English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Smash it

Smash it traducir turco

600 traducción paralela
Smash it.
Parçala.
At one point he had his heel right in my face, ready to smash it in.
Sonra topuğunu suratımın üstüne getirdi ve az kalsın suratıma batırıyordu.
The killer didn't choose to smash the china he had to smash it.
Katil porselenleri parçalamayı isteyerek seçmedi, onları parçalamak zorundaydı.
Smash it and it won't explode.
"Ezin ki patlamasın!"
- Smash it?
- Parçalayın onu?
So terrible a lie that if I thought it was true, you know, I would smash it.
O kadar korkunç bir yalan ki eğer doğru olduğunu düşünseydim bunu parçalardım.
We'll have to go smash it on the ground.
Onu karadan parçalamamız gerekecek.
I'll smash it...
Ezeceğim...
Not break it up, not smash it up.
O malları kırıp, dökmek ya da parçalamak için değil.
I'll smash it!
Suratını dağıtabilirim!
Smash it!
Tokatla!
Smash it!
Tokatla hadi!
Ya heat it, mash it, beat it, smash it, if there's a lump or two.
Isıtın, ezin, karıştırın, vurun, işte harika oldu.
- And did you also smash it to pieces?
- Ve ayrıca parçalara ayırdın değil mi?
We're gonna take that Reader Railroad and we're gonna smash it.
- Evet. Reader Demir Yollarını paramparça edeceğiz.
You'll smash it!
Bunu parçalamak olacak!
It's locked, you see. Jesus, you have all the killer instinct... of a 20-year old seal'yham. Well, smash it open!
Tanrım, öldürme içgüdülerin ancak 20 yaşındaki bir teriyer gibi.
Kill it, smash it's head.
Öldür onu. Kafasını ez.
How far do you have to move this boxcar off the track so that the other train doesn't smash it?
Tren çarpmasın diye vagonun ne kadarı raydan çıkarılmalı?
Shall we smash it?
Ezelim mi?
- Now come on, we'll smash it.
- Hadi ama, ezelim şunu.
I'm gonna smash it into a million pieces.
Bir milyon parçaya ayıracağım.
My precious will crush it and smash it!
Kıymetlims onu keseceğis ve parçalayacağız!
When they smash the gate, Iet'em have it!
Kapiyi kirdiklarinda, ates açin!
Ain't it always his burros that won't march in line... stray off the trail and smash their packs against the trees and rocks?
Hep yoldan çıkıp hizayı bozan... bohçaları ağaçlara, kayalara çarpıp ezen onun eşekleri değil mi?
I'd like it if you didn't smash into the landing ski this time.
Bu kez kayak pistine çakılmazsan sevinirim.
It's a smash!
Büyük sükse yaptık.
R.F., it's a real smash.
R.F. bu süper bir film.
It's got to be a smash.
Kesin başarılı olacak.
The night that curtain goes up, it will go up on a smash hit.
Perdenin açıldığı gece, oyunumuz çok tutulacak.
Truck drivers try to smash into it.
Makinistler bunu parçalamanın peşinde.
He stands there, you smash his teeth in or he does it to you.
Adam karşında duruyor, sen dişlerini kırıyorsun veya o seninkileri.
They'll fix it so that they can smash us, and they will. They'll smash us down!
Bizi ezmek için ayarlayacaklar sonra da bizi ezecekler!
- It's a smash.
Ne demezsin.
Neither does anyone, but it's a smash hit!
Kimse anlamıyor. Sansasyon oldu.
It drags them off course, and they smash against the rocks.
Belki de akıntı sürüklüyor ve kayalara toslayıp parçalanıyorlar.
Mrs Guthrie, if one dollar of it finds its way into Mr Fiddler's pocket, I promise you I'll smash the watch.
Bayan Guthrie, eğer o paranın bir doları bile Bay Fiddler'in cebine girerse sizi temin ederim ki bu saati parçalarım.
If we can capture it and smash the signals, the main station, here, will not know where we are until they repair it, but by then it will be too late.
Onu ele geçirip sinyalleri bozarsak, kule tamir edilinceye kadar ana istasyon nerede olduğumuzu bilemez, ondan sonra da çok geç olur zaten.
It's been positively smash to have bumped into you this way, old thing.
Sizinle bu şekilde karşılaşmak çok güzel bir şamata oldu eski dostum.
To make something as exquisite as this... without wanting to smash your stupid name all over it...
Her yanına aptal ismini kazımak istemeden bu denli enfes bir şey yapmak...
It's my work, and I haven't had a smash hit for a long time.
Bu benim işim ve uzun zamandır büyük bir şey kazanmadım.
Well, we'll have another smash and we'll talk about it, all right?
Bir tane daha istiyorum. Bu adama da.
Drop it or I'll smash your teeth in.
Bırak yoksa çeneni kırarım.
I wouldn't do it for you, but I would do it for Smash.
Senin için yapmam ama Smash için yaparım.
If you don't do it or if you don't smash your amp up at the end... people get disappointed.
Yapmazsanız, konserin sonunda amfinizi parçalamazsanız... insanlar bozuluyor.
It's dangerous, you could smash your face.
Eğer ayaklarını yere sıkı basmazsan kafan gitmek ister.
They smash things up and retreat into their money, or vast carelessness, or whatever it is that keeps them together, leaving other people to clean up the mess.
Etrafı yerle bir edip, sonra da paralarına sığınırlar, ya da düşüncesizliklerine, onları birlikte tutan her neyse işte. Bıraktıkları pisliği temizlemek başkalarına kalır.
You fix him up or I'll smash your head in. Get it?
Anladın mı?
If it breaks loose, it'll smash the dishes.
Kaçarsa etrafı mahveder.
They say it can smash anything.
Onlar herşeyi parçalamaktan söz ediyorlar.
Say it, or I'll smash this priceless $ 9.00 lamp all to pieces!
Söyle yoksa bu paha biçilmez 9 dolarlık vazoyu parçalarım!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]