Time will tell traducir turco
503 traducción paralela
Time will tell, though.
Zaman yardım eder.
Time will tell us many things Watson.
Zaman bize pek çok şey söyleyecek Watson.
Time will tell.
Neyse zaman gösterecek.
Just how far, only time will tell.
Ne kadar ileri gideceğini ancak zaman gösterecek.
Only time will tell.
Sadece zaman söyleyecek bunu.
Time will tell.
Bunu zaman söyler.
- Time will tell.
- Bunu zaman gösterir.
Time will tell who's to blame. Don't you worry
Zaman kimin suçlu olduğunu gösterecek.
Time will tell.
Bunun zaman gösterecek.
Only time will tell us that, Billali.
Bunu zaman söyleyecek, Billali.
Time will tell.
Zaman ne gösterir.
Time will tell who'll win out.
Kimin kazanacağını zaman gösterecek.
Time will tell that Ursua is right.
Ursua'nın haklılığını zaman gösterecektir.
- Time will tell.
- Zaman gösterecek.
And only time will tell whether it's any good.
Sadece zaman iyiye işaret olup olmadığını söyleyebilir.
I guess only time will tell on that, sir.
Sanırım, bu konuda konuşmanın zamanı geldi, Efendim.
Only time will tell.
Zaman gösterecek.
Time will tell, dear Emilie.
Bunu zaman gösterecek, sevgili Emilie.
Time will tell.
Zaman gösterecek.
Time will tell.
Time will tell.
Well, tell four footmen to call me in time for lunch, will you?
Dört uşağa söyle de beni öğle yemeği vakti gelince çağırsınlar, tamam mı?
I'll have time to tell you something that will no doubt interest you.
Seni ilgilendireceği kuşkusuz bir şeyi söylemeye zamanım olur.
You're an extremely impudent young officer, but let me tell you that in 40 years'time you will be an old gentleman too. If your belly keeps pace with your head, you'll have a bigger one than any of us.
Son derece terbiyesizsin genç subay, ama şunu söyleyeyim, 40 sene içerinde sen de yaşlı bir centilmen olacaksın ve göbeğin aklına ayak uydurursa, hepimizden daha büyük biri olursun.
When the time comes, I will tell you what to do.
Zamanı gelince sana ne yapacağımızı söyleyeceğim.
I believe too, and I'll say it now that you will tell Bodo the things he needs to know and if the world stays bad so long you will send him after me when his time comes.
Ben de biliyorum, ve şimdi söylüyorum ki Bodo'ya bilmesi gereken şeyleri söyleyeceksin ve dünya daha da kötüye giderse zamanı geldiğinde benim gibi O'nu da göndereceksin.
And me a lot of time, if you will tell us where these people are.
O insanların yerini söylerseniz, ben de boşa zaman harcamaktan kurtulurum.
I have so much to tell you, perhaps very little time. Will I ever send it?
Size söyleyecek çok şeyim muhtemelen de çok az vaktim var.
When the time comes, something will tell you.
Zamanı geldiğinde bir şey sana söylecektir. Şimdi gitmelisin.
And you are come in very happy time to bear my greeting to the senators, and tell them that I will not come today.
Tam da zamanında geldin senatörlere selamlarımı götürmek için. Bugün gelemeyeceğimi söyle onlara.
I no longer dream of winning back my throne. But my son shall sit on it someday if he's as good as I think he is and time alone will tell that.
Taht benim artık umrumda değil, ama oğlum benim düşündüğüm kadar iyi oldugunu kanıtlamak zorunda.
I'll tell you, it's my considered opinion and that of my staff that time spent on the Bedouin will be time wasted.
Sana söyledim, bana ve adamlarıma göre Bedevilere zaman ayırmak zaman kaybıdır.
Tell them below to have a raft ready. We will probably be shipping them the same time the guns goes
Onlara aşağıda bir salın hazır olduğunu söyle Teslimatı silahlar geldiğinde aynı anda yapacağız
To kill time, I suggest I tell you a story, in which you will find many instructive events.
