She insisted traducir turco
454 traducción paralela
She insisted that he wasn't on the level, and that's the way it turned out, he wasn't.
Dürüst olmadığı konusunda ısrar ediyordu ve sonunda haklı çıktı.
She insisted that no credit was due her.
Kendisinin bir katkısı olmadığını..
- She insisted on helping, sir.
- o yardım etmekte ısrar etti, efendim.
I went to see Yae the day before yesterday, and, on account of the situation, she insisted that I speak to you.
Dün değil önceki gün, bayan Yae'yi görmeye gittim vu bu durumun ışığında, seninle konuşmam için ısrar etti.
She insisted on seeing you, sir.
Sizi görmekte ısrar etti, efendim.
She insisted that I came here.
Buraya gelmem konusunda çok ısrar etti.
When she knew you were coming, she insisted upon getting up.
Geldiğini öğrenince kalkmak için ısrar etti.
She flew into a rage, she insisted that it was a fish night.
Bugünün balık gecesi olduğu konusunda ısrar etti.
She insisted that François take her home.
Francois'in onu eve götürmesi için ısrar etti.
- I did my best, but she insisted.
- Elimden geleni yaptım, ama ısrar etti.
She insisted I take it, and she refused to accept a penny for it. - Oh, Mama, life is wonderful, isn't it?
Anne, hayat çok güzel öyle değil mi?
She insisted I be brought up as a prostitute.
Bir fahişe gibi yetiştiğimde ısrar ederdi.
I knew that she was too weak to withstand the strain of it. Yet she insisted.
Dayanamayacak kadar zayıf olduğunu biliyordum ama ısrar etmişti.
She insisted Gauguin was a greater painter than Van Gogh.
Gauguin'nin, Van Gogh'dan daha iyi bir ressam olduğunu söylüyordu.
We wanted to have an aperitif, but she insisted on waiting for you.
Birer aperitif alacaktık, ama Patricia sizi beklememizi söyledi. - Öyle değil mi?
Uh, um... And she insisted that I wash her hair with the new soap.
Saçını yeni bir sabunla yıkamam için ısrar etti.
There were things your mother should have had that she insisted you have.
Annen senin için her şeyden fedakarlık yaptı.
- She insisted on Mr Potts seeing you.
- Bay Potts'un sizinle görüşmesi için ısrar ediyor.
Monnosuke had a chance, but she insisted she must be with Tetsutaro.
Monnosuke'nin bir şansı vardı. Ama Chino ısrarla Tetsutaro ile olması gerektiğini söyledi.
A boy invited her to her first dance, and she insisted on buying this dress.
Bir oğlan onu ilk dansına davet etti ve elbisemi ben alayım diye tutturdu.
She insisted that it be done here in the presidential palace.
Başkanlık sarayında yapılması için ısrar etti.
She insisted upon seeing you because she wants to leave not because she wants to be fed.
Seni ayrılmak istediği için görmek istedi.. yiyecek istemek için değil.
She insisted on coming with me.
Benimle gelmek için çok ısrar etti.
Mother kept asking you, she insisted we sent a telegram to you.
Çok önemliydi, bırakamazdım. Anam çok istemişti seni, onun ısrarıyla telgraf çektim sana.
She insisted I wear striped pants.
Çizgili pantolon giymemde ısrar etti.
Before he could touch that, she insisted that he deck her up with jewels quote, "Unique in all the world," unquote.
Kralın kendisine dokunmadan önce onu, aç parantez "Eşi benzeri olmayan" kapa parantez, mücevherlerle donatmasını ister.
She insisted her frailty not ruin the evening for us.
Diane, Barbara rahatsızlığının ortamı mahvetmesini istemedi.
She insisted when I want to allay.
Beni rahat bırakmıyordu.
I can't do it, " but she insisted.
Havamda değilim, " dedim ama ısrar etti.
- She insisted.
- Lsrar etti.
But she insisted.
