She knew it traducir turco
1,337 traducción paralela
The charm, she placed beneath the sign of the queen... to show the city that she knew it would never be finished... because the city was her life and her dream... and it would live forever.
Tılsımı kraliçenin işaretinin altına yerleştirmiş. Şehrin asla sona ermeyeceğini göstermek üzere. Çünkü şehir onun hayatı ve rüyasıymış.
She knew it was my wedding this Sunday.
Bu pazar günü düğünümün olduğunu biliyordu.
And she knew it.
Üstelik o bunu biliyor.
And she knew it would screw up her whole family.
Ve bu durumun tüm aileyi perişan edeceğini biliyordu.
She knew it was gonna happen.
Ne olacağını biliyordu.
She knew it, and she couldn't have cared less.
Bunu biliyordu ve hiç umursamadı.
And she knew it.
Ve öyle olduğunu da biliyordu.
And whether she knew it or not, that was more important to her than a hot tub.
Bilse de bilmese de, bu onun için jakuziden daha değerliydi.
If Kevin had a plan to win her, she knew nothing about it.
Eğer Kevin'ın onu kazanmak için bir planı varsa, bu konuda bir şey bilmiyor.
If she knew you were picking pockets, I bet it would break her heart. Did...
Senin bir kapkaçcı olduğunu öğrenirse, çok üzülür.
Sadly the most nourishing fare the estate could still provide had not improved claire's condition much but she needed meat, and Timothy knew it and so henceforth they would have to do without the loyal old donkey on the treadmill
Ne yazık ki, çiftlikte bulunabilen en besleyici gıdalar bile Claire'in iyileşmesine pek fayda etmedi. Onun ihtiyacı olan etti ve Timothy bunun farkındaydı. Bundan böyle, ayak değirmeninin sadık, ihtiyar eşeği olmadan idare edeceklerdi artık.
It's a musical and Linda's been trying to get me ever since she saw you on Charlie Rose, where you were very smooth, and found out I knew you.
Linda seni Charlie Rose'da gördüğünden beri benim peşimde, o gün çok yakışıklıydın ve seni tanıdığımı bir şekilde öğrenmiş.
It's that Book of Answers. I knew it, I knew she would love that.
- Mucitler kitabı, bak o kitabı seveceğini söylemiştim
I knew that she'd be fine with it.
Problem yapmayacağını biliyordum.
Said whatever... She knew her, said it wasn't true.
Bir şeyler söyledi onu tanıyordu, doğru olmadığını söyledi.
- You knew she couldn't take it.
- Başaramayacağını biliyordun.
I knew that he / she already had him / it seen.
- Seni bir yerlerde gördüğümü biliyordum.
Died by the hands of a merciless murderess! Then he / she knew that diffused a mere singer of the Cut... and it transformed him / it in king! Admit that killed my brother and his son!
Daha sonra düşük seviyeli bir saray şarkıcısını yükseltip onu Kral yaptığınızı öğrendim.
I'm sure if she knew you'd worn it in a movie, she'd suddenly find it chic.
Ama bunu bir filmde giyecek olsaydın aniden modaya uygun olduğunu düşünürdü.
He knew she'd be back the same time as usual, and he killed her, making it seem like she surprised a burglar running out.
Her zamanki saatte döneceğini biliyormuş ve onu öldürüp kaçmakta olan hırsızlar tarafından öldürülmüş gibi göstermiş.
So she's better, I knew it.
Demek gayet iyi, zaten biliyordum.
I was still fantasizing that she was a prostitute, but the fact that she knew and accepted this part of me made it different than before.
Hala onun bir fahişe olduğu fantaziler kuruyordum., Fakat, bunu bilmesi ve kabul etmesi bunu eskisinden daha farklı kılıyordu.
Well, with all the people she knew... It's gross, huh?
Tanıdığı herkesten söz etseydi iğrenç değil mi?
It was as if she knew Each step along the way
Sanki yoldaki her adımı biliyormuş gibi
But she knew we had it planned.
Ama planlarımızı biliyor. Benim için çok önemli bu.
I knew she wouldn't be able to find it!
Bulamayacağını biliyordum.
- Jesus Christ, I knew it. She knows!
- Tanrım, her şeyi biliyor!
All of the girls, they knew who she was, but I couldn't go through with it.
Bütün kızlar onu tanıyor, ama bir şey öğrenemedim.
But I knew she ´ d transcend it.
Ama bunu aşacağını biliyordum.
Always going on about how much she knew about art and unable to recognise a Rembrandt when it was underher nose.
Her zaman resimden ne kadar anladığından söz ederdi ama burnunun dibindeki Rembrandt'ı tanımadı.
