English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / She wasn't here

She wasn't here traducir turco

316 traducción paralela
Well, then she wasn't here, you would noticed her.
O halde buraya gelmemiş. Yoksa fark ederdin.
But when I woke up, I found she wasn't here.
Ama uyandığımda burada olmadığını gördüm.
Everybody's saying she wasn't here, but I'm going to find her... even if I have to stop the train.
Herkes burada olmadığını söylüyor, ama onu bulacağım treni durdurmam gerekse bile.
But when she was standin here, you wasn't lookin the other way, neither.
Hiç bir şey yapmazsın zaten. O burada dururken gözünü üzerinden ayırmadın.
She wasn't very happy here.
Burada pek mutlu değildi.
Why do you think she risked her neck to get back in here if it wasn't on account of you?
Neden onun hayatını riske atıyorsun, seni sevdiğini görmüyor musun?
Wasn't it all okay till she showed here?
O gelene kadar, her şey yolunda değil miydi?
Wasn't it all okay till she showed here?
Ta ki o gelene kadar!
She said where she lived wasn't very cheerful for writing... so when she asked if she could work here during the day, I said okay.
kaldığı yerin yazmak için pek uygun olmadığını söyledi... gündüzleri burada çalışmak istedi. Ben de tamam dedim.
- She was here, wasn't she?
- Vienna buradaydı, değil mi?
Wasn't she ever found out here?
Hiç burada bulunmuş mu?
She wasn't even here.
Burada bile değildi.
- She wasn't here last year.
- Geçen yıl o yoktu.
She wasn't from around here and she was found in our stable,
Buralı değildi ve bizim ahırımızda bulundu.
She wasn't here.
Burada değildi.
All I can tell you is that she left before I did this morning and she wasn't here when I got back an hour ago.
Size tüm söyleyebileceğim, bu sabah benden önce gittiği ve bir saat önce döndüğümde hâlâ evde olmadığı.
She wasn't to be here.
- Aman Tanrım!
'She wasn't here yet.
'Hala buraya gelmemişti.
That girl, Nancy Chavez... if she wasn't here, we wouldn't have nobody.
Şu kız, Nancy Chavez... O olmasa, hiç adamımız olmayacaktı.
Wasn't she supposed to come here at five?
Bugün saat 5'te burada olması gerekmiyor muydu?
She just went wild after her father wasn't living here.
Babası burada yaşamayı bırakınca zıvanadan çıkmıştı.
- If she wasn't happy here, she could've told someone.
- Burada mutsuz olsaydı, bunu birine söylerdi.
But when Charles came, she wasn't here any more.
Ne var ki Charles geldiğinde burada değildi.
She wasn't happy here I'm afraid.
Burada çalışmaktan pek memnun kalmadı.
But it wasn't possible, because she wanted to stay here with you.
Ama olanaklı değildi. çünkü burada seninle kalmak istedi.
She wouldn't even be here if it wasn't to try to get you
Ona dönmeni istiyor yada özür dilemek için bile olsa...
- She wasn't very popular around here.
- Buralarda pek sevilmezdi.
Well sir, I was away around at the lvy Plant for some brandy, and by the time I had brought it back the young woman had... well she wasn't here anymore.
Ben de biraz brandy getirmek için sarmaşıkların oraya gittim. Ve geri döndüğüm zaman oradaki genç kadın... Yani artık orada değildi.
All right. Well, she wasn't killed here.
Burada öldürülmediği açık, başından vurulan birinden daha çok kan akar çünkü, değil mi?
She wasn't from around here.
Buralardan değildi.
I said she wasn't here.
Ona bilmedigimi söyleyince de saçmaladi iste.
Hey, I never force no woman to do nothing she wasn't dying to do in the first place. But that ain't the problem here.
Hey, ben hiçbir kadını birşeye zorlamam bunu yapmaya pek istekli sayılmaz.
You thought she wasn't gonna make it out here and she'd come crawling back to you so why bother to pack, right?
Karının burada başarılı olamayacağını düşündün..... ve o sürünerek sana geri gelecekti. Bu yüzden taşınmaya gerek yok dedin, doğru mu?
I got a call one morning, a lady here in Vidor... had been hit over the head with a rolling pin... and the attacker thought she'd been knocked unconscious... when, in reality, she wasn't.
Bir sabah Vidor'daki bir kadından kafasına oklavayla vurulduğuna dair bir şikâyet telefonu aldım ve saldırgan darbeyi indirdikten sonra kadının bayıldığını düşünmüş ama kadın bayılmamış.
Maybe she wasn't here
Acaba diğer taraftan mı gitti?
Can't give you a name, but I can tell you, she sure wasn't from around here.
İsmini veremem, ama buralardan olmadığını söyleyebilirim.
She wasn't from around here.
Buralardan değil.
- She wasn't here this morning.
- Sabah burada değildi.
She-She was here and she - She left a note but I-I wasn't here, but I - I have the note right here.
O- - O buradaydı ve o- - O bir not bırakmış ama ben- - Ben burada değildim, ama ben- - Not hemen burada, yanımda.
She wasn't calling you here at the office?
Seni buradan aramıyor muydu?
- She wasn't here a minute ago.
- Biraz önce burada değildi.
Well, she wasn't at work, and she's not here.
İşine gitmemiş, burada da değil.
I was supposed to pick up my wife here, but she wasn't on the plane.
Karımı alacaktım ama uçakta değildi.
She wasn't here... when Danny came home.
Danny eve geldiğinde yoktu.
I told her it wasn't safe staying here if she knew something.
Ona bir şeyler biliyorsa durmasının güvenli olmadığını söylemiştim.
God, it would be easier if she wasn't here.
Tanrım, o burada olmasaydı daha kolay olurdu.
It's too bad she wasn't here earlier, huh? Yeah.
- Erken gelmemiş olması kötü.
She would be dead in a ditch... if I wasn't here to look out for her!
Ben arkasını kolluyor olmasam, çoktan bir çukuru boylamıştı.
Well, she wasn't here today'cause she done split on my ass.
Bugün bana para getirecekti ama gelmedi.
She's a pistol, this one. Nude half the day... She wasn't from here.
-... kaçığın teki, günün yarısında... çıplaktı, o aslen buralı değil.
- No, she wasn't here yet.
- Hayır, hiç burada değildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]