English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / They can't be

They can't be traducir turco

2,294 traducción paralela
I mean, it's like, on tv, it used to be You couldn't say crap, and then they let that slide. And now we can say whatever we want- -
Yani, aynı eskiden televizyonda bok diyemezdin ve sonra buna izin verdiler ve şimdi istediğimiz şeyi söyleyebiliyoruz.
They can't be red squirrel agents.
Skipper, çuvalın içinde ne var?
Oh, well, look, I know some of her stories can be long-winded, and they don't always have a point, and the work talk can be pretty punishing.
Bak şimdi ben de bazı hikayelerinin çok uzun olduğunu, bazılarının amaçsız olduğunu iş konuşmalarının da ceza gibi olduğunu biliyorum.
They can't all be.
Hepsi özel olamaz.
"Feelings so strong, They can't be wrong..." "Like a butterfly and a dove Riding on a rainbow of love."
"Duygularım kabardı, yanılıyor olamazlar sanki bir kelebek ve aşkın yağmurunda uçan bir kumru gibi."
The nurses say you gotta be discharged tomorrow, and they can't let you go home alone.
Hemşire yarın taburcu olacağını söyledi. Ve bu şekilde evde tek başına kalamazsın.
Just because they had different backgrounds, what, you're saying that they can't be in love?
Ne yani, sadece farklı geçmişleri var diye birbirlerine aşık olamayacaklarını mı söylüyorsun?
Oh, wow, if you didn't get a solo, then they must be really good.
Vay canına, eğer sen soloyu kapamamışsan, çok iyi olmalılar.
You won't be for long. These Holy Rollers from Hell want to make me a human sacrifice so they can grow bigger tomatoes.
Bu cehennem zebanileri daha büyük domates yetiştirebilmek için beni kurban etmek istiyorlar.
I had a family to be with once, But they can't hear me
Bir zamanlar bir ailem vardı, ama artık beni ne duyabiliyorlar ne de görebiliyorlar.
So if they both switched the bottles, the second switch would have cancelled out the first one, so they can't both be telling the truth.
İkisi de şişeleri değiştirse yine aynı şişeler yerinde olurdu. Biri gerçeği söylemiyor.
Why can't they just be...
Genetik bir olay değil bu, tamam mı?
Now if these bacteria can survive here, then there seems to be no good reason why they couldn't also have survived and even flourished on Mars when there was water present at some point in the very distant past.
Eğer bu bakteri burada hayatta kalabiliyorsa neden çok uzak bir geçmişte Mars'ta da su varken hayatta kalıp gelişemesinler?
They'll do anything, say anything to gain our trust, but they can't be trusted.
Güvenimizi kazanmak için her şeyi yaparlar ama onlara güvenilmez.
Yeah, they can't all be great days like today.
Evet, daha harika bir gün olamazdı.
They're our doubles, but they can't be trusted.
Bizim benzerlerimiz fakat onlara güvenemeyiz.
All right, so I run into Chuck, offer my condolences that Blair can't be trusted, suggest the best way to retaliate is offer amnesty to Jenny, and as an added bonus, my dad and Lily get the first anniversary they deserve.
Pekala, Chuck ile karşılaştığımda Blair'e güvenilemeyeceğine dair düşüncelerimi sunacağım intikam almak için en iyi yol olarak Jenny'e af teklif etmesini önereceğim, ek ikramiye olarak da babam Ve Lily hak ettikleri ilk yıl dönümlerini elde edecek.
I told them if they can't be with family, they might as well be with friends.
Onlara aileleriyle beraber olamayacaklarsa, arkadaşlarıyla olmak isteyebileceklerini söyledim.
Why do you think they can't be both?
Neden ikisini de aynı anda yapmıyorsun?
What if they can't? How can you be sure?
Çünkü ya giremezlerse?
I can't move because I'm afraid if they come back, they won't be able to find me.
Geri dönüp de beni bulamazlar diye yerimden kımıldayamıyorum!
I don't think we can ignore that they could be related. Let's pick him up.
Bunu gözardı edemeyiz Hadiseler bağlantılı olabilir.
! I don't know about you lot, but I don't want to live in a society where for purely political reasons, someone can be charged with a crime they didn't commit.
