English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Sit down and eat

Sit down and eat traducir turco

213 traducción paralela
Sit down and eat like a gentleman.
Otur ve beyefendi gibi ye!
Sit down and eat.
Oturun ve yiyin.
Sit down and eat.
Otur ve yemeğini ye.
Sit down and eat.
Otur ve yemek ye.
You want Hendricks and his men to sit down and eat with you?
Hendricks ve adamlarıyla oturup yemek yemek mi istiyorsun?
Sit down and eat your breakfast.
Otur ve kahvaltını bitir.
Sit down and eat your food.
Otur ve yemeğini ye.
Sit down and eat your stew.
- Burada. Otur ve güveç ye bakalım.
Sit down and eat.
Otur da ye.
Sit down and eat
Oturup yesene.
Don't cock, just sit down and eat.
Pişirmeye zahmet etmeyin. Oturun, yiyin. Haydi Novo, kalk!
Yes, there's a place where you can go in and sit down and eat, and in front of you there's...
Evet, oturup yemek yiyebildiğin bir yer var. Önüne baktığım zaman da...
Sit down and eat your grub.
Otur ve yemeğini ye.
- Sit down and eat!
- Otur da yemeğini ye!
We'll sit down and eat.
Oturup güzel bir akşam yemeği yeriz.
You tell me what the fuck is up here, Charity. Sit down and eat, and I will.
- Charity, bir halt yemeden önce bana söyle.
Now sit down and eat.
Şimdi otur ve yemeğini ye.
GO SIT DOWN AND EAT YOUR BREAKFAST NOW, AND DON'T SPILL YOUR MILK TODAY NEITHER.
Otur, kahvaltını yap, ve bugün de sütünü dökme.
Mei, sit down and eat
Mey otur da yemeğini ye!
Why don't you quit the floorshow and sit down and eat something.
Gösteriyi bırakıp, bir şeyler yesene anne.
Now just sit down and eat.
Şimdi sadece otur ve ye.
Okay, listen, we'll just sit down and eat fast. Fast, fast!
Oturup çarçabuk yeriz.
You gotta sit down and eat a whole real meal.
Oturup aadam gibi yemek yemelisin.
Ok, everybody, let's sit down and eat before the food gets cold.
Tamam, millet bu kadar yeter, yemekler soğumadan yemeye başlayın. Bir dakika.
Well sit down and eat.
Otur öyleyse ve ye.
Sit down and eat something.
Otur da bir şeyler ye.
So go sit down and eat it while I talk to the principal.
Ben müdürünle konuşurken sen bunu yersin tamam?
Sit down and eat.
Otur, balığını ye.
Now sit down and eat.
Otur ve yemeğini ye.
Now you're going to sit down and eat with one.
Şimdi biriyle oturup yemek yiyeceksin.
You do that to your Auntie? Just sit down and eat your breakfast.
Teyzene böyle mi davranıyorsun?
Sit down, folks, and eat your grub.
Oturun ve yemeğinizi yiyin.
Now, you just sit down, and we'll get you something to eat.
Sen şuraya otur, biz sana yiyecek bir şeyler getirelim.
In Italy, you sit down to eat and eat a meal.
İtalya'da yemek yemeye oturursun ve yemek yersin.
Why, jotting down notes on how we sit and talk and eat and move just to save Father's face, no.
Nasıl oturup konuştuğumuzu, yiyip yürüdüğümüzü yazacaklar. Sadece babamı kurtarmak için.
Now, Ben, sit down and eat your dinner.
Sanırım iptal edeceğim.
Can't a person sit down and have a bite to eat in peace?
Oturup, rahat rahat bir lokma bir şey yiyemiyecek miyiz?
I used to go out and I used to fly up to the top of it... and pick a pear from the very top branch... and then I'd fly back down and I'd sit underneath my tree... and eat my pear.
Dışarıya çıkar, ağacın en tepesine kadar uçar en üst daldan bir armut seçer sonra tekrar uçarak aşağıya iner ve ağacın altına oturup armudumu yerdim.
Ms. Baumel, the wife of the rabbi, who flew even here from Indian... will sit down to the feet of the rabbi... and he will eat pig.
Indianaan gelen hahamın eşi.. onun ayaklarının önüne oturup... domuz eti yiyecek.
Now go sit down and eat your food.
Hemen yerinize geçip yemeğinizi yiyin.
Sit down, my dear, and eat.
Otur canım, bir şeyler ye.
- He want to eat now. I've been trying to sit down and he keeps moving things from my table.
Oturmaya çalışıyorum ama masamdaki şeyleri alıp duruyor.
Why don't you sit down and have something to eat?
Neden oturup bir şeyler atıştırmıyorsun?
It's a fun little Chinese place, where you sit down on the floor and you can eat with your hands or chopsticks or anything you want.
Zevkli, küçük, yere oturup ve elinle çubukla ; ya da neyle istersen onunla yediğin bir Çin lokantası.
All right, Robin Dorian, you take your husband here, you sit him down at the table, you eat your dinner and keep your mouth shut.
Tamam Robin Dorian, kocanı al masaya oturt, yemeğini ye ve çeneni kapalı tut.
You can sit down with us and eat... or you can run outside and shout your little secret to the world... and you know what they'll do?
.. bizimle birlikte oturup yemeğini yiyeceksin.. ya da dışarı kaçıp, bütün dünya ya küçük sırrımızdan bahsedebilirsin... Ve ne yapacaklar biliyor musun?
Come and sit down and have something to eat.
Otur bir şeyler ye bakalım.
Sit down and we'll eat the cake.
Hadi otur da pastayı keselim.
You sit down and you eat your soup.
Sen otur ve çorbanı iç.
Now sit down here and eat it.
Şimdi otur ve zıkkımlan.
We sit down and we eat with knives and forks.
Biz oturup çatal bıçakla yemek yeriz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]