Stretch it traducir turco
719 traducción paralela
Never stretch it out.
Asla açmayacağım.
You were being reasonable to stretch it to Jane.
İstisna yok. Jane'i bu işe katma konusunda çok makuldün.
Well, then stretch it a bit.
O zaman kuralları biraz gevşet.
my father could take the truth and stretch it about six ways.
Bay Stuart, babam yaşadıklarını abartmakta ustaydı.
Gold-brick for the rest of the day, just don't stretch it into two.
Bugünün tadını çıkar, yarına iyileşmeye bak.
Stretch it out, back that way.
İyice uzatın, arka tarafa doğru.
Let's do not give up asceticism let's stretch it like an arrow, and, forgetting what we'll leave behind us let's pursue our flight to reach the Eternal The heavenly way.
Ondan vazgeçmeyelim, ona sığınalım bir ok gibi gerelim ve arkamızda bırakacaklarımızı unutarak sonsuz cennet hayatına sahip olmanın yollarını arayalım.
But the second you stretch it, it becomes elastic like rubber.
Ama ikinci kez gerdiğinde, lastik gibi elastik hale geliyor.
But stretch it out.
Biraz daha uzat.
Stretch it, stretch it!
Ger, ger şunu!
Old Rooster, he'll want to cut the rope, or stretch it up and float the raft underneath.
Rooster büyük bir ihtimalle ipi kesecek, veya altından geçmek için yukarı çekecek.
- I don't want to stretch it.
- Bunu sıkıştırmak istemiyorum.
But you could drink it if you care to stretch a point.
Bir istisna yapmak istersen içebilirsin de.
It means a stretch at the big house if he catches you.
Sizi yakalarsa mahpus damını boylarsınız.
It's a great race as they go into the back stretch.
Son tura yaklaştıkça yarış kızışıyor.
It's just a little stretch down the road.
Yolun biraz aşağısında.
"It's just a little stretch up the road", he says!
Yolun biraz aşağısında dedi herif.
It's more than your land is worth, really... but I'll stretch a point. $ 1,500.
Aslında araziniz o kadar etmez... ama teklifi yükseltiyorum. 1500 dolar.
Oh, no, it's a perfectly dull, uninteresting stretch of sand, just like any other.
Ah, hayır, tamamen kasvetli, can sıkıcı bir kum yığını, tıpkı diğerleri gibi.
Nobody's anxious to see you dead, Stretch, but we want that gold... and we want all of it.
Hiç kimse seni ölü görmek istemiyor, Stretch, ama biz altını istiyoruz... ve hepimiz onu istiyoruz.
But eyes watching for trouble have noticed a little tear that must be patched before the searching fingers of the wind can rip it into a disaster, before the giant can stand up and stretch over his feast of colour and laughter.
Gözler çadır bezinde delik arar. Ufak bir yırtık bile farkedilir. Rüzgarın duyarlı parmakları
It's only five miles. Just a good stretch of the legs.
Sadece 8 km, hem bacaklarımızı esnetmiş oluruz.
- It's down the same stretch for another two days until we reach the river here.
- Nehre ulaşana kadar bir iki gün daha sıkışık olacak.
At the head of the stretch, it is purple shadow leading by a length.
En önde Purple Shadow bir boy farkla lider.
At the head of the stretch, it is I'm hoping... Taking the lead by half a length.
Son düzlüğe gelinirken I'm Hoping... yarım boyla liderliği ele geçirdi.
At the head of the stretch, it is I'm hoping taking the lead by half a length.
Son düzlüğe gelinirken I'm Hoping yarım boyla liderliği ele geçirdi.
- In that case, I think we can... I know it's past cancellation time... But under the circumstances I think we might stretch a point.
- Bu durumda, sanırım... iptal süresi geçti biliyorum ama... bu koşullarda kuralları biraz esnetebiliriz.
As if it would stretch out to heaven!
Sanki Cennete kadar uzanıyor!
I'd stand under it and stretch out my hand.
Yatağa çıkıp elimi uzatırdım.
Look, I know it's asking you to stretch your imagination, but... don't you think you could pretend just for a moment that I'm a woman?
Bakın, bunun sizin hafızanızı zorlamanızı gerektirdiğini biliyorum, fakat sanmayın ki... Sadece bir süreliğine kadınmışım gibi davranamaz mısın?
It's a lonely stretch of road.
Yolun ortasında öylece yatıyor.
Ye shall stretch out upon it the line of confusion.
Sen onun üstüne kargaşa ipini gereceksin.
It's the last stretch.
Bu son menzil.
I want this building to stretch back just as far as it'll go, because I want to be able to fit in that 30 foot bar that we've got.
Bu binayı olabildiğince, arkaya doğru uzatmak istiyorum. Çünkü 15 metrelik barı oraya uydurmalıyız.
It does stretch on.
Göz alabildiğine uzayıp gidiyor.
It requires no great stretch of imagination to visualize a possible connection... between protein synthesis and...
Aralarındaki muhtemel bir bağlantıyı göz önünde canlandırmak için... hayal gücünü çok fazla zorlamak gerekmez. Protein sentezi ve şey arasındaki -
Out of the turn and into the stretch... it's Fudge in front... The Spoiler second, Aces Up third.
Hızlanarak, Dostum öne geçti, Mızıkçı ikinci, Giriş İzni üçüncü...
Stretch your leg out and move it!
Acele etmeliyiz! - Bir!
Boy, it would stretch to anything.
Her şeyi hayal edebilirdim, delikanlı.
Yes, well, we usually reckon on 5 1 / 2 hours - and it took us six hours and 53 minutes, with a 25-minute wait at Frampton Cottrell - to stretch our legs
Genellikle beş buçuk saat diye hesaplarız. 6 saat 53 dakika sürdü. Frampton Cotterell'de 25 dakika mola verdik.
She's 39, but you'd have to stretch her on the rack to get her to admit it.
39, fakat ona, bunu itiraf ettirmek için, işkence masasında uğraşman gerekir.
They'll put anything into it to stretch a dollar out of it.
Bir kaç dolar için içine her şeyi katarlar.
How about it, stretch?
Biraz açmaya ne dersin?
Into the stretch, it's Lady Scout ahead, Speed Queen a half.
Finişe yaklaşırken Lady Scout önce, Speed Queen yarım boy geride.
The furthest north the Americans and British felt it prudent to land was nowhere near Rome, but at Salerno, as far as the Allied air cover operating from Sicily could stretch.
Amerikanların ve İngilizlerin çıkartma için güvenli buldukları en kuzeydeki noktanın Roma ile alakası yoktu ancak Salerno'da Sicilya'dan yönetilen Müttefik hava koruması genişletilebilirdi.
Walk, stop, sit down, take a table, lean on it, stretch out.
Yürüyor, duruyor... oturuyor, bir masa buluyor üzerine yaslanıyor, uzanıyorsun.
When they get up to it, it'll stretch tight and stop'em.
İpe takıldıklarında devam edemeyecekler.
It's time for me to stretch my legs, Captain.
Benim için ayakları yayma zamanı, kaptan.
- It has no color, just stretch stripes.
- Aslında renksiz. Sadece düz çizgili.
After a long voyage it's good to stretch one's legs.
Uzun bir yolculuğun ardından karaya ayak basmak ne güzel.
Figured it'd stretch more work outta you.
Böylece verdiğimiz sözü tutuyoruz.
stretch it out 25
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it is good 116
it's cold 680
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it is good 116
it's cold 680
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
itch 25
it's all right 8832
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's all right 8832
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72