Sizi bilmem ama sırf politik sebepler yüzünden işlemediği bir suç yüzünden ceza alan insanların olduğu bir toplumda yaşamak istemiyorum.
Doesn't mean they can't be bookmarks.
Yani kitap ayracı değiller mi?
Nobody's quite sure exactly how many, Since they can't all be seen from earth,
Yeryüzünden hepsi görünemediği için kimse tam olarak kaç tane olduğunu bilmiyor.
They will be looking for you if they can't find me.
Eğer beni bulamazlarsa seni arayacaklar.
Why can't they just be together?
Neden sadece birlite olamıyorlar?
They can't be in two places at once.
Aynı anda iki yerde de olamayacaklarına göre?
- They can't all be offers, can they?
- Direk işi teklif edemiyorlar, değil mi?
They can't be near each other.
Yapamazlar birbirine yakın olmak.
It's not that they didn't like you before. It's just... when we hang out with humans, it can be dangerous.
Eskisi gibi olmamalarının nedeni bu değil Sadece... insanlarla takılırsak tehlikeli olabiliyor.
No I can't, but those men will be along and trust me, they can.
Evet alamam ama bu adamlar yakında gelir inanın bana onlar alır.
They can't be after money.
Niyetleri fidye olamaz.
Well, they can't just be diamonds. On all my missions, it's never just been diamonds.
Bence alt tarafı elmas değiller.
You can't judge a book by its cover, and things are, you know... aren't always what they appear to be, but...
Bazı şeyler göründüğü gibi değildir. Ama...
They can't be cracked, hacked, tapped or- - well, can I at least give it a better ringtone?
Kırılamaz, içine girilemez, dinlenemez ya da... En azından daha güzel bir zil sesi yüklesem?
We'll hide the cars somewhere where they can't be found and cover them with some tarps.
Arabaları bulamayacakları bir yere saklayıp branda ile örteceğiz.
They can't possibly be fair.
Adil olmaları imkansız. "
There are certain kinds of pain that can't be treated in a hospital. So those who are suffering do what they can to heal themselves.
Bazı acılar vardır ki hastanede iyileştirilebilir acı çekenler, iyileşmek için gerekeni yaparlar.
But sadly there will always be those who can't begin to heal because they realize there is more pain yet to come.
Ama maalesef her zaman iyileşmeye başlayamayanlar vardır çünkü onlar daha fazlasının olduğunun farkındadırlar.
And then there are housewives, who simply can't be happy until they've learned everything they can about the newest neighbor on the block.
Bir de bazı ev kadınları vardır ki mahalledeki yeni komşu hakkında her şeyi öğrenmeden mutlu olamazlar.
Well, I can't imagine they'd be too happy About you dating a russian anarchist.
Rus bir anarşist ile çıkmandan mutluluk duyacaklarını kestiremiyorum bile.
And you can't be mad at that because they were together before you showed up.
Buna kızamazsın çünkü sen gelmeden önce de onlar birliktelerdi.
Some minds can't be altered no matter what they hear.
Ne söylersen söyle, bazıları değiştirilemez.
If you blow them open, we can't guarantee security - and they'll be cancelled.
Görüşmeleri halka ifşa edersek, güvenliği garanti edemeyiz ve görüşmeler iptal edilir.
They can do a massive big wall but they can't be arsed putting MDF doors on.
Muazzam bir duvar örüyorlar. Ama tuvalete bir MDF kapı yapmaya zahmet etmiyorlar.
Look, it's not like we're saying they can't be friends. We're just asking'em to cut back a little on the phone calls...
Bak, arkadaş olamazlar demiyoruz Sadece kısa kesmelerini istiyoruz.
You can't be mad at someone when they're naked.
Çıplak birine sinirlenemezsin.
! I'll tell you what she's thinking. You can't be angry at someone when they drop the nude bomb.
Ne düşündüğünü söyleyeyim, bombaları gösterdiğin zaman kimse sana sinirlenemez.
I... I don't know if they can be trusted.
Güvenebilirler mi bilemiyorum.
I can't match the words, sir, but if they're from a film, it's got to be the 1950s.
Kelimeleri eşleştiremiyorum, ama eğer bir filmdense 1950'lere ait bir filmden olmalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]