English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / There they go

There they go traducir turco

1,705 traducción paralela
There they go.
İşte gidiyorlar.
SOLDIER : There they go.
İşte gidiyorlar.
There they go.
İşte oradalar.
There they go. There they go.
Gdiyorlar.
There they go right there.
İşte gidiyorlar.
One worker who was directed away from the tunnel told a reporter, "If I tried to go down there, they would have shot me."
Tünelden uzak bir bölgeye kaydırılan bir işçi, bir muhabire şunu söyledi : "Eğer oraya gitmeye kalkarsam, beni vurmak zorunda kalacaklarmış."
When they get to the top, there's nowhere else to go.
Tepeye ulaştıklarında, artık gidecek başka bir yer kalmamıştır.
Even though it was very bad there, they didn`t want to go any further.
"Kamptaki koşulların çok kötü olmasına rağmen uzaklara gitmek istemiyorlardı."
They didn't kill us because there were 4,000 cadavers you know that would have to go into the ovens and we are the only ones that could do it and that's why they save us.
"Bizi öldürmediler..." "... çünkü daha fırında yakılacak 4000 ceset vardı... " "... ve bu işi sadece bizler yapabileceğimiz için bizi sağ bıraktılar. "
Presumably as well there are people going into those shops as well who think... when they look at the stuff they go : "That mirror in the shape of a cello..."
Büyük bir ihtimalle bu yerlere gidip bir zırvaya baktıklarında şöyle düşünen insanlar var, " Bu çello şeklindeki...
And if they don't handle it properly you see them forty years later,... the same people in the same restaurant, if you have the time... you go there and you see them and they communicate on a different way now...
Ve bununla doğru dürüst başa çıkamazlarsa, onları kırk yıl sonra aynı insanları aynı restoranda görürsünüz, eğer zamanınız varsa oraya gider ve onları görüsünüz ama iletişim yöntemleri başka şekillerdedir...
You drive up there, they honor you, they show your films, they ask you a couple of stupid questions, and you go home.
Oraya gideceksin seni onurlandıracaklar, filmlerini gösterecekler aptal bir iki de soru soracaklar sonra da evine döneceksin. Ben onurlandırılmak falan istemiyorum.
There's no real hope for the future amongst many of these people who, uh, worked hard in the coal mines, and now that the coal mines shut down, uh, they have no place to go.
Kömür madenlerinde bu kadar sıkı çalışan insanlar arasında gelecek ile ilgili hiç umut yok ve şimdi kömür madenleri kapatıldı. Gidecek hiçbir yerleri yok.
We gotta get there before they go on.
Onlar başlamadan varmalıyız.
There's a man over there who doesn't have a ticket to get in, so they're asking him to go home.
Adamın biri biletsiz girmiş. Onu evine yollayacaklar.
There they are. Let's go.
İşte geldiler.
Barbi, go in there and tell him this is over,'cause the cops are about to get here, and when they do, I'm gonna tell them everything... burglary, assault, extortion.
Barbi! Yanına git ve artık bittiğini söyle! Çünkü polisler gelmek üzere, ve geldiklerinde onlara her şeyi anlatacağım, hırsızlık, suikast, şantaj!
We go in there with so much firepower they're too scared to do anything.
Oraya bol ateş gücüyle gireriz, bir şey yapmaya korkarlar.
We go in there with so much they don't wanna get hurt.
O kadar silahı görünce canları yansın istemezler.
We go in there focused, do our job, they won't know what hit them.
Giriyoruz, işimizi yapıyoruz, neye uğradıklarını anlamıyorlar.
You go out there and you play like you're better than they are.
Oraya git ve onların hiç olmadıkları kadar iyi oyna.
Wait. If we go up there, the second we see they're dead, we run the fuck out of this house.
Yukarı çıktığımızda, öldüklerini görürsek bu kahrolası evden topukluyoruz.
So I'm gonna go see about what job they got down there.
İşte ben de oraya gidip ne tarz işler yaptıklarını görmeye gideceğim.
I went into a bad time... when I was watchin everything'go around me while I was standin in the middle... watchin'it... like in a dark theater... before they bring the lights up. I'm sittin there... wonderin'...
Etrafımda dönen ve ortasında olduğum olayları ışıkları açılmamış karanlık bir sinemada izler gibi orada öylece oturuyor ve merak ediyordum :
They go on school trips there nowadays, don't they?
Bugünlerde oralara okul gezileri düzenleniyor...
Even if God forgives you then they will neverforgive you. And if you don't go there then they will come here.
Bu Gujarati insanları sana yeni bir hayat verdiler.
Their destinies were like butterflies in the air... they could go here, they could go there.
Kaderleri havadaki kelebekler gibidir buraya gelebilirlerse, oraya da gidebilirler.
Look, if Global believes there's no use for him, they'll let him go.
Bak, Küresel işe yaramadığını düşünürse onu bırakır.
They have more, but it is in their apartment and I don't want to go there.
Onlarda daha var ama yanlarında değil evlerinde ben de oraya dönmek istemiyorum.
They really tried to make us go to Miami, and we kept saying we're not gonna do it, but Jerry, for political reasons, just announced that we're gonna be there.
Miami'ye gitmemizi sağlamak için gerçekten çabaladılar. Yapmayacağımızı söylemeyi sürdürdük. Fakat Jerry, politik nedenlerle, orada olacağımızı duyurdu.
If the Japanese come along because of Kokoda, they do not go along there. It is too steep.
Eğer Japonlar Kokoda yüzünden ortaya çıkarlarsa, oraya ilerlemezler çünkü orası çok sarp.
They've gotta go do TV shows to explain to people what they're not doing while they're not there.
