The thing is traducir turco
41,814 traducción paralela
Ray. The thing is Ray, even if we wanted to, we're...
- Mesele şu ki Ray istesek bile pek...
I do have a tendency to drop in unannounced, but, you see, the thing is, Emmit and I have such amazing opportunities ahead of us that...
Habersiz olmadan gelme eğilimindeyim ama göreceksiniz Emmit ve beni çok güzel şanslar bekliyor.
The thing is, we don't have a choice anymore.
Sorun şu ki, artık seçme şansımız yok.
The thing is... to whom am I speaking, by the way?
Bu arada ben kiminle görüşüyorum?
The thing is strangling Rory.
O şey Rory'i boğuyor.
Okay, the thing is this is, uh, December, 1944.
Tamam, bu 1944 Aralık ayından.
See, the thing is, Norman, I'm a nice guy.
Durum şu ki Norman, ben iyi bir adamım.
Suddenly, you're able to travel the whole galaxy, and the first thing you learn is, you're the last guy to invent teleportation.
Birden tüm galaksiyi dolasabiliyorsun ve ilk ögrendigin sey isinlanmayi bulan son kisi oldugun oluyor.
Because the thing about repairing, maintaining, and cleaning is it's not an adventure.
Çünkü tamir etmekle, bakım yapmakla, temizlemekle ilgili mesele şu, bunlar birer macera değil.
And that thing is the only part of the Vindicators with any value to me.
Ve o şey, aklayıcıların değer verdiğim tek parçası.
The worst thing we could do... is lie to ourselves.
Yapacağımız en kötü şey birbirimizi kandırmak.
It's not the sort of thing you'd chuck into a conversation, is it?
Konuşma içinde öyle durup dururken anlatacağın bir şey değil.
- The thing about you, Madeline, is that...
- Senin sorunun Madeline...
I am trusting you with this, and I know you'll do the right thing.
Bu iş için sana güveniyorum ve aynısını yine yapabilirsin.
The crucial thing is what's in the heart.
Önemli olan sa kalpten ne hissettiğindir.
A game is just the thing to appease the king.
Bir oyun sadece kralı yatıştırmak için güzel fikir.
Wants to gather the department together first thing.
İlk iş olarak tüm departmanı toplamak istiyor.
I lost the key, is the thing, to my box.
Kasamın anahtarını kaybettim.
I mean, used feminine hygiene products in a man's desk drawer is one thing, but now, the ridicule of beloved remains.
Yani, kullanılmış kadın hijyen ürünleri bir şey sevdiğinin arta kalanlarıyla dalga geçmek başka şey..
This is the last thing we need.
İhtiyacımız olan son şey bu.
If he escapes, the thing in the stars, the world is over.
Yıldızların içindeki o şey kaçarsa eğer dünya biter.
The only thing that scares me is being forgotten.
Beni korkutan tek şey unutulmak.
You know the second-most dangerous thing. In the solar system. Next to a martian marine, is a u.N. Marine?
Güneş sisteminde Mars Donanması'ndan sonra ikinci en tehlikeli şeyin B.M. Donanması olduğunun farkında mısın?
The only thing that makes you a martian. Is falling out of your mother's gravity well.
Seni Marslı yapan tek şey annenin çekim kuyusundan düşmen.
The wise thing to do right now is to target the mcrn fleet. System-wide.
Şu an yapılacak en bilgece şey MKCD filosu sistem genelinde hedefe almak.
The first thing we have to get past is this.
- Aşmamız gereken ilk şey bu.
Doing nothing is just as bad as doing the wrong thing.
Hiçbir şey yapmamak en az yanlış yapmak kadar kötü.
- Even if we did, this is the kind of thing that kills careers.
- Erişimimiz olsa bile insanın kariyerini bitirecek bir şey bu.
Well, the first thing I wanna say is,
Söylemek istediğim ilk şey şu :
I want a press conference first thing in the morning.
Sabah ilk iş basın toplantısı yapılmasını istiyorum.
The whole thing is a charade.
Her şey bir oyun.
And the other thing about me is, like,
Benim hakkımda diğer bir şeyse hiçbir şeyi bir tarafıma takmam.
But you can't possibly think that this is the right thing to do.
Doğru olanın bu olduğuna inanıyor olamazsın.
