The questions traducir turco
8,212 traducción paralela
I don't like to be touched. Just answer the questions.
- Fiziksel temastan hoşlanmıyorum.
You walked out of here and left your baby without saying a word, so maybe we'll be asking the questions.
Tek bir söz etmeden, bebeğini burada bırakıp gittin. Soruları biz sorsak daha iyi olur.
The questions is, what will you do?
Asıl soru sizin ne yapacağınız.
Felix, I finished your matchmaking questionnaire, but some of the questions seemed a little personal, like the one about positions.
Felix, eşleştirme formunu doldurdum. Ama bazı sorular çok kişisel geldi. Mesela pozisyonlarla alakalı olan.
What are the questions?
Sorular ne?
Everything that you ever wanted to ask and inquire of me... Take this opportunity and ask all the questions that you'd like.
Bana sormak istediğin, öğrenmek istediğin her şeyi bu fırsatı kullanarak sor.
When that times comes... I don't want you to ask any of the questions that we've always wanted to ask.
Zamanı geldiğinde hep sormak istediğimiz şeyleri sormanı istemiyorum.
I want you to be a reporter and ask the questions that the whole world wants answered.
Muhabir olup tüm dünyanın cevabını istediği soruları sormanı istiyorum.
Why didn't you ask her any of the questions that you wanted to ask?
Neden sormak istediklerini sormadın?
Puccio. I'm the one who asks the questions.
Puccio, burada soruları ben sorarım.
And God, what is with all the questions?
Sorularınız da bitmek bilmedi valla!
'Cause if we do, Dakoulas'll think something's up and ask even more questions. I don't know, you're the one who wants to come clean.
Bütün bu olan bitenden sonra, o aptal partiyi nasıl düzenlersin, ya?
Yeah, you know, I have a couple questions that-that you're the perfect person to answer.
Evet, bilirsiniz, bazı sorularım var ki sizler bunları cevaplayacak mükemmel kişilersiniz.
He said he was in a bar fight, and he just didn't want to answer a lot of questions from the cops.
Bar kavgasında olduğunu ve polislerin sorularıyla uğramak istemediğini söyledi.
What the hell kind of questions do people usually ask you?
İnsanlar sana ne gibi sorular soruyorlar ki normalde?
I need to ask you some questions, you know, uh,'cause... you're the only one who can give me answers.
Sana bazı sorular sormalıyım çünkü bana cevap verebilecek tek kişi sensin.
When the Overlords came, they raised all these exciting questions about the cosmos, but they refused to answer any of them.
Efendiler geldiklerinde evrenle ilgili bir sürü soru ortaya çıkardılar ama hiçbirine cevap vermediler.
I mean, I-I like to bite the lower lip a little bit, but I-I Th--I think it's kind of weird you're asking me these questions.
Alt dudağı ısırmayı severim biraz, ama bence bana bu soruları sorman garip.
Shoot first, don't ask questions later because the person's dead.
Önce vur sonra da adam öldüğü için soru sorma.
These are the easy questions for now.
Bunlar şimdilik kolay sorular.
The scriptures only have questions, not answers.
Kutsal metinlerde sadece sorular var cevaplar değil.
Merely Salem. Oh. Uh, forgive me the late hour, Mather, but I felt that some of my questions might be better asked in private.
Sadece Salem.
Nothing definite, but, uh... I was looking around the Rezidentura, asking questions.
Kesin bir şey olmasa da Mesken'de dolaşıp insanlara sorular falan soruyordum.
It's cool. I can handle a little 20 questions with the locals, okay?
Buradakilere birkaç soru sorma işini halledebilirim.
Look, I know this is difficult, but I have to ask these questions so we can find the person who is responsible.
Bak, Bu zor biliyorum ama bu soruları sormak zorundayım. Sonucunda buna sebep olanı bulabileceğiz.
Now, he has come all the way from London to grade my indigo, and Mr. Lindo might have some questions for you all, so don't be shy to speak up.
Londra'dan tüm o yolu benim çividimi derecelendirmek için geldi. Ondan Bay Lindo'nun hepinize soracağı bazı sorular olabilir.
" When his mother and I found James on the roof one Christmas, waiting for Santa with a flashlight and a long list of questions, we knew that our boy wasn't afraid of a challenge.
