She tell you that traducir turco
1,867 traducción paralela
Did she tell you that she killed Ronald?
- Sana Ronald'ı öldürdüğünü söyledi mi?
Did she tell you that?
Bunu sana o mu söyledi?
- Did she tell you that?
- Bunu sana o mu söyledi?
Why would she tell you that stuff, anyway?
Neden sana böyle bir şey anlatsın?
If I tell you that she likes it when you touch her hair, then you have to do it
Ben saçına dokunulması hoşuna gidiyor dediğim zaman, saçına dokunmalısın.
The night that Sydney died, she told me she was going to go to the medical board and tell them that you faked her death 12 years ago.
Öldüğü gece Sydney Sağlık Kurulu'na gidip 12 yıl önce sahte ölüm raporu hazırladığını anlatacaktı.
Zoe didn't even tell me that she met you.
Zoe tanıştığınızdan hiç bahsetmemişti.
I would tell you that our victim talked to her lawyer friend on the night she was murdered about a restraining order.
Eğer güveninizi sarsmaya çalışsaydım kurbanımızın, öldürüldüğü gece avukat arkadaşıyla bir yasaklama emri hakkında konuştuklarını söyleyiverirdim.
Just to tell me that she's dropping the charges and she's still insisting that you're the father.
Bana söylediği tek şey suçlamaları düşürdüğüydü. Ve hâlâ bebeğin babası olduğunu iddia ediyor.
And then I was dying to tell you, but I just thought that maybe she would tell you.
Ve sonra sana söylemek için ölüyordum, ama sadece belki kendisi söyler diye düşündüm
You tell her that she's pretty, but not in an creepy, aggressive kind of way.
Onun güzel olduğunu yazmışsın gerçi dolaylı değil de gayet açık belirtmişsin.
I can only tell you that she needs our help.
Tek söyleyeceğim yardımımıza ihtiyacı olduğu.
What did you want me to do? Tell her that everything she thought was a lie?
Her şeyin bir yalan olduğunu mu söyleseydim?
But I have to tell you that when I die, I hope people will say that, "She gave more than she took."
Ama şunu söylemeliyim ki öldüğümde umarım insanlar aldığından fazlasını verdi derler.
I can't tell you her favorite Beatle, but I can tell you that she was living la Vida unhappy.
En sevdiği Beatles üyesini söyleyemem... ama çok mutsuz bir hayat sürdüğünü söyleyebilirim.
I know. So you either tell her that she's in this alone
Buyüzden ya ona bu konuda onu yalnız bırakacağını söyle,
Did she also tell you that she started this whole thing?
Peki sana, her şeyi onun başlattığını da anlattı mı?
Why wouldn't you tell Bree that when she asked?
Neden Bree sorduğu zaman ona söylemedin?
That was pretty smart even for you, Not letting her tell me where she's gonna be.
Nereye gittiğini söylemesini önlemek senin için bile fazla zekiceydi.
If you see a nurse or a resident, You tell'em that she's prepped For a 4-0 prolene suture asap, okay?
Eğer bir hemşire ya da doktor görürsen onlara dörtlük prolene ipiyle sinir dikişi yapılması gerektiğini söyle tamam mı?
So call her And tell her that she doesn't have to pick you up
Onu ara ve seni almak zorunda olmadığını söyle.
And all i can tell you is that she's caucasian,
Kafkas olduğunu söyleyebilirim.
Okay, look, I am trying to tell you that she has been acting crazy lately.
Size söylemeye çalışıyorum. O biraz delice davranıyor.
And tell your mother that I told you that daddy will take care of everything, so she doesn't have to worry.
Ve annene şöyle de ; ... babam her şeyi düzeltecekmiş. Söyle de endişelenmesin.
But more than that... She'll tell you how we lived,
Ama bundan da öte nasıl yaşadığımızı anlatacak.
All right, well, just because she sucks doesn't mean you should tell her that she sucks.
Tamam, kötü olabilir. Ama bu ona kötü olduğunu söylememizi gerektirmez.
I tell her that all the time, but you know, she's already loaded.
Bunu ona hep söylüyorum ama o zaten zengin.
Did you tell her that she was old looking, and I was dating her out of charity? What is wrong with you? Look, I have nothing against Ramona.
Ona yaşlı gözüktüğünü....... ve diye onla çıktıma anlam veremediğini mi söyledin?
Anyway, she wanted me to tell you that, I guess, somebody got sick, and it's really serious.
