English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / The weapons

The weapons traducir turco

5,467 traducción paralela
The weapons have been confiscated. All clear.
Silahların tamamına el konuldu.
Especially the weapons.
Özellikle de silahları.
Oh! The weapons!
Silahlar!
Arie, the weapons!
Arie, silahlar!
Just like the weapons we were attacked with.
Sadece silahlar gibi biz saldırıya uğradık.
The weapons-maker owns Channel # 1?
Channel 1'ın sahibi silah üreticileri mi?
Used the weapons he's been receiving from the V.C.
Votan Birliği'den aldığım silahları kullandım.
I'm only doing this because I need the weapons you promised me.
Bunu yapıyorum çünkü vereceğini söylediğin o silaha ihtiyacım var. Anlıyorum.
Raph, fire up the weapons.
Çok geç kaldık. Raph, silahları ateşle.
She's the head of a Kuzan water company and, if I'm right, she's most likely the sponsor of the weapons ring.
Kuzan su şirketinin patronu ve muhtemelen de silah kaçakçılarının destekçisi.
Put down the weapons. Put'em down!
- Silahları bırakın.
Then you fight with the weapons you have. Meaning?
- Öyleyse sahip olduğun silahlarla savaşırsın.
Not even the weapons-grade ammonium nitrate stuff.
Silah için uygun amonyum nitrat bile üretilmiyor.
Of course the weapons are different.
Silahlar tabii farklıdır.
You know, I can't hack the NSA, but maybe I can upload the hard drive you gave me. Get specs on the weapons they might be carrying.
NSA'yi hackleyemem biliyorsun ama belki bana verdiğin diski yükleyebilirim ve taşıyor olabilecekleri silahların özelliklerini alabilirim.
And they took out all the weapons they could possibly want.
İsteyebilecekleri tüm silahlara sahip olmuşlar demektir.
It's the king of all weapons
Bütün silahların kralıdır.
These kinds of weapons means the RMF is involved.
Bu tarz silahlar için Rus Mafya Ailesi işin içinde olmalı.
We're just supposed to sit on our hands while these weapons flood the streets?
Biz bu işe karışmamalıyız Bu sürede sokaklar silahla dolar sa?
I just repurposed those weapons to the good folks of Oahu looking to protect themselves.
Bu silahları Oahu'nun güzel insanları kendilerini korusun diye yeniden yaşama döndürüyorum.
You mean the guy in the hallway violating the concealed weapons statute 49B?
Koridordaki silah taşıma yasasını ihlal eden adamdan mı bahsediyorsun?
We lure them in, let them take the metal, and follow them right back to the nest and all our missing weapons.
Onları tuzağa çekip, tüm metali almalarını sağlayacağız ve onları yuvalarına kadar takip edip tüm silahlarımızı geri alacağız.
With no weapons and just a handful of dragons, Berk will be no match for the might of Dagur and his Berserker armada!
Silahları olmadan bir avuç ejderhayla Berk Dagur ve onun vahşi savaşçılar donanmasına rakip olamaz!
You and the other riders go to it and get our weapons.
Sen ve diğer biniciler gidip silahlarımızı getirin.
I know Mahsuvus has been helping you supply Rafe McCawley with weapons to use against the Earth Republic.
Mahsuvus'un, Rafe McCawley ile D.C.'ye karşı kullanmak için silah temin etmenize yardım ettiğini biliyorum.
Keep us from getting affected by the Piper's weapons.
Bizi Flütçü'nün silahından etkilenmekten koruyacak.
Can you go to the tunnels and find our cache of weapons?
Tünellere inip silahların saklandığı yeri bulabilir misin?
Honey, please, I've thrown down with the Taliban, Malcolm Merlyn, and a host of Mirakuru-powered human weapons.
Hayatım lütfen, Taliban'ın, Malcolm Merlyn'in ve sürüyle Mirakuru güçlü insan silahların üstesinden geldim.
But he fights for the same world as you with the same weapons.
Adamı zıvanadan çıkarabilir ama aynı dünya uğruna, aynı silahlarla savaşıyorsunuz.
Fitz, can you manually wire the guns to weapons control, - bypass our system?
Fitz, silahları elle silah kontrole bağlayıp sistemimizi atlatabilir misin?