And this is the first fucking thing I hear when I wake up from a two-week acid trip?
Ve o iki haftalık yolculuktan uyanmadan önce duyduğum tek şey bu muydu?
I'm gonna take these off because I know you're here of your own free will, and the last thing you wanna do is hurt yourself.
Bunları çıkaracağım çünkü kendi iradenle burada olduğunu biliyorum. ... yapmak isteyeceğin son şey de kendine zarar vermek.
If we assume... that we are on the verge of some impossible victory here, a truly significant thing... if we assume that is real and here for the taking... wouldn't you trade it all to have Thomas Hamilton back again?
Farz edelim ki akla hayale gelmeyecek şekilde başarılı olma şansı edindik. Olacağından değil ya. Ciddi ciddi her şey yoluna girmek üzere olsun.
Listen, this whole thing with Ben is winding down, and we cleared the guy running CTU.
Ben ile olan sorunlar çözülüyor. ATB yöneticisi de temiz çıktı.
John... this is the last thing I want to be telling you.
John bu sana söylemek istediğim son şey.
This is the only thing I know how to do.
Bu işten başka bildiğim bir şey yok.
" The most beautiful thing we can experience is the mysterious.
" Tecrübe edebileceğimiz en güzel şey, gizemli olandır.
But for all the dangers he presents, for all his offenses... the one thing he's never done is force me to choose between him and you.
Ancak sunduğu tüm tehlikeler için, Tüm suçları için... Yapılmadığı tek şey, onunla senin arasında seçim yapmamı sağlamaktır.
If killing me seems like the smartest thing to do, then it is obvious to me none of you have any idea how to defeat Woodes Rogers.
Beni öldürmek en akıllı şey gibi gözüküyor, O halde bana açık hiçbir şekilde hiçbir fikrin yok Woodes Rogers'ı yenmek için.
The last thing I need to overhear when Mr. Guthrie rejects our proposal is, uh... Uh, Monsieur Constable, what sort of reward might one expect for aiding in'zhe'capture of a notorious pirate captain, such as, say, oh, Jack Rackham?
Bay Guthrie'nin bizi kapı dışarı edeceği yetmezmiş gibi bir de "Sayın Emniyet Müdürü Jack Rackham gibi uğursuz bir korsanı teslim edersek kaç para ödül veriyorsunuz?" konulu bir konuşmayı dinleyecek havamda değilim.
But the funny thing is, I think I'm looking after her, and she thinks she's looking after me.
Ama komik olan ne biliyor musun, ben ona baktığımı düşünüyorum, o da bana baktığını.
And both of them together are making a family, which is the most natural thing in the world.
Ve birlikte bir aile kurmaya çalişiyorlar ki bu dünyanin en doğal şeyi.
And both of them together are making a family, which is the most natural thing in the world.
Ve birlikte bir aile kurmaya çalışıyorlar ki bu dünyanın en doğal şeyi.
And the best thing is it gives me access to the world's most fascinating people.
Ve paranın en iyi yönü ise bana dünyadaki en etkileyici insanlarla konuşmayı sağlar.
The one thing I never feel is invisible.
Hissetmediğim tek şey görünmezlik.
- Okay, I get it now, but I also have to say that is the dumbest thing she could possibly have done.
Tamam, anladım ama şunu da söylemeliyim ki muhtemelen bu yapacağı en aptalca şey olacak.
'The only thing I regret'is that I am leaving you alone.'
Pişman olacağım tek şey seni yalnız bırakmak olacak.
And the biggest thing, sir is that you will understand everything but will not be able to explain it to anyone. Hey!
Ve en önemlisi ise efendim her şeyi anlayacaksınız ama kimseye açıklayamayacaksınız.
the thing is that 20
the thing 152
the things 18
the thing was 19
thing is 516
is it 9219
israel 117
is something wrong 1059
islam 16
is here 159
the thing 152
the things 18
the thing was 19
thing is 516
is it 9219
israel 117
is something wrong 1059
islam 16
is here 159
isles 199
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
isaacs 61
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
isn't it romantic 18
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
isaacs 61
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
isn't it romantic 18
is she beautiful 26
is it really you 103
isn't she beautiful 90
isn't it cute 23
isn't he 2024
is that you 2352
is it really you 103
isn't she beautiful 90
isn't it cute 23
isn't he 2024
is that you 2352