Her neyse, sana bir şey söylememi istedi, sanırım biri hastalanmış ve durumu gerçekten ciddiymiş.
Did she tell you Where she was going later that day, the next morning?
O günden sonra, ertesi gün nereye gideceğini söyledi mi?
She just ripped a door off its hinges - doesn't that tell you something?
Kapının menteşelerini az önce sökmüş olması sana hiçbir şey ifade etmiyor mu?
So next time she comes out to play, you tell her that a deal's a deal.
Öyleyse, bir dahaki sefere geldiğinde ona de ki anlaşma, anlaşmadır.
We look at the scan, at the baby's head... And she's in there praying that you're not gonna tell us to give up.
Röntgene, bebeğin kafasına baktık ve vazgeçmemizi söylememeniz için dua ediyor.
Now before she gets back, I'd like to tell you a joke that I tell every year, which Lily has expressly forbidden.
O gelmeden önce, size her yıl anlattığım ve Lily'nin yasakladığı bir fıkra anlatmak istiyorum.
So what is it that she thought you wanted to tell me?
Bana söylemek istediğini sandığı şey nedir?
In fact, I think she came to tell you that it was over.
İşin doğrusu bence, kız yanınıza ilişkinin bittiğini söylemeye gelmişti.
Watch where she's firing. You can tell from that.
Baksana nereye ateş ediyor nereyi vuruyor...
I told you she was clumsy But why didn't he tell her that he knew?
O zaman neden ona anlatmıyor?
- Yes, of course - well actually, I could tell you that right now, if you want to write it down. Uhh - a description of what she was wearing?
- Bugün ne giydiğini de yazarsınız.
You must tell her who she is. It's very important that Jan doesn't know.
Ona kim olduğunu söylemelisin
She didn't tell him, and, you know, she was petrified that he's gonna find out what she did, and then he's not gonna want her, and he's not gonna want the baby...
Ona söylemedi ve yaptıklarını sonunda öğreneceğini bilerek kahroluyordu. ... sonrasında onu ve bebeği istemeyeceğinden korkuyordu.
- How can I do that? - Lf you love her as she loves you, then you'll tell her what she wants to hear.
- Sen de onu, onun seni sevdiği kadar seviyorsan ona sadece duymak istediklerini söylersin.
Wanted to tell me that she had seen this story on America's Most Wanted about this killer and that the police sketch looked just like you.
Polisin "En çok arananlar" listesindeki bir katilin hikayesini anlatmak istedi bu katilin robot resminin, sana çok benzediğini söyledi.
She didn't tell you that.
Böyle söylemiş olamaz.
Next time you talk to that little tramp... you tell her she better pray my cable don't get disconnected.
Bir sonraki sefer o küçük sürtükle konuştuğunda kablolu bağlantımın kesilmemesi için dua etmesini söylersin.
Yes, well, our confidentiality agreement... means that I cannot tell you who she is,
Evet, şey, gizlilik anlaşmamız : Bu onun kim olduğunu sana anlatamayacağım anlamına geliyor...
You see, Rachel did tell her boyfriend that she was going to make a lot of money, that she had a job with an older woman, so...
Görüyorsunuz, Rachel erkek arkadaşına çok para kazanacağını ve yaşIı bir kadınla işi olduğunu söylemiş
She suffers from depression, and I have to tell you that after what you've said,
Depresyon yüzünden acı çekiyor. Ve sizin söylediklerinizden sonra çok endişelendim.
Derek, did Marie tell you that she's not wearing any underwear?
Marie sana külot giymediğini söyledi mi?
She didn't tell you everything that happened on Thanksgiving.
Size Şükran Günü'nde olanların tamamını anlatmadı.
I told my friends you were going back to college, and Janelle Ramsey told me to tell you that she wanted to sleep with you, but you always had a girlfriend.
Arkadaşlarıma senin fakülteye geri döndüğünü söyledim ve Janelle Ramsey bana seninle yatmak istediğini söylememi ama senin her zaman bir kız arkadaşın olduğunu söyledi.
she told me 344
she told me everything 40
she tried 35
she turned me down 20
she turned 16
she tried to kill me 33
she texted me 29
she told you 103
she threatened me 21
she told me that 29
she told me everything 40
she tried 35
she turned me down 20
she turned 16
she tried to kill me 33
she texted me 29
she told you 103
she threatened me 21
she told me that 29