Strangulation traducir turco
401 traducción paralela
If you continue like this, it'll be a slow death by strangulation.
Böyle devam ederek kendi sonunu hazırladığını anlamalısın.
If you want the sword... the pistol... or strangulation, just say the word.
- İsterseniz kılıçla veya tabancayla... veya boğularak... Söylemeniz kâfi.
"Cut a Throat Week." Or "Strangulation Day."
"Boğaz Kesme Haftası" veya "Boğma Günü" gibi.
The penalty in this case, I'm told... would be the garrote... death by strangulation.
Karşı geldiğiniz takdirde cezanız... asılarak idam edilmek olacak.
The immediate cause of death was strangulation.
Boğulma ani ölüm sebebidir.
" that the victims had died of strangulation.
"... kurbanların boğulmuş oldukları sonucuna varıyor.
Oh, that's the strangulation case that come in today, ain't it?
Oh, bu gün gelen boğma olayı, değil mi?
Not from strangulation.
Boğulmaktan değil.
On the other hand, you may think the accused intended to cover manual strangulation of Mrs McGinty
Öte yandan sanığın Bayan McGinty'yi paragözlülüğü nedeniyle
It's a strangulation.
Boğulma.
He's lying, the body had signs of strangulation.
Yalan söylüyor, kızın boynunda parmak izleri vardı.
Later today, I was present at Kensington mortuary when it was established that the cause of death was strangulation in both cases.
Kensington morgunda yapılan otopside... ikisinin de ölüm nedenlerinin... boğulma olduğu anlaşıldı.
Not killed by abortion, of which there is no sign whatever, but by strangulation?
Kürtaj esnasında ölmediği ile ilgili kesin kanıtlar olduğunu ve... boğulduğu için öldüğünü biliyor musunuz?
There was severe bruising, consistent with manual strangulation.
Ciddi yaralanma vardı, el ile boğulmaya uyumlu olarak.
The hyoid bone was intact, so death was not due to strangulation.
Dil kemiği sağlamdı, yani ölüm boğma nedeniyle değildi.
The strangulation caused a mild edema... nothing serious.
Boynundaki boğum hafif bir ödem oluşturmuş... ciddi bir şey yok.
OK, so without further ado, the strang the strangulation scene.
Lafı uzatmadan, karşınızda boğul boğma sahnesi.
Strangulation.
Boğulma.
Dear listeners, now you will attend to the exclusive broadcast of one strangulation. How do you feel? Do you want to strangle me?
sevgili dinleyiciler, şimdi özel bir boğulma yayınına katılacaksınız. nasıl hissediyorsun?
Spiridon Kopicl offerin` super news : strangulation of women.
Spiridon Kopicl sunar, süper haberler :
Death came from strangulation.
Ölümü boğulma sebebiyle.
Bullet entered right of her navel and lodged in her lumbar spine, but she died of strangulation.
Mermi, alt omurgadan girdi, ama kadın, boğularak öldü.
strangulation with hands or thighs.
tuhaf, eli ya da uyluğu ile sıkma.
Preliminary med-path indicates a broken neck strangulation, the works.
Boynu kırılmış, boğmuşlar.
Its usual in case of strangulation for the victim to void his bowels.
Boğularak öldürülen kurbanın bağırsaklarını boşaltması olağan bir hadisedir.
I did my first bare-handed strangulation here.
İlk kez bir adamı ellerimle burada boğdum.
Strangulation, mutilation.
Boğulmalar, parçalanmalar.
Nothing like a strangulation to get the circulation going.
Kan dolaşımını kesmek için boğmaktan daha güzeli yok.
There would be haemorrhaging in the eyes from the strangulation.
Öyle olsa gözünde hemorajinler olurdu.
There are contusions around the throat areas of three men, evidence of strangulation.
Diğer 3 kişinin boyun bölgesinde boğma izine benzeyen yaralar var.
The victim appears to have expired from prolonged hypoxemia, secondary to asphyxiation. Of several etiologies, the most likely is strangulation due to the presence of contusions and a bruised larynx.
Birçok olayda nefessiz kalmanın nedeni boğulmaktır.
Strangulation?
Boğazlama?
No ligature marks or abrasions from strangulation.
Ne çizik ne de boğuşma izleri. Boğularak da öldürülmemiş.
Cause of death is strangulation, consistent with previous victims, as suggested by burn marks around his neck.
42 yaşında. Ölüm nedeni, önceki kurbanlarda da olduğu gibi, boğulma,... bu boynundaki izlerden belli.
I recommend strangulation- - leaves the body relatively unmarked for desiccation.
Ben, kurutulma için daha az iz bıraktığı için boğulmayı öneririm.
When we were doing it, it was just good old strangulation.
Biz bunu yaparken, buna basitçe boğmak denirdi.
Strangulation, you think?
Sence boğazı sıkılarak mı öldürüldü?
- Strangulation, you think?
- Sence boğulma mı?
Strangulation...
Boğulma gibi...
He's listing the c.o.d. As a strangulation.
Bunun bir boğulma olduğu söylenmiş.
Death by strangulation.
Boğularak öldürülmüş.
In Brixton today, Donald J. Barksdale was found guilty in the sex and strangulation killing of Jessica King, daughter of the prominent businessman Kenneth King.
Brixton'daki davada mahkeme Donald Barksdale'i ünlü iş adamı Kenneth King'in kızı Jessica King'i öldürmekten. suçlu buldu.
Same method of strangulation.
Aynı şekilde boğulmuş.
No gunshot wounds. No stab marks. No signs of strangulation.
Silah yarası yok, bıçak izi yok, boğulma izi yok.
The cause of death, strangulation
Ölüm sebebi, konu uzvun suç aletiyle sarılıp sıkılması sonucu boğulma
Strangulation?
Boğarak mı?
Philip Sternhagen, convicted of a strangulation torture.
Philip Sternhagen. Adam boğma ve işkenceden hüküm giymiş.
Death probably by strangulation early last night.
Ölüm nedeni büyük ihtimalle boğulma, dün akşam olmuş.
Manual strangulation.
Ölüm nedeni teşhis edildi. Elle boğulma.
Strangulation.
Boğulmuş.
A strangulation... an innocent witness, a change of time.
Boğulma!
strange 902
stranger 408
strand 27
strangers 105
strang 41
strangelove 16
stranger danger 21
strangely 101
stranger things have happened 43
strange as it may seem 16
stranger 408
strand 27
strangers 105
strang 41
strangelove 16
stranger danger 21
strangely 101
stranger things have happened 43
strange as it may seem 16