağırdı.
If I'd tried to touch her or said a word, she'd have cried,'Leave me alone.'
Bir şey söylemeye ya da dokunmaya çalışsaydım eminim "rahat bırak beni" diye bağırırdı.
She cried all night long.
Bütün geceyi ağlayarak geçirdi.
She nearly cried.
Neredeyse ağlayacaktı
Shit! But she, she cried out of passion?
O deli gibi tutku çığlıkları attımı?
So, she cried out?
Gıcırtdattın mı?
she comes 18
she chose me 21
she can't 238
she came back 47
she can 125
she couldn't 58
she came 41
she can't do that 47
she came to me 61
she came here 21
she chose me 21
she can't 238
she came back 47
she can 125
she couldn't 58
she came 41
she can't do that 47
she came to me 61
she came here 21