The whole world traducir turco
5,287 traducción paralela
Six months, the whole world gonna know me.
Altı aya beni bütün dünya tanıyacak.
Slowly but surely, the whole world knew who we were.
Yavaş yavaş ama şüphesiz, bütün dünya bizi tanıdı.
You can see the whole world on the Thames.
Tüm dünyayı Thames'te görebiliyordunuz.
Looks like the whole world's on fire.
Sanki tüm dünya yanıyormuş gibi.
They have the whole world ahead of them.
Tüm dünya ayaklarının altında.
I loved the whole world.
Tüm dünyayı seviyordum.
Besides me, how many straight guys are there in the whole world who like you enough to be your friend without there being anything sexual?
Ben hariç bu dünyada kaç erkek seni hiçbir seksüel düşünce olmadan yalnızca arkadaş olarak sevdi?
Then the whole world will know!
Sonra bütün dünya ögrensin.
Yes? She loved you. More than anything else in the whole world.
Seni dünyadaki her şeyden çok severdi.
can change the whole world.
tüm dünyayı değiştirebilir.
Like, you are my favorite person in the whole world.
Dünyada en sevdiğim kişinin sen olduğunu.
I, um... I'm sorry the whole world went to shit.
Dünyanın boku çıktığı için özür dilerim.
And I'm not going out there and humiliating myself in front of the whole world.
Bunu kazanamayacağız. Ve oraya çıkmayacağım. Kendimi bütün dünyanın önünde küçük düşürmeyeceğim.
Where do you get off thinking the whole world is conspiring against you?
Bütün dünyanın sana karşı olduğu fikrinden ne zaman vaz geçeceksin?
He says you can change the whole world with a hug.
Bir sarılmayla dünyayı değiştirebilirsiniz diyor.
Tell Newsweek, tell the whole world, if Mousavi fails us, it's okay, we will find someone who won't.
Newsweek dergisine, hatta tüm dünyaya söyle... Eğer Mousavi bizi hayal kırıklığına uğratırsa, önemli değil uğratmayacak birini buluruz.
I'm just trying to remember my progress here, because blaming you for telling the whole world that my dad was a pedophile is what my therapist calls misplaced aggression.
Geçirdiğim süreci hatırlamaya çalışıyorum. Çünkü babamın pedofil olduğunu dünyaya duyurduğun için seni suçlamış olmam terapistimin dediğine göre yönlendirilmiş agresifmiş.
The whole world is wet to my touch.
Dokunuşuma göre tüm dünya ıslak.
Said it meant the whole world to her.
Dünyalar onun olmuş gibiydi.
Will you be so cocky when I slay you in front of the whole world, you Yankee motherfucker?
Tüm dünyanın önünde seni katlettiğimde de bu kadar ukala olacak mısın seni Yanki orospu çocuğu?
I could kill you right now... and no one in the whole world will notice!
Seni şuracıkta gebertirim, kimsenin de haberi olmaz!
You know mom, I wanted to be just us, but she invited the whole world.
Annemi bilirsin! Törende sadece bizi istedim. O ise bütün dünyayı çağırdı.
So the whole world knows about my son's heroism, except me.
demek oğlumun kahramanlığını ben hariç herkes biliyor
Is it just me or has the whole world gotten real gullible?
Bütün dünya aptallarla mı doldu, ben mi yanılıyorum?
The whole world wants to treat him like a wounded, put-upon child, then do it.
Dünya ona yaralı, terk edilmiş çocuk muamelesi mi yapmak istiyor? Yapsınlar.
When you have it here, it's because it reminds you like the whole world of memory that you have... being there cos'this is like...
Burada yediğin zaman oradaki anılarını canlandırdığından güzel gelir.
If overcharging were a crime, the whole world would be behind bars.
Fazla fiyet çekmek suç olsaydı tüm dünya hapiste olurdu.
In which you walk and the whole world walks with you.
Sen böyle devam etki bütün dünya seninle birlikte yürüsün.
The whole world seems to be a new place.
Bütün dünya yeni bir yer gibi.
The whole world will bow to me and honor my will.
Bütün dünya önümde diz çöküp isteğime saygı gösterecek.
The whole world's going to hell.
Tüm dünya cehenneme dönecek.
- Notice the whole world's got a fucking attitude lately?
Son zamanlarda tüm dünyanın bize karşı bir artistliği olduğunu fark ettiniz mi?
"He reaffirmed his will to put behind bars Gaetan Zampa, the man behind this drug traffic that is spreading in the whole world."
"Dünyaya yayılan bu uyuşturucu trafiğinin arkasındaki adam olan" Çingene "Zampa'yı mutlaka hapishane parmaklıklarının arkasında göreceğiz diye tekrar etti."
When I was a kid this was my favorite place in the whole world.
Çocukken burası dünyadaki en sevdiğim yerdi.
Because everything around them was green, they believed that the whole world was green.
Etraflarındaki her şey yeşil olduğundan dolayı tüm dünyanın yeşil olduğunu zannediyorlardı.
Was the whole world on fire?
Bütün dünya mı?
yöu are the best girl in the whole world.
Sen dünyadaki en iyi kızsın.
"The whole world looks beautiful."
"Güzel gözüküyor, tüm Dünya.."
And if I had my way, I'd lock each one of you up in jail right now and save the world a whole lot of trouble in the future.
Bana kalsa, hepinizi hapse atar, dünyayı gelecekte büyük bir beladan kurtarırdım.
I don't need a fucking man cave because... the whole fucking world, that's my man cave.
Mağaraya falan ihtiyacım yok benim. Bu soktuğum dünyası zaten benim mağaram.
It wiped out the dinosaurs, and from the ashes rose a whole new world order.
Dinozorları yok etti ve küllerden yeni bir dünya düzeni yarattı.
Well, what the hell besides getting us lost on the biggest body of water in the whole damn world?
Koskoca dünyada, en büyük su kütlesinde kaybolmamıza yol açmanın dışında ne halt ediyordun orada?
- And a whole wide world of douchebags whacking off on the other side!
Dünyanın dört bir yanındaki ezik herifler de diğer taraftan otuzbir çekecek ama!
That's left in me ♪ ♪ I want the whole damn world
"Bir iPod bağışı yapın ve çalma listesi oluşturun."
♪ I want the whole damn world To come dance with me ♪
♪ I want the whole damn world to come dance with me ♪
And I'm not exaggerating when I say that he knows the critical pressure point on every person of note or influence in the whole of the Western World and probably beyond.
Ve tüm Batı Dünyasında ve muhtemelen ötesindeki her önemli kişinin önemli baskı noktasını bildiğini söylersem, abartmış olmam.
It means it is the worst apartment in the whole, entire world.
Yani koca, bütün dünyadaki en kötü daire.
I don't want to sneak anywhere. I want the whole world to know.
Hiçbir yere gizlice girmek istemiyorum.
Apparently, our whole world is a fantasy in the mind of an emotionally-devastated Homer Simpson.
Görünüşe göre, bizim dünyamız duygusal olarak yıkılan Homer Simpson'ın zihninde ki bir fanzteziden ibaret.
It's not the whole world.
Tüm dünya böyle değil.
... in fact the whole Western world.
Hatta tüm Batı dünyasının.
the whole world is watching 19
the whole world's watching 21
the whole thing 282
the whole nine yards 33
the whole truth 141
the whole day 16
the whole package 29
the whole bit 20
the whole time 137
the whole 179
the whole world's watching 21
the whole thing 282
the whole nine yards 33
the whole truth 141
the whole day 16
the whole package 29
the whole bit 20
the whole time 137
the whole 179