Elinde el feneri ve uzun bir soru listesiyle Noel Baba'yı bekliyordu. Oğlumuzun mücadeleden korkmadığını biliyorduk.
We just need you to come down to the station, answer a few questions.
Birkaç soruyu cevaplamanız için karakola kadar gelmeniz gerek.
- There's gonna be a lot of questions once the state police show up.
- Olacak soruların bir sürü olacak. Bir kez devlet polisi sırıtmak.
"and I started asking hard questions " about the family business.
Ve aile işleri hakkında zor sorular sormaya başladım.
Look ; The minute I tell her that I'm dating someone, she's gonna call me all the time and ask me a million annoying questions.
Bak, ona birisiyle beraber olduğumu söylediğim an beni sürekli arayacak ve milyon tane can sıkan soru soracak.
We love those who have dirty sex, those who laugh at themselves... or humiliate themselves, those who smoke in the bathroom... those who have to endure idiotic questions from people like you... who think they know more than we do because they sleep with women.
Sapkın seks yapanları, kendine gülebilen insanları... kendini rezil edenleri, tuvalette sigara içenleri... senin gibilerin kendilerine ahmakçasına soru sormasına izin verenleri... sırf kadınlarla yattığı için her şeyi benden iyi bildiğini düşünen insanları...
Yeah, I'm not in the mood for 20 questions.
Soru cevap şeklinmde gitmeye zamanım yok.
I think I was just trying to protect myself By not asking questions I didn't want to know the answers to.
Gerçeği araştırmadan kendimi korumaya çalıştım, soru sormaktan hep kaçtım.
She was asking a lot of questions about the night of the reception.
- Resepsiyon akşamıyla ilgili bir sürü soru sordu.
The Legal Attache is asking too many questions.
Yasal Ateşe çok fazla soru sormaya başladı.
You have the right to remain silent and refuse to answer questions.
Sessiz kalma ve cevap vermeme hakkına sahipsin Öğlen babam aradı.
But the moment I disappear from view, then I draw attention to myself and they begin to ask questions.
Ama gözlerden uzaklaştığım an asıl o zaman dikkatleri kendime çekerim ve soru sormaya başlarlar.
And the parents are gonna be asking a lot of questions.
Aileler de bir yığın soru soracak şimdi.
Senator Kim was taken in for questioning and my son keeps asking me questions about the case from 13 years ago.
Senatör Kim göz altına alındı. Oğlum da sürekli 13 yıl önceki davayla ilgili sorular soruyor.
The more questions that were asked, the more they tried to hide their answers...
Sorulan fazla soru cevapları daha fazla saklamalarına neden olur.
What the fuck are you throwing these trick questions at me for?
Neden durmuş bana bu sikik şaşırtmacalı soruları soruyorsun?
They kidnap your sister-in-law, your family would pay the ransom, no questions asked.
Baldızını kaçıracaklar, ailen de sorgusuz sualsiz fidyeyi ödeyecek.
Questions on the table : who was Yaden working with, where's the missile now, and what the hell do they plan to do with it?
Masamızdaki sorular şunlar Yaden kiminle çalışıyordu füze şuan nerede ve onunla hangi lanet şeyi yapmayı planlıyorlar?
The answer to both questions is yes.
İki sorunuzun da cevabı evet.
Come on, so what questions did you do in the exam?
Sınavda hangi soruları yaptın?
But the problems you're experiencing... troubles with your partner, questions about your future, issues about how you look, your self-esteem... these are found in the majority of people your age.
Ama karşılaştığın sıkıntılar sevgilinle olan sorunların geleceğinle ilgili belirsizlikler dış görünüşün ve öz güveninle ilgili sorunlar senin yaşındaki bir çok kişide olan şeyler.
Any questions about the menu?
Menu ile ilgili sorularınız var mı?
That deals with the business but are there any other questions?
Bu konudan bu kadar ama başka soru var mı?
By 1968, Stanford's Doug Engelbart, inventor of the mouse, was asking new questions about the essential nature of our changing relationship with computers.
1968'de, farenin mucidi olan, Stanford'dan Doug Engelbart'a bilgisayarlarla değişen ilişkimizin doğasıyla ilgili yeni sorular soruluyordu.
For the Gizmodo movie, this raised questions of plot and motivation.
Bu, Gizmodo filmi için komplo ve motivasyon sorularına yol açtı.