The north pole traducir turco
678 traducción paralela
The North Pole?
Kuzey Kutbu mu?
The North Pole.
Kuzey Kutbu'nda bile olsak umurumda olmazdı.
He's on his way to the North Pole by now.
Eminim Kuzey Kutbuna doğru yola çıkmıştır bile.
No, you can go to the North Pole if you feel like it.
Hayır, öyle hissediyorsanız Kuzey Kutbu'na gidebilirsiniz.
- For $ 50, I'd drive you to the North Pole.
- 50 dolar için, Kuzey Kutbu'na bile giderim.
What's the matter with the North Pole or Little America?
Kuzey Kutbu ya da Küçük Amerika'ya göndereydiler bari!
He's taking us to the North Pole.
Bizi Kuzey Kutbu'na götürüyor.
You won't be able to shoo our captain southward with his heart wrapped around the North Pole. - That'll do.
Bizim kaptanı güneye yollayamazsın onun kalbi kuzey kutbunda.
Our captain has some funny ideas about the North Pole.
Bizim kaptanın Kuzey Kutbu hakkında komik fikirleri var.
You know, Perry went to the North Pole once.
Bilirsin Perry Kuzey Kutbuna gitmişti.
- Ken, I bet you forgot my hairpins. - Don't tell me I'm nearly at the North Pole.
- Ken, bahse varım saç tokalarımı unutmuşsundur.
- Strawberries at the North Pole.
- Kuzey kutbunda çilek.
You know, I'm getting pretty fed up with the North Pole.
Kuzey kutbundan iyice sıkıldım.
Alone, like the North Pole in the middle of the night.
Bir başına. Gece yarısı Kuzey Kutbu gibi.
It's time to head for the North Pole.
Kuzey Kutbu'na gitme zamanı.
This book is about the North Pole
Bu kitap North Pole ile alakalı.
- And Intelligence has reports now that 1 and 3 fell over Africa Number 5 around the North Pole, and 9 and 10 along the Andes.
- İstihbarat raporlarına göre 1 ve 3 Numara Afrika'ya 5 Kuzey Kutubu'na, 9 ve 10 Numara Ant Dağları'na düşmüş.
Did you put the right address on the envelope... When you sent it to the north pole?
Mektubu noel babaya gönderirken... zarfa doğru adresi yazdın mı?
Sheerness is not at the North Pole, Mr. Holden.
Sheerness Kuzey Kutbu'nda değil, Bay Holden.
Well, why does man freeze to death trying to reach the North Pole?
İnsanlar neden Kuzey Kutbu'na ulaşmaya çalışırken donarak ölürler?
- I'd follow them to the North Pole.
- Kuzey Kutbu'na kadar takip ederim.
On top of the world nearer to the north pole than to any civilised area there live numbers of a singular race of nomads.
Dünyanın tepesinde Kuzey Kutbu'na her hangi bir medeni bölgeden daha yakın münferit bir göçebe ırk yaşar.
His brainchild, a fantastic atomic submarine with an amazing glass nose is now undergoing final tests below the ice at the North Pole.
Onun beyin ürünü, cam burunlu fantastik ve şaşırtıcı atom denizaltısı, şimdi Kuzey Kutbu'nun buzları altında son testlerini yapıyor.
Maybe there's a pipeline to the North Pole.
Belki de Kuzey Kutbu'na boru hattı vardır.
The future of humanity will be guaranteed the day we are able to grow oranges in the Sahara and potatoes at the North Pole.
Yakın bir gelecekte, insanlar Sahra Çölü'nde portakal ve Kuzey Kutbu'nda patates yetiştirebilecekler.
First rule of the game of poker whether you're playing Eastern or Western rules or the kind they play at the North Pole. is put up or shut up.
Pokerin ilk kuralı ister Batı ister Doğu kuralları ile oynayın yada North Pole'da oynuyor olun, bahsi koymak yada çeneni kapatmaktır.
From whom she expects a baby, and who went to the North Pole.
Kendisi Kuzey Kutbu'na gitti! - Kuzey Kutbu'na mı?
So you left to go to the North Pole?
Bunun için mi Kuzey Kutbu'na gitmek istediniz? Evet, efendim.