Zaman öldürmek için size bir hikaye anlatayım. Bu hikayede birçok öğretici olay bulabilirsiniz.
And next time I will tell him not to stop.
Ve bir dahaki sefere durmamasını, bu ikisini de
Next time I will tell him to bring these two along.
Yanına almasını söyleyeceğim.
Marthy will tell us what happened at a later time.
Marthy daha sonra ne olduğunu bize söyleyecek.
One name, one fact, anything that I can tell them they will believe, that they can check, that will take time and then they will postpone your execution for at least a few days.
Bir isim, bir olay, her hangi bir şey. Ben onların inanmasını sağlarım. Kontrol edene kadar da zaman kazanırız.
Will you please tell him that the police are installing a time lock on the vault?
Polisin kasaya zaman kilidi koyduğunu kendisine söyler misiniz?
You will wait until I walk the holy path to the earth lodge first, to give me time to tell the priestess that you follow and that the Joining will take place.
Kutsal yoldan dünya köşküne önden yürüyebilmem için bekleyin, rahibelere arkamda olduğunuzu haber verebilmeme zaman tanıyın, ve Birleşmenin olacağını söyleyeceğim.
If you tell me what you're going to do while the rest of those your generation, the best in our country, will be marching for the first time, I'll be more heroic than my heroism, Julian.
Kendi kuşağının geri kalanı, yani ülkemizin en iyileri,... ilk kez yürüyüşe geçmişken, o sırada ne yapmaya niyetli olduğunu söylersen,... niyetinin kendi hamaset anlayışımdan daha hamasi olma şansı da var, Julian.
I must warn you, however, that I can't tell you... how much time it will take me to solve this case.
Ama, dikkat, bu işi çözmek için bana ne kadar zaman gerekecek bunu size söyleyemem.
Will you tell me the time?
Bana saati söyler misin?
Inubashiri, go home and tell your master, that the Tokyo School will take him on any time.
Inubashiri, evine git ve ustana de ki,... Tokyo Okulu onu daima alt eder.
I will choose my own time to tell him, not yours or anyone else's.
Durumu Claudius'a söyleyecek zamanı kendime göre belirlerim, sana ya da başkasına göre değil.
Will you tell the court exactly what you took down at that time?
O anda tam olarak yazdığınız şeyleri bize söyler misiniz?
I will tell him, but it may take time.
Anlatacağım, fakat bu zaman alabilir.
- I will tell at the right time "
- Zamanı geldiğinde söyleyeceğim.
'Today, a Knox engineer will tell you that he might need a little time,'but he'll get the oil.
Bugün Knox'ın mühendisleri bizlere biraz zaman gerektiğini ama petrolü mutlaka getireceklerini söylüyorlar.
Will you tell me when it's time.
Zamanı geldiğinde bana anlatır mısın?
Will you tell me one more time?
Bir daha anlat.
Granny, tell Elvira that Alex will be over to patch her electric in time for the soaps.
Büyükanne, Elvira'ya söyle. Alex tamir etmek için gelecek.
tell me 9887
tell 304
telling 37
teller 99
tell me about yourself 90
tell me more 252
tell me about it 1085
tell me again 158
tell me something about yourself 16
tell me why 196
tell 304
telling 37
teller 99
tell me about yourself 90
tell me more 252
tell me about it 1085
tell me again 158
tell me something about yourself 16
tell me why 196
tell me you love me 72
tell me everything 270
tell me something i don't know 107
tell me that you love me 17
tell me your name 121
tell me the truth 559
tell me something 611
tell me what you want 123
tell me what happened 368
tell me where you are 87
tell me everything 270
tell me something i don't know 107
tell me that you love me 17
tell me your name 121
tell me the truth 559
tell me something 611
tell me what you want 123
tell me what happened 368
tell me where you are 87