Ama karım ısrar etti.
Yes, ma'am, she - she insisted.
Evet madam, karım ısrar etti.
I saw him because she insisted.
Ben gideyim yoksa azarı işiteceğim.
I tried to stop Lisa from coming along, but she insisted.
Lisa'yı gelmesinden vazgeçirmeye çalıştım ama o ısrar etti.
She insisted that Michael leave with his father.
Michael'in babasıyla kalması konusunda ısrar etti.
He insisted that she ended it.
Kardeşinin ilişkimizi bitirmesinde ısrar etmişti.
She didn't want it, but I insisted.
Almak istemedi ama ben ısrar ettim.
Nanny insisted on locking it and she's got the key.
Dadı orayı kitleme konusunda ısrar etti. Anahtarlar onda.
He insisted that inasmuch as none of Emily's dresses were missing she might have gone out with some of my own things.
Emily'nin hiçbir kıyafetinin kayıp olmadığında ısrar etti ve benim bazı eşyalarımla gitmiş olabileceği söyledi.
So she dropped out of school, then one day, suddenly insisted on going back to school.
Böylelikle, okulu bıraktı. Daha sonra, bir gün, aniden okula geri dönmek istedi.
As you can see, she has insisted upon posing with bare feet
Gördüğünüz gibi, çıplak ayakla poz vermek konusunda çok ısrarlı.
She quieted down then, but she still insisted on that insane idea.
Nanny sonra sakinleşti, ama hala düşüncesinde israr ediyordu.
When the police arrived, he insisted on his innocence, thus confusing poor Millicent to such an extent that she re-enacted the crime with her father as the victim.
Polis geldiğinde, ısrarla masum olduğunu söyledi, böylece zavallı Millicent'in kafasını öylesine karıştırdı ki kurban olarak babasıyla birlikte cinayeti yeniden oynadı.
When Mattoni came here, he insisted that Helen go back to him, threatened the child if she didn't, threatened to sue for his custody.
Mattoni buraya geldiğinde, ısrarla Helen'in kendisine dönmesini istedi, dömediği taktirde çocukla tehdit etti, velayet davası açmakla korkuttu.
I insisted that she go.
Gitmesi için ısrar ettim.
If her master insisted she'd kill herself.
Eğer efendisi ısrar etseydi kendini öldürürdü.
He insisted for a long time, but she wasn't listening.
Uzun bir süre ısrar etti, ancak o dinlemiyordu.
She had insisted that she wanted to show it to me herself.
Orayı bana bizzat gezdirmek konusunda ısrar etmişti.
Blame Livia. If anyone insisted, she did.
Israr eden biri varsa, o da Livia'ydı.
They wanted to get engaged, but I insisted that she finish grade school.
Nişanlanmak istiyorlardı ama ben kızımın ilkokulu bitirmesi konusunda ısrar ettim.
They insisted she give birth in the village.
Köyde doğum yapması için ısrar ettiler.
she is my sister 22
she is very beautiful 18
she is beautiful 76
she is fine 24
she is pretty 34
she is mine 31
she is 1880
she isn't 158
she is nice 18
she is my daughter 29
she is very beautiful 18
she is beautiful 76
she is fine 24
she is pretty 34
she is mine 31
she is 1880
she isn't 158
she is nice 18
she is my daughter 29
she is amazing 19
she is hot 33
she is a woman 24
she is my wife 30
she is crazy 20
she is gone 33
she is dead 73
she is good 37
she is not here 20
she isn't here 44
she is hot 33
she is a woman 24
she is my wife 30
she is crazy 20
she is gone 33
she is dead 73
she is good 37
she is not here 20
she isn't here 44
she is right 38
she is not 72
she is alive 24
she is sick 17
she is here 40
she isn't dead 20
she is now 20
she is great 21
she invited me 19
she is not 72
she is alive 24
she is sick 17
she is here 40
she isn't dead 20
she is now 20
she is great 21
she invited me 19