Something's up traducir turco
4,791 traducción paralela
You know, what's like? Even in pools, I'm just sitting there, waiting for something to come up and bite me.
Bilirsin, havuz olsa bile, bir şeylerin oradan çıkıp beni ısıracağını düşünüyorum.
Can you pick me up something to eat?
Bana yiyecek bir şey alır mısın?
What'd you come up or something?
Yürümeye mi çalışıyordun?
Well, just bring up his name the next time you see her, and if she has a reaction, you'll be able to tell if she's hiding something.
Pekala, onu bir dahaki görüşünde adamın adını söyle ve eğer bir tepki verirse, bir şey saklayıp saklamadığını anlarsın.
And you know Dave, he likes to think that he's all up to date, and if you suddenly tell him something like that,
Dave'i tanırsın, her şeyden haberdar olduğunu zannetmeyi seviyor. Ve ona aniden böyle bir şey söylediğinde, yapacağı- -
- He's picking something up.
- Bir şey alıyor.
So, here's a thought : What if this is just some 40-something who's sitting alone in her apartment waiting for some young handsome boy to come up the hill and give rubdowns, money, and whisper sweet nothings?
Belki de şu orta yaş şeyindendir biraz masaj yapıp, para verip anlamsız şeyler fısıIdayacağı o genç yakışıklı oğIanın gelmesini bekleyen tiplerden yani.
I don't know if that's supposed to be a body or something in the bags that's chopped up.
İçlerinde parçalara ayrıImış ceset falan olabilir, bilemiyorum.
It's still just a rumor, but the press knew something was up.
Şimdilik sadece söylenti ama basın birşeyler döndüğünün farkında.
You know when a wolf's walking like that, he's up to something.
Bir kurt ne zaman böyle yürürse, bir şeyler planladığını bilirsiniz.
Or she's incapacitated, tied up... or maybe she had a stroke or a seizure or something.
Ya da alıkonulmuş, bağlanmış? ... ya da felç geçirmiş belki de bayılmış olabilir.
There's something up on the right.
Yukarıda sağda birşey var.
A guy gets picked up for something, whatever, he calls the guy with the list who lets them all know the other guy's in trouble before the Feds can get to them.
Birisi bir şey için alınırsa, her ne olursa, liste elinde olan adamı arar ki o da herkesi diğerinin sıkıntıda olduğundan haberdar eder Federaller onlara ulaşmadan önce.
Can I catch up with you? There's something I want to check out at the bookstore.
Kitapçıda bakmak istediğim bir şey var da.
I don't hold with these local superstitions. But there have been times when I've looked out at those mountains, and I know there's something up there staring back.
- Yerel hurafeleri savunmuyorum lâkin, zaman zaman dağlara baktığım ve oralarda bir yerlerde bir şeyin bana baktığını bildiğim zamanlar olmuştur.
Something important has come up and you all need to go home right away.
Önemli bir mesele varmış, hemen eve gitmeniz gerekiyor.
Joe's gonna whip something up.
Joe bir şeyler ayarlayacak.
Everybody up here knows something weird's going on.
Disaridaki herkes, buralarda garip seylerin oldugunu biliyor.
Look, I think she misunderstood something because what started as a thank-you ended up being a kiss.
Beni yanlış anladı sanırım. Teşekkür etme işi bir öpücükle sonlandı.
SINCE YOU ONLY STARTED THE JOB LAST THURSDAY. WHEN HE SEES US BOTH HERE, HE'S GONNA KNOW SOMETHING'S UP.
İşe Perşembe günü başladığını düşünürsek bu bir dünya rekoru olmalı.
Something's up.
Bir şeyler oluyor.
Le s clear up something
Bir şeyi netleştirelim.
And is the Dutch Tulip Man up to something... or is he just completely misunderstood?
Ve Hollandalı Lale Adam sahtekâr mı, yoksa ortada bir yanlış anlaşılma mı var?
But this, seeing it up on the big screen, it's something else.