Yi Sun-Shin, at last freed, was without any military title, but doing his best to recruit soldiers and collect weapons to prepare for the war.
Yi Sun-Shin sonunda hiçbir askerî ünvanı olmaksızın serbest bırakılmıştı ama yine de savaş için asker ve silah toplayıp hazırlanarak elinden geleni yapıyordu.
Liber8 infiltrated the systems and hacked the robots to use as weapons.
Liber8, robotları silah olarak kullanmak için sisteme sızdı.
Fermitas is one of the world's largest weapons manufacturers, like the Wal-Mart for warlords.
Fermitas, dünyanın en büyük silah sağlayıcı şirketlerinden biri. Savaşın efendilerinin Wal-Mart'ı gibiler.
A truck full of this stuff and the right equipment, you got the mother of all chemical weapons.
Çaldıkları kimyasal artı doğru ekipmanla en baba kimyasal silahı yapabilirsin.
From the clothes and weapons alone, I knew it was most likely the 18th century.
Yalnızca giysi ve silahlardan büyük ihtimalle 18. yüzyıl olduğunu biliyordum.
Drop your weapons, step away from the car.
Silahlarınızı atın ve arabadan uzaklaşın.
It was in a deep part of the mountains where they were using that area to traffic weapons a lot, you know, weapons and supplies.
Dağların derinliklerindeki bu bölgeyi silah kaçırmak için kullanıyorlardı... ÜSTÇAVUŞ JOSHUA MCDONOUGH... bilirsiniz, silah ve mühimmat.
Very easy for the Taliban to traffic weapons.
TALIBAN GÖRÜNTÜLERİ Taliban'ın silah kaçırması için çok elverişli.
I'd have to say... in order of weapons, I'd have to say 50... 240... the mark...
Benim için, silahlar sırasıyla 50'lik... 240...
The vic's were a foreign-owned water company exec, a Trade Ministry official, and a domestic weapons manufacturer.
Yabancı bir su şirketinin yöneticisi, Ticaret Bakanlığı yetkilisi ve yerli silah üretimi yapan biri kurbanlar arasında.
I gave you all the Logicomas that I have, with our weapons and the permission to use them as well.
Elimdeki tüm Logicomaları verdim. Üstelik silahlarımıza ve kullanma iznine de sahipsiniz.
As a result, Kuzan joined forces with a number of advanced nations and used their aid and weapons to contain the Qhardi revolution.
Fakat Kuzan Cumhuriyeti, komşu ülkeleri kontrol altında tutmak adına Kardi'yi kullanabilmek için gelişmiş uluslarla ittifak kurdu.
The police seized 200 kilos of heroin, heavy weapons and money intended for the deal in this operation...
Polis operasyon sırasında 200 kilo eroin, ağır silahlar ve anlaşma için gereken parayı ele geçirdi...
So investigators searching the crime scene at the salvage yard found a couple hundred grams of meth, a cache of weapons, and this.
Olay yeri inceleme olay yerinde ve bahçesinde bir kaç yüz gram Meth bir silah deposu ve bunu buldu.
And speaking of weapons, check out the gun show.
Ve silahtan bahsetmişken top gösterisine bak.
There's a protest at an air-force base in Pennsylvania this weekend, and they're having them all around the country at bases that fly bombers with nuclear weapons.
Bu haftasonu, Pensilvanya'daki hava kuvvetleri üssünde protesto var ve ülkenin dört bir yanında, nükleer silahlı bombacı uçakları uçuran tüm üslerde yapılacak.
Well, he chained himself to the gate - - to keep them from moving their trucks and their weapons in and out.
- Kamyonlarla silahlar ne içeri, ne de dışarı geçebilsin diye kendini girişe zincirledi.
A truck full of this stuff and the right equipment and you've got the mother of all chemical weapons.
Bu şeyle dolu bir kamyon ve doğru ekipmanla kimyasal silahların en güçlüsünü yaparsın.
What, chemical weapons are legal in the future?
Ne yani, gelecekte kimyasal silahlar yasallaşıyor mu?
He can absorb the energy of most conventional weapons.
Bilinen çoğu silahın enerjisini de soğurabiliyor.
In this situation, the last thing we can afford is to get pinched on a concealed weapons charge.
Bu durumdayken, göze alabileceğimiz son şey gizli silah taşıma suçlamasıyla tutuklanmak olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]