English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / There aren't any

There aren't any traducir turco

1,321 traducción paralela
Aren't there any seminaries in Afghanistan?
Afganistan'da hiç ilahiyat fakültesi yok mu?
There aren't any more First Ones around here.
Burada İlkler'den kimse yok.
Maybe there just aren't any more left.
Belki de başka kalmamıştır.
Besides, there aren't any fresh graves.
Ayrıca, yeni mezar yok.
Uh, there aren't any ponies. It's two people.
Ah, midilli falan yok burada, bunlar iki insan.
Well, there aren't any beds now.
Şu anda da boş yatak yok.
- Why aren't there any pictures of me?
Neden hiç resmimi koymamışsınız?
There aren't any fossils here, little girl.
Burada fosil falan yok küçük kız.
There aren't any maps of that region.
Bu bölgenin, herhangi bir haritası yoktur.
Aren't there any healthy animals in this forest?
Bu ormanda hiç sağlıklı bir hayvan yok mu?
There aren't any passengers.
Heryere baktık Hiç yolcu yok
- There aren't any girls.
- Hiç kız yok.
I'm working on a Christmas project for Ben and Anna and there aren't any recent photos of me with the kids.
Çocuklar için bir Noel projem var, ve onlarla yeni çekilmiş fotoğraflarımız yok.
There aren't any cheeseburgers.
Hiç çizburgerimiz yok.
Where there aren't any deposits we'll use transport inhibitors.
Tespit edilemiyeceğimiz yerlere kadar bu engelliyicileri kullanıcaz.
There aren't any good guys.
İyi insanlar diye bir şey yoktur.
I am Merlin, the wizard. There aren't any wizards left.
Hiç büyücü kalmadı.
Hey, aren't there any fucking rules about the method of breathing?
Hey, nefes alma metoduyla ilgili kurallar falan yok mu?
There aren't any available organs.
Hiç uygun organ yok.
There aren't any deceased donors that match.
Ayni grupta hiç ölü donör yok.
- There aren't any around here for 20 Km. - Man.
- 20 Km boyunca 1 tanesine bile rastlamadım.Bak şimdi ne yapıyorum.
There aren't any people starving.
Açlık çeken falan yok.
For the time being there aren't any.
Şu anda ortada yoklar. Bir tane bile yok!
- There aren't any here.
- Bayağı işte, yok!
Aren't there any left for your mom?
annene hiç kalmadı mı?
There aren't signs of external damage consistent with any type of fall.
Bir yerden düştüğüne dair hiç bir kanıt yok.
- There aren't any.
- Avantajı yok.
There aren't any.
Yok.
- There aren't any pregnancy tests.
Gebelik deneyi kalmamış.
Yeah! But there definitely aren't any women in here?
Evet ama burada kadın yok değil mi?
That's why there aren't any signatures.
O nedenle, başka yazılar yok.
Don't be afraid, there aren't any ghouls here, only farts.
Korkmayın. Burada öcüler yok, sadece OSURUKLAR var.
Aren't there any more? No. No more for the Bridge crew.
Peki ala... bizi Alfa Çeyreği'ne götürecek planları içeriyor olabilme ihtimalini umut edebilirim.
Aren't you going to ask me if there was any mail?
Herhangi bir posta var mı diye bana soracak mısın?
Whatever this is, / have a feeling there aren't many copies floating around, if any.
Bu filim herne ise, kanımca ortalarda dolaşan başka kopyası yok.
Aren't there any pork chops?
Pirzolan vardır sanıyordum.
Excuse me, Merkin, there aren't any index cards, so I can't do my notes...
Affedersin Merkin, hiç kart kalmamış. Not alamıyorum...
Aren't there any other units out there?
Bizden başka birileri yok mu dışarda?
There aren't even any plants out here.
Etrafta çiçek bile yok.
- Aren't there any down there?
- Aşağıda hiç yok mu?
There aren't any working phones in the house.
Bu evde çalışan bir telefon yok.
There aren't any snacks on this cruise.
Bu teknede hiç atıştırmalık yoktur.
There aren't any pictures of me growing up.
Benim büyürken fazla resmim çekilmemiş.
There aren't any especially doable new faculty members... -...
Ortada benim bilmediğim...
There aren't even any wire columns left in the weapons control room.
Silah kontrol odasında hiç kablo dahi kalmamış.
I HOPE THERE AREN'T ANY PEANUTS IN THESE PEANUTS.
Umarım bu fıstıkların içinde fıstık yoktur.
There aren't any.
Herhangi bir şey yok.
Nice to meet you. So. if there aren't any other singers you want me to meet- -
Eğer tanıştırmak istediğin başka şarkıcı yoksa.
But, Bullwinkle, there aren't any woods anymore.
Ama, Bull winkle, hiç koru yok artık.
So what am I gonna do now? Just keep jumping... from rock to rock for the rest of my life until there aren't any rocks left?
Hayatım boyunca taş kalmayıncaya kadar taştan taşa mı atlayacağım?
- There aren't any.
- Onlardan hiç yok ki.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]