She knew when to open her mouth and when to keep it closed.
Bakın... kız ağzını nezaman açması ne zaman kapatması gerektiğini iyi biliyordu.
So it's safe to say that she was coherent and knew that she was standing in the middle of the street half-naked.
Yani, sokağın ortasında yarı çıplak dururduğunun farkındaydı diyebiliriz.
I don't know, but I think she knew the person who did it.
Bilmiyorum, ama sanırım, bunu yapanı tanıyordu.
She said that if I didn't change, I'd be going straight to hell, so since I knew that I couldn't change, it suddenly hit me that one day, my own mother was gonna stop loving me,
Değişmezsem, cehenneme gideceğimi söyledi. Değişemeyeceğimi bildiğim için bir gün öz annemin beni sevmekten vazgeçeceğini fark ettim.
That's when it first dawned on me that something had happened to my sister, and then when she didn't arrive at my home as scheduled, well, that's when I knew she was dead.
O an, kızkardeşimin başına bir şey gelmiş olabileceğini ilk farketmemdi, ve sonra evime, plandığımızı günde gelmedi. İşte o zaman, onun öldüğünü anladım.
But I knew she had something to do with it.
Ama bu kız hakkında bir şey olduğunu biliyordum.
It would mean so much to serena if she knew you were here.
Serena için anlamı çok büyük olurdu... Burada olduğunuzu bilseydi.
I knew it in my bones that if i had faith, that she'd come back to me.
İnancım olursa bana geri geleceğini.. adım gibi biliyordum
She knew all about it, Rory, she simply showed no interest in the matter.
- Haberi vardı Rory. Konuyla hiç ilgilenmedi.
She named him Paul Anka which may on the surface not seem like a sign of love, but if you knew her you'd get it.
Adını Paul Anka koydu. Bu bir sevgi işareti olmayabilir ama onu tanısanız anlardınız.
She said she knew what it was and I didn't know what to do.
Hastalığın ne olduğunu bildiğini söyledi ben ise ne yapacağımı bilemedim.
Maybe she didn't read it because she knew that there was nothing wrong with her.
Okumadı, çünkü belki de bir şeyi olmadığını biliyordu.
Embarrassing question, the only important one, patient saves it for last. So you knew she was about to ask the most important question and you left.
Utandırıcı soru, hasta sona sakladığında önemlidir yani önemli soruyu soracağını biliyordun buna rağmen gittin.
She was worth every penny of it. See, Sam never knew that my family had any money at all until after we married.
Bak, Sam evlenene kadar, ailemin parası olduğunu bile bilmiyordu.
Besides, why would she sell her house to be torn down if she knew that there was a body buried underneath it?
Ayrıca, eğer altında ceset olduğunu bile bile neden evini satsın ki?
I'm not kidding. There is a dark, scary place inside of me that I didn't even know was there, but Paula knew it was there, and every night she takes me to that scary place and shows me some new, terrible, delicious corner of it.
Şaka yapmıyorum, içimde benim bile bilmediğim karanlık ve korkutucu bir taraf varmış, ve Paula bu yeri biliyor.Her gece bana o korkunç, o enfes o karanlık yerin yeni bir köşesini gösteriyor.
As soon as we went public with the fact that she was missing and started to publicize her license plate number, I knew it was only a matter of time.
Kayıp olduğunu halka duyurur duyurmaz plaka numarası dağıtıldı. Bunun an meselesi olduğunu biliyordum.
You see, her real home lay at the far end of the kingdom where friendly dragons still roamed the earth and rainbows appeared whether it rained or not, but deep in her heart, young Sara knew she would probably never again see her real home,
Gerçek evi krallığın bitimlerinde... dost Ejderhaların hala gökte salındığı... ve yağmur olsun olmasın, gökkuşağının görülebildiği yerdeymiş. Ama küçük Sara kalbinin derinliklerinde... muhtemelen evini bir daha asla göremeyeceğini biliyormuş.
Okay. And that's how she knew so much about me, about my life- - because she saw it in her mind, in her visions.
O yüzden hayatım hakkımda bu kadar çok şey biliyormuş.
And even though she hated me for telling darnell the truth, I knew it was the right thing to do.
Darnell'e doğruyu söylemenin iyi bir şey olduğunu biliyordum.
i knew that if she took it any further, that if i took it any further, she would discover that i didn't have a dick and that would ruin everything.
Daha ileri gitseydi, bende daha ileri gitseydim, aletimin olmadığını anlayabilirdi ve bu da her şeyi batırabilirdi.
she knew 114
she knew that 17
she knew him 16
knew it 50
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
she knew that 17
she knew him 16
knew it 50
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347