Strangely traducir turco
1,258 traducción paralela
Now, unless that's procedure and protocol, I'd say the coincidence of detail has been rather strangely overlooked, sir.
Şimdi, bu prosedür ve protokollere rağmen,... bu kadar detayın gözden kaçmasının oldukça tuhaf olduğunu söylemeliyim efendim.
I'm sorry, Dr. Robbie, but they've been acting so strangely.
Üzgünüm, Dr. Robbie, ama öyle tuhaf davranıyorlardı ki.
STRANGELY, I FIND THE MYSTERY INTRIGUING.
Tuhaf ama gizemi kışkırtıcı bulurum.
He acted strangely on the phone.
Telefonda garip konuşuyordu.
you'd been acting so strangely, -
Çok tuhaf davranıyordun,
You've been acting strangely. What's wrong?
Son zamanlarda garip davranıyorsun, sorun ne?
For a man who wants to kill himself you are strangely determined to live.
Kendini öldürmek isteyen biri için görülmemiş derecede yaşamakta kararlısın.
You've been acting strangely ever since we first woke up on the Promenade.
Gezi güvertesinde ilk uyanmdığımız andan beri garip hareket ediyorsun
That they purposely dress and behave strangely so that if anyone tries to describe an encounter with them, they come off sounding like a lunatic.
Bilerek böyle giyinip garip davranıyorlar. Bu yüzden onlarla karşılaşan biri başkalarına bunu anlatmaya kalkınca deli muamelesi görüyor.
you said you knew why people were behaving so strangely here.
- İnsanların neden garip davrandıklarını bildiğinizi söylemiştiniz.
The alarms have come from the sleeping area, but strangely, there is no physical evidence of intrusion or danger there.
Yatakhanelerdeki alarmlar çalıyor ama gariptir, ortada fiziksel bir tehlike gözükmüyor.
But strangely, it is also punctuated joy.
Ama garip bir şekilde sevinçle... aydınlanmıştır.
I am, strangely enough.
Garip biçimde yetiniyorum.
Sounds strangely familiar.
Çok tanıdık geliyor.
It was as if voices of innumerable children, strangely formed a single strong and high-pitched voice.
Bak, nasıl donuyorlar! Onlara acımıyor musun? - Onlara bakan ben değilim, sensin!
Strangely, the bus started to once more move towards the crossing.
Garip bir şekilde otobüs geçide doğru biraz daha ilerledi.
Recently, Shigure has been acting strangely.
Son zamanlarda, Shigure tuhaf davranıyor.
You were laughing, talking and having more sex once he started this affair? - Strangely enough. JOHN :
Kocanızın bir sevgilisi olduktan sonra, onunla gülüp, konuşup daha fazla sevişmeye başladığınızı mı söylüyorsunuz?
I also saw the "no pets" rule, yet, strangely, Jack still has you.
İş yerine hayvan getirme yasağını da okudum fakat çok garip Jack hala senden kurtulmamış.
Had they been acting strangely?
Değişik davranıyorlar mıydı hiç?
I've been known to act a little strangely myself.
Bende bazen bu şekilde tuhaf hareketlerde bulunabiliyorum.
I have to confess... this answer seems so strangely obvious, i probably wouldn't have even checked for it.
İtiraf etmeliyim ki bu cevap inanılmaz belli, şahsen ben kontrol etmeye gerek görmezdim.
- And is your heart beating strangely?
- Ve kalbin tuhaf bir şekilde atıyor mu? - Evet.
You never said you were until you became angry and behaved so strangely today. That was the first time you said it.
Bunu ilk kez söyledin.
We have confirmed that. However, strangely enough... his favourite dog, Bob, is currently with police.
Bunu kesin olarak biliyoruz ama şaşırtıcı olan şey... çok sevdiği köpeğinin şimdi polisin yanında olması...
There's so much going on and everybody's acting so strangely.
Bir sürü olay oldu. Herkes garip davranıyor.
- Strangely enough, it all turns out well.
- Garip bir şekilde, herşey yoluna girer. - Nasıl?
Strangely enough, I'm a bit of a writer meself.
İlginç ama, benim de biraz yazarlığım vardır.
Well, it has been acting strangely.
Biraz tuhaf davranıyordu.
My sister will tell you that I was behaving strangely.
Kız kardeşim size çok tuhaf davrandığımı söyleyecek.
But you know better than anyone how a messy divorce can leave one strangely relaxed.
Gerçi kime anlatıyorum? Sorunlu boşanmanın insanı nasıl ilginç bir şekilde rahatlattığını senden iyi kimse bilemez.
Now that it's over, I feel a little sad, of course, but also strangely liberated.
Biraz üzgünüm tabii ama yine de gariptir, kendimi özgür hissediyorum.
The commandant has been acting strangely the past few days.
Komutan, geçen bir kaç gün içerisinde çok garip davranışlar sergiledi.
Have you noticed people have been acting strangely of late?
Son zamanlarda insanların garip davrandığını fark ettin mi?
You're acting so strangely that I hardly know ya but still, I wouldn't trust you as far as I could throw ya.
Çok garip davranıyorsun... Seni çok az tanıyorum... Ama hala sana güvenmiyorum...
Oh, so do I. But I fear, Lady Markby, that for me... the future seems strangely uncertain.
Ben de öyle, ama korkarım Lady Markby,..... benim için o zaman oldukça belirsiz.
It's true he'd been acting... strangely, those last few days.
Son birkaç gün boyunca garip davrandığı doğru.
I'm strangely comfortable with it.
Garip bir şekilde içim rahat.
Strangely, two mulattos can never have children.
iki melezin asla çocuk sahibi olamaması çok garip.
He shows him inside. The samurai seems strangely sad and quiet.
Onu içeride görür ; samuray garip bir üzüntü ve sessizlik içerisindedir.
She was behaving strangely all evening.
Bütün gece boyunca garip davranıyordu.
Strangely, I remember everything today.
Garip bir şekilde bugün her şeyi hatırladım.
- Strangely, not my priority.
Beni ilgilendiren bir şey değil.
- How came he mad? - Very strangely, they say.
- Nasıl delirmiş peki?
- How strangely?
- Çok garip olmuş diyorlar.
She was acting strangely before.
Sesi tuhaf geliyordu.
But when I picked it up, I noticed it was strangely hot and so then I understood.
Anlıyorum.
I'M STRANGELY DRAWN TO YOU.
Haklısın, bu işe yarıyor.
In a land where even the air one breaths was nothing like back home, a strangely stiffling air, which left one incapable of anything except following and falling lower.
İkimizi de bu işten temelli kurtaracak işlemler başladı. Ama hala çalışıyor gibi beni aramaya geldin. Hayır.
Massive snowfalls compress glacial ice so dense in some places only a single color of the spectrum is reflected... an ethereal blue... chilling and strangely beautiful.
Ağır kar yağışı buzulu sıkıştırır Bu bazı noktalarda o kadar yoğundur ki Renk tayfının sadece bir rengi yansır...
- Hans is acting strangely today
- Başüstüne değil o halde! - Hans bugün çok tuhaf davranıyor.
strangely enough 59
strange 902
stranger 408
strand 27
strangers 105
strangelove 16
strang 41
stranger danger 21
stranger things have happened 43
strange as it may seem 16
strange 902
stranger 408
strand 27
strangers 105
strangelove 16
strang 41
stranger danger 21
stranger things have happened 43
strange as it may seem 16