English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Sold it

Sold it traducir turco

2,793 traducción paralela
Sold it?
Satıldı mı?
I sold it so that my brother could go to school.
Kolyeyi kardeşimin okul parasını ödemek için sattım.
So I knew you must have sold it.
Onu satman gerektiğini biliyordum.
Are you happy that your client got the paper or that you turned around and sold it?
Geri dönüp sattığın gazeteyi müvekkilin aldığı için mutlu musun?
He sold it to Sal before he died.
Ölmeden önce Sal'e satmıştı.
You know he only sold it to you to pay off the lien on my dad's bar?
Onu sadece babamın barının ipoteğini kaldırmak için sana sattığını biliyor musun?
Sold it.
Satıldı.
Well, maybe Tyson sold it to him or tossed it, and Seth found it.
Şey, belki Tyson satmıştır ya da atmıştır, ve Seth bulmuş olabilir.
I'm just angry. You know, the Intersect is an integral part of our business, and Morgan just sold it to our number-one rival.
Bilgisayar işimizin en önemli parçasıydı ama Morgan gidip en büyük rakibimize onu sattı.
I sold it last week.
Onu geçen hafta sattım.
He couldn't remember what kind of car it was, whose name it was registered in, or who he sold it to.
- Ama? Ne tür bir araba olduğunu, kimin adına kayıtlı olduğunu veya kime sattığını hatırlamadığını söyledi.
Duh, that's what sold it.
Olay da o zaten, inanmanızı o sağladı.
Kelly really sold it, right down to the dead prison guards.
Kelly gerçekten işini yaptı, öldürdüğü gardiyanlar falan.
You sold it, didn't you?
Sattın onu, değil mi?
You sold it? !
Sattın mı?
What, and you sold it to him?
Sen de direkt sattın mı?
I sold it to this guy.
Bir adama sattım.
I sold it to you.
Sana satmıştım.
'My solicitors told me it would be more profitable'than if I just sold it through an estate agent.'
Emlak danışmanım eğer emlak ajansları yerine buraya evi satarsam daha karlı olacağını söyledi.
My mom sold it.
Annem sattı.
And some sucker on the Internet sold it to me for $ 2.
İnternetteki bir salak bana 2 dolara sattı.
Only this one can be had for $ 200,000 less than the last time I sold it.
Tek farkı, bu evi en son sattığımdan 200 bin dolar daha ucuza alacaksınız.
What about the people you sold it to?
Peki ya gerdanlığı sattığın insanlar?
I sold it.
Sattım.
Anyway, I was thinking, if we got that tooth and sold it, we could finally fix the hot tub.
Neyse, o dişi bulup satarsak sonunda jakuziyi tamir edebiliriz.
Frankly, the fact that you sold the necklace so soon after her death, it looks very bad.
Açıkçası, hediye ettiği kolyeyi ölümünden hemen sonra satmanız oldukça kötü duruyor.
But... but when I sold you the necklace, I didn't even realize that it was a family heirloom.
Ben bu kolyeyi satarken aile yadigarı olduğunun farkında değildim.
When I sold you the necklace, I didn't even realize that it was a family heirloom.
Kolyeyi sattığımda onun aile yadigarı olduğunu bilmiyordum.
Most of the white powder sold as cocaine is actually made up of something else that looks like it - sugars such as lactose or glucose, or anaesthetics such as benzocaine or lignocaine.
Kokain diye satılan beyaz tozun çoğu aslında laktoz, glikoz gibi şekerler ya da benzocaine veya lidokain gibi anestezik maddelerdir.
I thought that such things are sold in pharmacies because it was a very effective medicine.
Böyle bir şeyin eczanede satıldığını düşündüm çünkü çok etkili bir ilaç
And also, a reminder : it is against school policy to pass gas into jars to be sold in the cafeteria.
Ayrıca kafeteryada satılmak üzere, kavanozla benzin getirmek okul politikasına karşıdır.
I had one just like this, but it was like mad big andd it got sold to this...
Benim de buna benzer bir şeyim vardı, ama benim ki çılgınca büyüktü.. ve şu aptal...
Tyson sold Philip my gun hoping he'd use it in the future.
Tyson, Philip'e benim silahı sattı ve gelecekte, silahı kullanmasını umdu.
Rumor has it you're the traitor who sold out his former boss.
Dedikodulara göre eski patronunu satan hain senmişsin.
It's the bastard who sold a video phone to a blind person.
Kör birine kameralı telefon satan o cahil herife söylüyorum.
So, everything will be just like it was when I was 13 and I sold the legs of piano bench, and dag up my old T-shirt.
Her şey tıpkı ben 13 yaşımdaykenki gibiydi. Piyano sandalyesinin ayaklarını sattım. Eski tişörtümü buldum.
It belongs to a lot that was sold by the manufacturer directly to Fuller estate management.
Üreticiden, direk olarak yüklü miktarda Fuller İnşaat'a satılmış.
However, once the alcohol is sold to a sanctioned buyer, what happens when it's on the truck is not Remus'responsibility.
Ancak alkol bir kere onaylanmış bir alıcıya satıldığında kamyondayken başına ne geldiği Remus'un sorumluluğunda değildir.
If Lydia dies, it's because she sold her soul to the Graysons.
Eğer Lydia ölürse... Bu, ruhunu Grayson'lara sattığı içindir.
It was sold over thirty years ago.
Otuz sene önce falan satılıyormuş.
It's beautiful. It's sold out. The place is paid for.
Burası güzel, bizim yerimiz de satılmış.
Okay, let's reframe the phrase selling out and make it sold out, as in "Max, we sold out of the cupcakes" and are now successful. "
Pekâlâ "satıyorum" kelimesine farklı bir açıdan bakalım ve onu "hepsini sattım" yapalım,... yeni cümle "Max, çöreklerimizin hepsini sattık" ve artık başarılıyız.
They've sold something on the worst thing about it.
En kötü özelliği üzerinden pazarlıyorlar.
It originally sold for $ 2,000. 60 years later, it has appreciated 400 %.
İlk olarak 2,000 $'a satılmış 60 yıl sonra değerini dörde katladı.
And it almost didn't happen at all. After he got the boot in 1985, he sold all of his Apple shares but one.
Ve neredeyse hiç gerçekleşmeyecekti bile... 1985'te Apple'dan şutlandıktan sonra, biri hariç bütün hisselerini sattı.
Yeah, I'm trying to find out where that disposable cell was sold and who bought it. Hello?
Bu kullan at telefonun nerede satıldığını ve kimin satın aldığını bulmaya çalışıyorum.
Charlie Niles - - you find out anything about him? His daughter sold her father's convenience store for about three times what it's worth.
Kızı bakkalı değerinin üç katına satmış.
I sold my parents'house in Virginia to get it.
Ailemin Virginia'daki evini sattım.
That story she sold me about her fiancé- - is it true?
Anlattığı nişanlı hikayesi doğru mu?
Hey, just so you know, I stopped by that store today, and it turns out they sold out of those cheap dishwashers, so... We couldn't have gotten one anyway.
Hey, bil diye söylüyorum, Bugün dükkana uğradım, ve görünen o ki ucuz makinelerin hepsi satılmış, yani... istesek de alamazmışız.
Hold it in your hand and concentrate. Yeah, i think someone sold you a bum shift stone.
Tut ve konsantre ol.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]