So you're the one traducir turco
1,110 traducción paralela
Oh, so you're the one.
Demek o sendin.
So don't put your shit on me when you're the one that's afraid.
Yani tek korkan sen değilsin.
I think one of the reasons she didn't struggle so much... is I said, "You're a black witch." "We're giving you the greatest honor..." "to sit at the right hand of Arioch in hell."
Sanırım çok fazla uğraşmamasının sebeplerinden biri de ona "Kara bir cadının tekisin sana cehennemde Arioch'un sağında oturma şerefini bahşediyoruz." dememdi.
You're lying... so there ain't but one thing left to do- - go through the story again, bit by bit.
Sen yalan söylüyorsun. Geriye yapacak tek şey kalıyor. Hikayeye geri dönüp, onu parça parça incelemek.
And now its fierce storm will engulf your love... the one that you're so proud of
Ve şimdi onun azgın fırtınası, senin sevgini yutacak... Senin gururun
So you're the one who's been causing all this trouble.
Yani bütün bu soruna neden olan kişi sensin.
So you're the one who's sabotaging this pageant?
Öyleyse bu gösteriyi sabote eden kişi sizsiniz?
You're the one who's so fucking certain.
Bundan bu kadar emin olan sendin!
So you're one of the club's managers?
- Siz Kulüp müdürlerinden birisi misiniz?
So you're the smart one, right?
Zeki olan sensin.
If you're one of those people who don't like movies... where some person you can't see talks the whole time... and covers up all the holes in the plot and... at the end says, "I was never the same after that summer"... or whatever, like it was so deep they can't stand it... then you're out of luck.
Boşlukları doldurmak için görüntü dışı ses kullanılan ve sonunda da "o yazdan sonra çok değiştim" denilen filmleri sevmiyorsanız,... çok şanssızsınız.
So don't think you're the only one.
Yalnız olduğunu sanma.
So you're the one who took my place?
Yerimi alan senmisin?
One of the reasons why I wanted to see you is that even though you are carrion eaters so that you're constantly being exposed to alien bacteria you seem almost impervious to outside infection.
Seni görmek istememin bir sebebi de ceset yemenize rağmen sürekli olarak diğer türlerin bakterilerine maruz kalmanız ama bunlara karşı bağışıklığınızın olması.
If you're so disgusted by the very thought of blending, how can we be associated with one another?
Eğer birleşme fikrinden bu kadar iğrenirseniz, nasıl birbirimizle ortak..... çalışabiliriz?
And I'm so happy you're the one... to whom I gave my loving son.
Ve bende sevgili oğlumu sana... verdiğim için çok mutluyum.
If you're planning on doing that the entire flight please tell me now so that I can take a sedative. Or maybe slip you one.
Ona göre sakinleştirici alacağım... veya tabiki sizin içinde bir tane.
So you can just see how much of an impact they " re probably having on the native wildlife out there if just each cat eats that much in just one day.
Sadece bir kedi bu kadar yiyebiliyorsa, buradaki vahşi yaşamda kedilerin... ne kadar etkili olduklarını siz düşünün.
So you're the one who's leading the Americans. I might have known.
Amerikalılara yolu gösteren sensin. Bunu anlamalıydım.
Because you're the one who's gonna help me get some changes made... in that book you put so much stock in.
Çünkü sen bana bu kitapta eksik kalan yerleri eklememe yardım edebilirsin.
You're with your two best friends waiting for girls, one of them quite possibly Princess Leia, and you wanna leave so that some jock will pat you on the head.
Burada en iyi iki arkadaşınla, aralarında Prenses Leia olan kızların gelmesini bekliyorsun ama birkaç havalı çocuk başını okşasın diye bizi bırakıp gitmek istiyorsun.
You're the one that was so excited about it.
Sen çok zevk alıyordun olanlardan.
They were the one person saying, " You're not so hot.
Tek bir ağızdan "O kadar iyi değilsin, seni durdurabiliriz"... diyorlardı.
So you're the one who's been spying on me.
Beni gözetleyen sendin demek.
So still think you're not the chosen one?
Hala Seçilmiş Kişi olmadığını mı düşünüyorsun?
Wait, so you're the one that keeps turning the pages in the book?
Bekle, yani kitabın sayfalarını durmadan çeviren sen miydin?
But if you so much as make one more even slightly disparaging comment about the woman I love, you're going to be policing this town from a hospital bed, you hear me?
Ama sevdiğim kız hakkında tek bir aşağılayıcı söz söylersen, yemin ederim hastane yatağından polislik yaparsın. Anladın mı?
So you're the bad one. So what?
Demek ki kötü olan sensin.
Okay, so one trip to the eraser room, and you're, like, above working?
Tamam, şimdi temizlik odasına git ve işe koyul.
So you're trying to lure one of their operatives to the station.
Casuslarından birini istasyona çekmeye çalışıyorsunuz.
Of course, the species you're most likely to interact with is human, so without further ado, Lesson One.
Elbette, senin karşılıklı etkileşime gireceğin en muhtemel tür insan, yani daha telaşsız, birinci ders.
There's just the one DSU left, so I'm staying and you're going.
Sadece bir kabin kalmış, yani ben kalıyorum, sen gidiyorsun.
