Split up traducir turco
3,788 traducción paralela
When my parents split up, my mom took a job here.
Ailem ayrildiginda annem burada ise girmisti.
It's gonna be quicker to find her if we split up.
Ayrılırsak onu bulmamız daha kolay olur
We're going to split up.
Ayrılmamız gerekiyor.
Let's split up.
Ayrılalım.
Need to lie low. Split up.
Saklanmamız, ayrılmamız lazım.
this is where we split up.
Yolumuz burada ayrılıyor.
Split up.
Ayrılalım.
You were dead the moment that you split up.
Ayrıldığınız an ölmüştünüz. Parçalanmış güç.
We need to split up.
Yakınlarda araban var mı?
We split up to confuse our pursuers.
Peşimizdekilerin dikkatini dağıtmak amaçlı dağılmıştık.
We're gonna split up. Owen will take the kitchen.
Owen mutfağı alacak.
We're gonna split up, vector from two sides, close the net.
Ayrılalım. İki taraftan girip yaklaşalım.
Don and I split up.
Don ile ayrıldık.
Meet me back at the hotel if we get split up.
- Eğer ayrı düşersek, otelde buluşalım.
We split up because we couldn't get on.
- Yasal olarak mı? - Kasper, yasal olarak ayrıyız. Yürütemedik, bu konuşmamız da sebebini açıkça gösteriyor.
We've split up, Kaspar
- Biz ayrıyız, Kasper.
Sorry to cause you all this trouble even after we split up.
Ayrıldıktan sonra bile başına bu kadar dert açtığım için üzgünüm.
Okay, so let's split up.
Tamam, hadi ayrılalım.
Mother, Ceren and I have split up.
Anneciğim, biz Ceren'le ayrıldık.
Are you sure it's a good idea to split up?
Bizi ayırmanın iyi bir fikir olduğuna emin misin?
Hey, didn't you and I split up?
Hey, Sen ve ben ayrılmadık mı?
Split up?
Ayırmak?
You will be split up into groups of five... one looker, two runners and two builders.
Beş kişilik gruplara ayrılacaksınız. Bir gözetmen, iki koşucu... ve iki yapıcı.
Kate and I split up.
Kate ile ayrıldık.
You know, we made that dinner reservation together before we split up, and... as I sat there alone in the restaurant I honestly expected him to show up.
Biliyorsunuz, o akşam yemeği rezervasyonunu ayrılmadan önce beraber yapmıştık, ama o restoranda tek başıma otururken açıkçası onun çıkıp gelmesini bekledim.
We can split up again, if you want.
Takım olabilirsek başarabiliriz.
Betsy and I will deal with the wedding cake and the flowers, and the rest of you can split up the rest of this stuff.
Ben ve Betsy, düğün pastası ve çiçeklerle ilgileniriz, geri kalanlarınız da kalan diğer işleri bölüşürsünüz.
Split up, but stay in each other's line of sight.
Dağılın ama birbirinizi görebileceğiniz mesafede kalın.
We split up.
Yollarımızı ayırdık.
Did we split up because we weren't having sex anymore?
- Sevişmenin sonunda ne olur? Biz de sevişmeyi bıraktığımız için mi ayrıldık?
Trey and I got separated when the two of them split up in the alley.
Sokak arasında ayrıldıklarında.. ... Trey ve ben de ayrıldık.
You know you're not the first, don't you? Since him and Mum split up.
Annemden sonra ilk olmadığının farkındasındır umarım.
If it looks like there's two ways, we split up and double our chances that one of us makes it out.
Eğer iki çıkış yolu bulursak ayrılacağız ve birimizin dışarı çıkma şansını ikiye katlamış olacağız.
Let's split up and place those beacons.
Dağılalım ve şu radarları yerleştirelim.
We'll split up the shelves.
Çekmeceleri bölüşürüz.
Split up with Naomi.
Naomi'yle ayrılıyoruz.
I split up with Cindy. Oh.
Cindy ile ayrıldık.
I'm a different person than I was when we split up.
Ayrıldığımız zamankinden çok daha farklı bir insanım.
I know you're upset, Captain, but I promise you nothing happened between me and Zoey until after you guys split up, okay?
Üzgün olduğunu biliyorum, Kaptan, ama inan siz ayrılanana kadar, Zoey ile aramda hiçbirşey olmadı. Tamam mı?
I want to assure you nothing happened between me and Zoey until after you guys had split up.
Seni temin ederim ki siz ayrılanana kadar Zoey ile aramda hiçbir şey olmadı.
He wrote it after they split so if he ever got a second chance, he wouldn't screw it up again.
Hepsini ayrıldıktan sonra yazdı. Böylece bir şansı daha olduğunda tekrar berbat etmeyecekti.
A brother and a sister, and we don't want to split them up.
Bir erkek ve bir kız, Ve onları ayırmak istemiyoruz.
Colonel, if this situation falls apart, we might end up with a split-second decision between saving Tom and saving Hal.
Albay, eğer bu durum kontrolden çıkarsa bir yol ayrımına gelebiliriz. Tom'u veya Hal'i kurtarabileceğimiz bir yol ayrımı.
All right, well, split it up with everyone.
Tamam, diğerleriyle bölüşürsün.
Then we split them up.
O zaman onları ayıralım.
My parents split up when I was 5.
Benim ailem ben beş yaşındayken ayrılmıştı.
I will split both teachers up.
İki öğretmeni ayıracağım.
Do you ever shut up and give that man-bear 25 grand so you and I can split the other 70?
Sus da ayı adama 25 bini ver. Diğer 70 bini kırışırız.
- They split up.
- Ayrıldılar.
We're gonna have to split this up if we're gonna expose Sam to all the different religions.
Eğer Sam'e tüm dinleri göstereceksek listeyi ikiye bölmemiz gerekecek.
Hey! - Time to split you boys up.
Sizi ayırmanın zamanı geldi.
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
up top 130
upside down 57
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
up top 130
upside down 57
up to you 126
up against the wall 84
up and at' em 72
up guy 119
up call 187
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50
up high 87
up against the wall 84
up and at' em 72
up guy 119
up call 187
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50
up high 87