- He's taken the maid's diamonds, who's gone to the North Pole because she's expecting a child in a suitcase.
- Oscar, hizmetçinin elmaslarını yedi, Kuzey Kutbu'na gitti, çünkü, bir çantada çocuk bekliyordu! - Ne dediniz?
Just a cousin returning from the North Pole.
O, sadece Kuzey Kutbu'ndan gelen kuzeniydi.
- The one from the North Pole.
Kuzey Kutbu'ndan gelen. Anladım!
British civilian weather station up at the North Pole.
Kuzey kutbundaki İngiliz sivil hava gözlem istasyonu.
At the North Pole.
Kuzey Kutbu'nda.
The only place I'd never melt is the north pole.
Asla erimeyeceğim tek yer Kuzey Kutbu.
Alright, didn't you see that traffic light? I'd love one, to the north pole, please! Alright, didn't you see that traffic light?
Çok isterim, Kuzey Kutbu'na lütfen!
We'd like a ticket to the north pole please.
Kuzey Kutbu'na bir bilet lütfen.
Yes. The north pole?
Kuzey Kutbu mu?
Are you coming to the north pole, too?
Kuzey Kutbu'na sen de geliyor musun?
And me to the north pole before I melt, but who?
Aynı zamanda erimeden önce beni kutba götürecek biri, ama kim?
And so Santa took Karen home and made ready to bring Frosty back to the north pole.
Böylece Noel Baba Karen'ı evine götürdü ve Frosty'yi Kuzey Kutbu'na geri götürmek için hazırlandı.
But I can guarantee you none of them died frozen in the ice of the North Pole.
Ama, size garanti edebilirim ki, De Tartas soyundan hiç kimse Kuzey Kutbu'nun buzları arasında donarak ölmemiştir.
I'm from the North Pole and we all go to the moon with an insect.
Kuzey Kutbu'ndan geldim ve hepimiz, bir böcekle, aya gidiyoruz.
Nobile's journey over the North Pole with Roald Amundsen... had thrilled the world in the year of 1926.
Nobile'nin Roald Amundsen ile Kuzey Kutbu'na 1926 yılındaki gezisi dünyayı heyecanlandırmıştı.
Peary conquered the North Pole.
Peary, Kuzey Kutbu'nu keşfetti.
Already an internationally known designer and flyer of airships... he planned the most dangerous of all air expeditions... to fly to the fury of the North Pole and to land there.
Zeplin pilotu olan Nobile için önemli bir andı. Hava seferlerinin en tehlikelisini planladı. ... Kuzey Kutbu'na uçmak ve oraya inmek.
I mean put a foot on the North Pole?
Kuzey Kutbu'na ayak basmak yani?
The first man to land from the air at the North Pole will be myself.
Kuzey Kutbu'na ayak basan ilk kişi ben olacağım.
On May 23, at 4 : 00 in the afternoon... the dirigible Italia left Kingsbay for the North Pole.
23 Mayıs, öğleden sonra saat 4'te... İtalia zeplini Kingsbay'dan Kuzey Kutbu'na doğru yola çıktı.
He wants to go to the North Pole to see if he's as good as Amundsen.
Amundsen kadar iyi olup olmadığını görmek için Kuzey Kutbu'na gidiyor.
This is it! The junction of magnetic forces from the North to the South Pole... the center of the earth!
Kuzey ve Güney kutuplarının manyetik alanlarının, dünyanın merkezinde kesiştiği nokta!
[Sad music plays] Now I'll never get to the north pole.
Kuzey Kutbu'na asla gidemeyeceğim.
the north 33
pole 19
poles 27
the night of the murder 53
the new yorker 37
the notebook 36
the new york times 60
the night before 47
the night of the fire 17
the night is young 64
pole 19
poles 27
the night of the murder 53
the new yorker 37
the notebook 36
the new york times 60
the night before 47
the night of the fire 17
the night is young 64
the night shift 17
the noise 65
the not 21
the night 83
the night before last 20
the nose 48
the night she died 20
the next one 38
the no 36
the next thing i knew 36
the noise 65
the not 21
the night 83
the night before last 20
the nose 48
the night she died 20
the next one 38
the no 36
the next thing i knew 36