This thing traducir turco
57,390 traducción paralela
So let's get you in the editing room and finish this thing, and I don't want to hear another word about expenses.
Tamam, o zaman kurgu odasına geçip bitirelim şu işi. Bir daha da masraf lafı duymak istemiyorum.
Way they're makin'noise, if I don't get this thing wrapped up by the end of the quarter, I'm pretty sure the tax boys are gonna take me apart.
O kadar gürültü çıkardılar ki bu işi çeyrek sonuna kadar tamamına erdiremezsem vergici çocuklar beni paramparça edecek.
Look, I know you think I'm like a dog with a bone with this thing, but let me explain something to you, all right?
Bu konuda çok inatçı davrandığımı düşündüğünün farkındayım ama sana bir şey açıklayayım.
Give me some overwatch while I hotwire this thing.
Düz kontak yaparken etrafı kolaçan et sen.
Okay, dumont, how do I land this thing?
Pekala, Dumont bu zımbırtıyı nasıl indireceğim?
Why don't you land this thing and I'll tell you all about it?
Neden bu şeyi indirmiyorsun? Ben de o ara anlatırım sana.
But the girl says that if we do or if I do this thing, it'll ruin what we have.
Ama kız diyor ki, bu şeyi biz veya ben yaparsam sahip olduğumuz şeyi mahvederiz.
Then you should know the second Lon Scott gets wind this thing has gone federal, he'll disappear, and what do you think happens to Julie and Mary then?
O zaman Lon Scott'ın, bu işe polisin karıştığını öğrenirse ortadan kaybolacağını bilmelisin. Sence o zaman Julie ve Mary'ye ne olacak? Kararı sen vermiyorsun.
If this thing turns into a goat screw, I don't want you going to Leavenworth.
Eğer bu iş sarpa sararsa... senin Leavenworth'a gitmeni istemiyorum.
You know, we're gonna try to sell this thing.
Bu şeyi satmaya çalışacağız.
Once we have that, we can get in and set this thing up for real.
Kimliği elde edince içeri girip bu işi gerçekleştirebiliriz.
I thought the whole reason we were doing this thing is because if the girls reported their assaults... they wouldn't get any justice from Darlington, but...
Bu işi yapmamızın tek sebebini kızlar saldırılarını rapor ettiğinde Darlington'da adalet bulamadıklarından sanıyordum, ama...
So, you... think I'm the only one who can get this thing to work?
Yani, sence bunu yapabilecek tek kişi ben miyim?
- Zach, why isn't this thing charged?
- Zach, bu neden şarj olmuyor?
This thing's a mess.
Bu şey berbat durumda.
I can't believe they left this thing inside me.
Bu şeyi içimde bıraktıklarına inanamıyorum.
No, it's nice of you... but I don't even like him riding this thing - in the first place, so I'd apprec...
Hayır, bu iyi oldu ama bunu sürmesi bile... hoşuma gitmiyor, yani...
He's gonna be coming back for this thing.
Yakında bunun için dönecektir.
Hey, this thing with... Matthew and Paige, it's a good thing.
Matthew'la Paige'in arasındaki şu olay güzel bir şey.
If what she said is true, and this thing can lay dormant inside people God knows how many are infected.
Eğer söylediği şey doğruysa ve bu şey insanların içinde hareketsiz yatıyorsa Tanrı bilir kaç kişi enfekte olmuştur.
I can't believe we actually pulled this thing off.
Bu işi başardığımıza inanamıyorum.
- Okay, uh, how do... how do we... how do we deal with this thing?
Pekâlâ, bu şeyle nasıl başa çıkacağız?
Makes you wonder how far this thing goes.
Bu şeyin ne kadar ilerlediğini merak ediyor musun.
So this... commercial thing.
Bu reklam işinden mi?
Now, before we do this... I'm gonna need one more thing from you.
Öncesinde bir şeye daha ihtiyacım var.
We both want the same thing, for this picture to be a success.
İkimiz de aynı şeyi istiyoruz. Bu filmin başarılı olmasını.
This thing is...
Bu şey...
I know how difficult this is, but it's the right thing to do.
Bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum, ama yapılması gereken doğru şey.
Can't I do this one thing just for me?
Sadece bir tane şeyi kendim için yapamaz mıyım?
This summer, the only thing that kept me sane was writing these songs.
Bu yaz, beni kafayı yemekten kurtaran tek şey bu şarkıları yazmaktı.
I'm going for this Joan Crawford, Mildred Pierce thing. Is it working?
Joan Crawford'ın Ömre Bedel Şey, filmindeki saçından yaptım.
You have to stop sensationalizing this horrible thing.
Bu korkunç şeye heyecan vericiymiş gibi davranma.
Have you ever done this sort of thing before?
Bu tür bir şeyi daha önce yaptınız mı?
This is the last thing I'm doing.
Bu yaptığım en son iş.
This whole thing seems off.
Bu işte bir gariplik var.
Mr. Vincent, please note that the murder weapon, the only thing that links Bob Lee Swagger to this whole conspiracy, does not fire.
Bay Vincent, unutmayın ki, bu cinayet silahı, Bob Lee Swagger'ı tüm komploya bağlayan tek kanıt, ateş etmiyor.
It'd have to be an organized group who's done this kind of thing before.
Daha önce de böyle şeyler yapmış olan organize bir grup olmalı.
The only thing is this door.
Tek sorun bu kapı.
So, uh... none of this neck thing?
Şu boyun ısırmasından yok mu?
Truth is, I'm surprised this kind of thing hasn't happened before.
Gerçek şu ki, bu gibi bir olayın daha önce yaşanmamasına şaşırdım.
It's funny, I thought this whole thing... was about following through with something good.
Komik, tüm bu şeyin ardından... iyi bir şey çıkacak sanıyordum.
The only thing is, there are no plans to kick them off right now, as of this morning.
Ama şu var ki, bu sabahtan itibaren onları aşağı indirmek için bir plan yok.
Is this what y'all do all the time, just lock somebody in a room and don't listen to a damn thing they say?
Birisini odaya kilitleyip dediği hiçbir şeyi dinlemiyor musunuz?
I was worried about this Dobbs thing, but this will be good for us, and for you... your image, you know?
Şu Dobbs olayından endişeleniyordum. Ama bizim için iyi olacak, senin için de. İmajın için yani.
Hey, this is a very serious thing you've done.
Yaptığın şey çok ciddi.
That thing I did outside, with the wolf and the... and the... if this isn't a dream, how was that even possible?
Dışarıda yaptığım şey Kurtla ve... Ve eğer bu bir rüya değilse,
This is the right thing, you know.
Doğrusu bu, bunu biliyorsun.
I might drop this whole "I don't believe you" thing if you can tell me a few things.
Bana birkaç şey söyleyebilirsen "Sana inanmıyorum" havalarını bırakırım.
I'm torn, Marty... between intrigue and thinking this whole Ozark thing is complete and utter straw-grasping bullshit.
İki arada bir dere kaldım Marty. Bana atılmış bir kazık varken, tüm bu Ozark işinin tamamıyla son çare olarak sıktığın bir palavra olabileceğini düşünüyorum.
I set this whole thing up!
Ben her şeyi ayarladım!
Now, get it on this thing.
Halledin artık!
this thing is 18
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things have changed 201
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44
things are great 27
things are going well 18
things are different 35
things are changing 33
things are good 60
things like this 16
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44
things are great 27
things are going well 18
things are different 35
things are changing 33
things are good 60
things like this 16