Televizyon şovlarına katılarak meclise gitmedikleri zaman orada yapmadıkları şeyleri anlatmaları gerekiyor.
I go to playgrounds where there are children that does not know anything on the Christianity I guide them towards the Gentleman in a matter of very just a short time, and... and at few moments they are having visions and listening to the voice of God because they are open.
Bir çocuk parkına gidip Hıristiyanlığı hiç bilmeyen çocukları Rabb'e neredeyse anında yönlendirebilirim ve dakikalar sonra imgelemler görüp Tanrı'nın sesini duyabilirler çünkü çok açıklar.
Once the auto companies get a long lead time, then they go to work... eroding, eroding and then when the deadline is approaching say we can't do it and there are gonna be terrible consequences.
Araba üreticileri birkez liderliği ele aldımı... yıpratır dururlar ve karar anı geldiğinde yeni uygulamaları yapamayacaklarını ve çok ağır sonuçları olacağını söylerler.
Look, over there, as you can see, they have a puzzle on the go.
Şurada görebileceğiniz gibi puzzle yapıyorlar.
Considering the life they have here, there are people dying to go to heaven with the aim of reaching that life of happiness beyond the veil.
Buradaki yaşamlarını düşününce, cennete gitmek için ölen insanlar var. Diğer taraftaki mutlu yaşama kavuşmak için.
And incidentally, the oil that they want to produce in that protected area in Northern Alaska, which I hope they don't, they have to depend on trucks to go in and out of there. And the trucks go over the frozen ground.
Bu arada, Kuzey Alaska'da, koruma altındaki o bölgede petrol çıkarmak isteyenler, ki, umarım vazgeçerler oraya girip çıkabilmek için kamyonlara bel bağlamak zorundalar ve kamyonlar, donmuş zeminde gidip gelecek.
Yeah, when there's too much police presence in their territory, they go upscale.
Demek silahları buralara saklıyorlar. Bölgelerinde çok fazla polis olunca zengin mahallelerine kayıyorlar.
It's possible that there are no anomalies or they could be so deep we'll never find them even if we go over it 100 times.
Sıradışılıklar o kadar derinde olabilir ki üzerinden yüz kere geçsek bile onları bulamayabiliriz.
If they go in there, he's gonna get spooked and this thing's gonna turn out bad.
İçeri girerlerse, paniğe kapılacak ve işler kötüye gidecek.
So they could kick back and do whatever they wanted, and you could go out there and risk your life and do their job.
Onlar her istediklerini yaparak rahatlarlarken, sen onların işini yapmak için hayatını riske atıp durdun.
They want us to go down there and confirm that this was just a one time killing.
Yani bütün o yolu, sadece bir seri katil olmadığını kanıtlamaya mı gideceğiz?
Maybe. Or we're going down there to tell him if what I've read in the mexican papers is true they've got one of the worst serial killers the country's ever seen, let's go.
Belki ya da oraya gidip, gazetelerde yazanların doğru olduğunu ve bu işi yapanın ülkenin gördüğü en azılı seri katil olduğunu söyleyeceğiz
I don't see what future the world has, as long as people think like that, and people are going to go on thinking like that, as long as they're brought up from childhood, from the cradle, to think that there's something good about faith. To think that there's something good about believing because you've been told to believe, rather than believing because you've looked at the evidence.
İnsanlar böyle düşünmeye devam ettikçe dünya nasıl bir geleceğe sahip olacak bilemiyorum, insanlar böyle yetiştirilmeye devam ettikçe böyle düşünmeye devam edeceklerdir, çocukluktan, beşikten bu yana böyle yetiştirildikleri sürece,... din hakkında iyi bir şeyler olduğunu düşünecekler, inancın iyi olduğunu sanacaklar,
I mean Derek's place, where you're going to be staying, is nothing like this, but there you go, beggars can't be choosers now, can they?
Alt katta kalacağınız Derek'in yeri burası gibi olamaz biliyorum ama denize düşen yılana sarılır değil mi?
If you tell the Americans "There's a brand new hydrogen powered car that you can go and buy instead of your car." They'll say "OK, great." And they'll go buy it. But if you tell them they're gonna have to use a bicycle, that's the type of adaptation that they have to make.
Eğer Amerikalılara : "Hidrojen motorlu yeni bir araba yapıldı, kendi arabanıza binmek yerine, bir tane ondan alabilirsiniz." derseniz, onlar da size : "Tamam, harika." der ve satın alırlar ama onlara bisiklete binmeleri gerektiğini söylerseniz, bu, hayatlarında büyük bir değişime neden olacağından böyle bir şey yapmak istemezler.
There are some, who may have hysterics, but they'll go back to theirm mold state in a short time, - Orm
Bazen kriz geçirenler olur ama kısa sürede eski hallerine dönerler.
When you go to a place you've never been before, it's like... all the people were imaginary till you got there. It's like until you saw them, they never existed, And you never existed to them.
Daha önce hiç gitmediğin bir yere gidince hayal ettiğin herkesin orada olacağını düşünürsün ancak gittiğinde orada hiç olmazlar ve sen de onlara göre hiç yokmuşsun gibi gelir.
Do you want me to go back there and tell them that just because I'm a freak that they shouldn't take it out on my sister?
Oraya geri gidip onlara yalnızca ben ucubeyim kardeşim bunların dışında mı diyeyim?
There's no place on Earth you can go where they won't find you.
Onsuz gidemem. Dünya üzerinde onların seni bulamayacağı bir yer yok.
This town needs to know that there is a friendly neighborhood muffler man that they can go to.
Bu kasabanın gidebilmelerini sağlayan cana yakın egzozcu komşuları olduğunu bilmesi lazım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]