Spectacular traducir turco
1,825 traducción paralela
First, the ball at Blenheim Palace, which I must admit was spectacular!
İlk önce Blenheim Sarayı'ndaki balo. İtiraf etmeliyim ki olağanüstüydü.
She is truly spectacular.
- Bu gerçekten muhteşem bir kadın.
I mean, this guy really is a spectacular thinker.
Bu adamın muhteşem fikirleri var.
He's spectacular.
O muhteşem.
A coincidence? That's a rather spectacular one, you'd have to agree.
Kabul etmelisin ki müthiş bir rastlantıymış.
And it was spectacular.
- Müthişti. - Ne yazık ki işe yaramadı.
It's spectacular.
- Olağanüstü. - Sahi mi?
I'm not done showering you with spectacular gifts.
Hediyelerim daha bitmedi!
The Jonas Brothers 3D concert spectacular.
Disney Channel sunar... Jonas Brothers'ın üç boyutlu konseri!
The coast of British Columbia and Alaska is rimmed by spectacular mountains.
Batı Kanada eyaleti olan İngiliz Kolombiya eyaleti ve Alaska kıyı şeridi olağanüstü dağlarla çevrilidir.
As Waterfall Bluff falls quiet once more, no one can say whether this spectacular event will be repeated here in years to come.
Şelale Kayalıkları bir kez daha sessizliğe gömülürken kimse bu olayın gelecek yıllarda tekrarlanıp tekrarlanmayacağını kestiremiyor.
And your essay was solid but not spectacular.
Kompozisyonun da harika olmasa da başarılı denebilir.
- I want them to be truly spectacular ;
Kutlamaların kesinlikle harikulade olmasını istiyorum.
with spectacular powers and abilities, who come to Earth and directly influenced the lives of men.
Muhteşem güç ve yetenekleriyle, dünyaya gelirler ve insan hayatını doğrudan etkilerler.
You know how when you sing in the shower, and it bounces off the tiles, and you sound spectacular?
Hani duşta şarkı söylediğinde biraz yankı olur ve sesin muhteşem duyulur ya?
No, I never sound spectacular.
Yo, benim sesim hiç muhteşem duyulmaz.
Spectacular.
Muhteşem.
We haven't performed yet, but, if I may say, our mash-up is spectacular!
Daha gösterimizi icra etmedik. Ama şunu söyleyeyim ki, bizimki olağanüstü!
Three bedrooms, spectacular view of the river.
Üç yatak odası, muhteşem bir nehir manzarası.
And what's so striking is that we have so many spectacular artefacts coming out.
Ve oldukça çarpıcı olan şeyse elimizde çıkmakta olan pek çok muhteşem eser olması.
Yet still it attracts a spectacular array of wildlife.
Buna rağmen hala çok geniş bir yaşam türü için çok çekici.
Iguazu Falls, Argentina - - for me, the most spectacular waterfalls in the world, not only because of the spectacular scenery here - -
Bana göre Dünya'daki en muhteşem şelalelerdir. Sadece olağanüstü bir görünüme sahip değil ayrıca 100 metre yüksekliğinde ve bir kilometre genişliğindedir.
We came up with such a spectacular blend of drugs.
Olağanüstü bir ilaç karışımı elde etmiştik.
Goldie's are just one of New Guinea's 38 species of bird of paradise, all famed for their spectacular plumage.
Goldie's, Yeni Gine kuş cennetinin 38 kuş türünden sadece biridir hepsi de muhteşem tüyleri ile çok ünlüdür
So... I will explain this spectacular operation once.
Bu yüzden... bu olağanüstü operasyonu sana anlatacağım.
For a year, there were these spectacular sunsets.
Bir yıllığına muhteşem bir günbatımını izledik.
We're gonna create a spectacular opening with pyrotechnics.
Havai fişekler ile gösterişli bir açılış yaratacağız.
Ah! My wonderful assistant, The spectacular, unpredictable clea!
Muhteşem asistanım inanılmaz, beklenmedik Clea!
Sterling Cooper will produce an adventure program starring your handsome fellow, a musical spectacular...
Sterling Cooper, şu yakışıklının oynadığı bir macera çekecek. Müzikal.
It's a spectacular achievement.
Olağanüstü bir başarı.
the warm current coming from the sea of japan creates one of wild russia's best-kept secrets... an underwater world as spectacular as any in the caribbean.
Japon Denizi'nden gelen sıcak su akıntısı vahşi Rusya'nın en iyi korunmuş sırlarını yaratır. Karayip Denizi'ndeki kadar büyüleyici bir su altı dünyası.
this is the site of one of russia's most spectacular natural wonders, called manpupuner.
Burası Rusya'nın en büyüleyici doğa harikalarından birinin olduğu bir yerdir.
Hmm. Did miss colletto happen to mention What we were supposed to do with the spectacular spider remains?
Bayan Colletto muhteşem örümceğin cesediyle ne yapmamız gerektiğinden bahsetti mi?
is pretty spectacular, too.
oldukça ihtişamlı.
It's spectacular.
Olağanüstü.
But if it is a forgery, it's spectacular.
Ama sahteyse, belli olmaz.
Was the view spectacular... like the book shows?
Manzara kitaplardaki gibi... hayranlık uyandırıcı mıydı?
Quite spectacular.
Oldukça hayranlık uyandırıcıydı.
You look spectacular.
Muhteşem görünüyorsun.
Two million years ago, these spectacular plains and canyons witnessed a mysterious event, the birth of the first ancestor we can really call human.
Doğu Afrika'daki Büyük Rift Vadisi. 2 milyon yıl önce, bu görülmeye değer düzlükler ve kanyonlar gizemli bir olaya şahitlik etti.
This series reveals the most spectacular and extraordinary strategies that animals and plants have developed to stay alive.
Bu diziler hayvanlar ve bitkilerin hayatta kalabilmek için... geliştirdiği muhteşem ve olağanüstü taktikleri gözler önüne serecek.
Intense and spectacular.
Kuvvetli ve göz alıcı.
Not sure how, but Jeannie Gold is going to make it spectacular.
Uzun lafın kısası, Jeff kıçını dinlendiriyor, biz de çöle taşındık. Kuru hindiyi uzat lütfen.
You got to admit it's pretty spectacular.
Harika bir şey olduğunu itiraf etmelisin.
And the sky really is quite spectacular.
Gökyüzü gerçekten de olağanüstü.
Thirteen years ago, I was lucky enough to witness these spectacular builders.
On üç yıl önce bu olağanüstü müteahhitleri gözlemleme şansına sahip olmuştum.
The under-ice landscape is both surprising and spectacular.
Buz altı manzarası hem şaşırtıcı, hem de muhteşem.
Mr. Blake, I need to take a very special photograph of your spectacular find.
- Özel buluşunuzun bir fotoğrafını çekmem gerekiyor.
It is spectacular, isn't it?
Büyüleyici, öyle değil mi?
250-foot-high waterfall a mile wide - - but because of the spectacular geology.
Bunun tek sebebi muhteşem jeolojiden kaynaklanıyor.
"because it's a really spectacular display."
Bana "Bunu beklemene gerçekten değecek çünkü bu gerçekten olağanüstü bir gösteri." dediler.