Ama bu.., dev ekranda o filmi izlemek, çok başka bir şey.
- Would you pick something up for me?
- Benim için de bir şey alır mısın?
Let's sleep on the Darlan business. I'm sure we'll come up with something.
Darlan işine biraz yatalım.Eminim iyi bir fikir bulacağız.
We'd mix up each other's first and last names to create something new.
Yeni bir şey yaratmak için birbirimizin ilk ve son isimlerini karıştırırdık.
He's up to something.
O bir şeylerin peşinde.
Something's up with it.
Tabletle ilgili yeni bir şeyler var.
Something's up with your eye, but...
Gözünde bir şey var ama...
He's from California, grew up in Sacramento or something.
California'lı, Sacramento'da büyüdü ya da ona benzer bir yerde.
Think he's up to something?
Sence bir şeyler mi çeviriyor?
Of course he's up to something.
Elbette çeviriyor.
So they decided to come up with something even more spectacular
Sovyetler'in avantaj kazandığı bir silâhlanma yarışı başladı. Dünya, başka bir dünya savaşı tehdidi ile karşı karşıyaydı. Sonra bundan katbekat daha muhteşem bir plân geliştirdiler :
I'll heat up something.
Bir şeyler ısıtayım.
Can't you come up with something new?
Yeni bir şey bulamaz mısın?
'Cause when we do something wrong, we own up to it.
Çünkü yanlış bir şey yaptığımızda özür dilemeliyiz.
Should probably tie you up or something, right?
Kravatını falan bağlamalısın, değil mi?
I don't know what he's going to do with it, but he is up to something. I know that.
Neyle uğraştığını bilmiyorum ama bir şeyler yapacak, bunu biliyorum.
And up here, if you need something, There's nothing you won't do to get it, no price you won't pay.
Burada bir şeye ihtiyacın olursa eğer onu elde etmek için yapamayacağın şey, ödeyemeyeceğin miktar yoktur.
Did I fuck something up?
Yanlış bir şey mi yaptım?
He's up to something.
Bir şeylerin peşinde.
She's the only one who knew that Bauer was up to something.
Bauer'in bir şeyler çevirdiğini bilen tek kişi oydu.
The guitar player, who was about 70 or something, picked up his amp, put it under his arm and walked off, like this old amp he must have had since day one, you know, and it was like, that's what it was like about, you know.
Gitarcı yetmiş yaşında falandı, amfisini kaldırdı kollarının altına koyup gitti. Eskiden beri onu kullanıyordu herhalde. Buydu işte.
I am 30-something-year-old divorced woman, so when a nice guy walks up to me with nice things to say, and I have my one good thong on, my thong and I are gonna listen.
30 civarı yaşlarda boşanmış bir kadınım bu yüzden hoş laflar eden kibar biri yanıma geldiğinde ve tek iyi tangamı giyiyorsam, tangam ve ben dinleriz.
Something's come up.
Önemli bir mesele vardı.
It's really small, one of those zoos where they keep the animals locked up in these... these tiny, little cages, these tiny, little, like, concrete boxes with tires in them or something.
Beton kulübelerin içinde araba tekeri falan vardı.
Morse, something's come up with a lady from Burridges.
Morse, Burridges'deki hanımla ilgili bir gelişme oldu.
You mean Shishio's got something else up his sleeve?
Sence Shishio başka bir şey mi planlıyor?
♪ Every conversation I've had ♪ ♪ And something I take away so much and lose a lot ♪ ♪ It's nothing, I've just been brought up to expect ♪
â ™ ª Every conversation I've had â ™ ª â ™ ª And something I take away so much and lose a lot â ™ ª â ™ ª It's nothing, I've just been brought up to expect â ™ ª
Well, it's Denise's first day back, after three weeks, so I thought I'd do something to cheer her up.
Denise üç haftadan sonra bugün işe dönüyor. Onu neşelendirecek bir şey yapayım dedim.
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50