Did you ever wake up sober after a one night stand... and the person you're next tois laying'on your arm, and they're so ugly... you'd rather chew off your arm than risk waking'them?
Bir gecelik ilişkiden sonra kalkıp.. kollarındakinin ne kadar çirkin oldugunu gördügünüz oldumu hiç? Onu uyandırmadan kalkmaya çalıştığınız?
So you're not so far removed from being manipulated... by the strings of society as one might think.
Toplum tarafından yönlendirilmekten o kadar da etkilenmiş görünmüyorsunuz.
So you won't feel guilty you're the only one getting something.
Yalnız sen hediye aldığın için suçluluk duyma diye.
So you're telling me that apart from that one time, you never left the room?
Yani, o bir kez dışında masadan ayrılmadığınızı mı söylüyorsunuz?
We're working with a group of buses. We weren't happy with the location so that crane you heard was moving the buses to a new one understand?
Mekânı güzelleştirmek için otobüs olayını yaptık yani bu duyduğun vinç sesi yeni otobüs taşıyor anladın mı?
So, you're the oldest one here, and you're in charge.
Demek buradaki en yaşlı olansın ve yetki sende.
- So, you're one of the commando guys, huh?
- Demek komandolardansın. - Hayır.
You know, with Amy, you're the only one she's ever had sex with, so technically, you can't disappoint her.
Amy ile daha önce seks yaptığın için teknik olarak onu hayal kırıklığına uğratamazsın.
Ahh, just like the apothecary tables of yore ¡ ¦ ¡ ¦ so then the farmer says, "That's not a cow and you're not milking it." I am so glad you guys got together, Chandler and I are always looking for a couple to go out with and now we have one!
Birlikte olmanıza çok sevindim.Biz de sürekli birlikte takılacak birilerini arıyorduk.
So I guess when you're lacking in other assets, you've got to trump up the one you've got.
Bu yüzden sanırım bazı şeylerin eksikliğini duyunca... Elinde olanı ortalığa sürmelisin.
"Now that you're one year older, the time flew by so fast" -
Bir yıl daha yaşlandın, zaman çok hızlı geçiyor.
You have no physical evidence of a crime, so you can only convict us if one of us rats out the others, and since we're all aware of that fact, no one will rat out anyone and we'll be free in a matter of minutes.
Suç hakkında hiç fiziksel deliliniz yok, ve bizi kandırmanın tek yolu herhangi birimizin ötmesi, ki hepimiz bunu bildiğimizden, kimse ötmeyecek, biz de gideceğiz.
So when you hear something that's really, really bad... you try to think that's the one time they're wrong, okay?
Gerçekten çok kötü bir söz duyduğunda yanıldıklarını hatırlamaya çalış, olur mu?
So, what, you think you're the only one... who's ever been fucking depressed?
Yani, tek bunalımda olanın... sen mi olduğunu sanıyorsun?
Even you talk about it, you're so worked up it sounds more like you're the one that got dumped, right? Yeah?
Bu kadar sinirli konuştuğuna göre başına böyle bir olay geldi sanırım.
So you're the one.
Demek o sensin.
So I say you're the smartest one.
Sen de Bay akıllıyı oynuyosun ha.
Money starts rolling in, but you're not the one counting it so who knows how much they're keeping?
Para akmaya başlayacak, ama parayı sayacak olan sen değilsin ki kimin ne kadar aldığını kim bilebilir?
Steve says one can't be bitten by a demon and have a third eye grow on the back of one's head, so you're runn ; ng a scam. And you won't squeeze one red cent out of us.
Steve, bir iblis tarafından ısırılmanın imkansız olduğunu ve birinin kafasının arkasında bir göz çıktığında, insanların bazı hilelere başvuracağını ve bizden zırnık bile koparamayacağınızı söyledi.
so you're fine 16
so you're good 22
so you're leaving 30
so you're here 33
so you're staying 16
so you're saying 94
so you're right 22
so you're okay 21
so you're not mad 16
so you're not 32
so you're good 22
so you're leaving 30
so you're here 33
so you're staying 16
so you're saying 94
so you're right 22
so you're okay 21
so you're not mad 16
so you're not 32
so you're telling me 20
so you're 181
so you're in 23
so you're going 19
so you're back 39
you're the one 134
the one that 19
the one and only 111
the one that got away 33
the one 287
so you're 181
so you're in 23
so you're going 19
so you're back 39
you're the one 134
the one that 19
the one and only 111
the one that got away 33
the one 287
the one i told you about 27
the one on the left 17
the one that says 16
the one with the 40
the one who 21
the one who died 17
so you don't have to worry 27
so you know 208
so you are 73
so you know what 79
the one on the left 17
the one that says 16
the one with the 40
the one who 21
the one who died 17
so you don't have to worry 27
so you know 208
so you are 73
so you know what 79
so young 116
so you lied to me 29
so you can 39
so you see 221
so you know him 19
so you 433
so you say 133
so you lied 26
so you don't know 29
so you keep saying 62
so you lied to me 29
so you can 39
so you see 221
so you know him 19
so you 433
so you say 133
so you lied 26
so you don't know 29
so you keep saying 62