To a traducir turco
1,109,649 traducción paralela
If you go to a ballgame with your dad, there was- -
Eğer babanızla maça falan giderseniz, orada...
We were on our way to a meeting in Marjah when we took fire, and the truck took one in the fuel tank.
Ateş aldığımızda Marjah'taki bir toplantıya gidiyorduk ve bir mermi kamyonumuzun yakıt deposuna geldi.
devastated the West Coast, so a massive barrier was constructed to protect the rest of North America, but new breeds have started to appear, so we reassembled our team.
Batı Yakasını mahvetti. Kuzey Amerika'nın geri kalanını korumak için, büyük bir duvar inşa edildi Ancak yeni melezler görünmeye başladı,
A 1988 red Ford pickup registered to a Sam Parker got a speeding ticket in Pittsburgh yesterday.
1988 kırmızı Ford pikap Sam Parker'e kayıtlı Dün Pittsburgh'da radara yakalanmış.
So a massive barrier was constructed to protect the rest of North America... but new breeds have started to appear, so we reassembled our team.
Bu yüzden Kuzey Amerika'nın... kalanını koruma amacıyla büyük bir bariyer yapıldı. Ama yeni türler ortaya çıkmaya başladı... biz de takımımızı yeniden kurduk.
Abe said that these things can reproduce asexually from a single drop of blood, which means exponential growth once they get to a new area.
Abe bu şeylerin bir kan damlasından... cinsellik olmadan üreyebildiklerini söylemişti. Ki bu yeni alana girdiklerinde inanılmaz bir büyüme anlamına gelir.
I'd like to have a boyfriend, that would be nice.
Erkek arkadaşım olsun isterdim, bu güzel olurdu.
I'd like to have a big, tall boyfriend.
Uzun, iri yarı bir erkek arkadaşım olsun isterdim.
I would like to have a big dude in my life.
Hayatımda iri yarı bir adam olması hoşuma gider.
But in order to get all those parts, you have to have a fucking cock shoved up your asshole.
Ama o güzel kısımları elde etmek için götünüze girip çıkan kocaman bir yarak olmalı.
- You had no right to stop me. - Why is there an Interpol Orange Notice indicating you are a threat to national security?
- Neden üstünde milli güvenliğe tehdit olduğunu belirten Interpol Turuncu Uyarı'sı var?
Give me some weapons, point me in a direction, and I'll do whatever you need me to do.
Bana silah ver, yönümü tayin et ve benden istediğin şey her neyse yapayım.
A year ago, you could've put a stop to this heroin business.
Bir sene önce, bu eroin işine bir son verebilirdin.
Now I got a well-respected newspaper getting very close to revealing the truth.
Şimdi elimde gerçeği açıklamaya yakın oldukça saygın bir gazete var.
She knows I wouldn't just go to Frankfurt, put Swagger on a plane, and come home.
Frankfurt'a öylece gidemeyeceğimi uçağa Swagger koyup dönemeyeceğimiü biliyordu.
You really need to give this a try.
Bunu denemen gerek.
I've been called to Kabul for an off-the-record meeting with some civilian bigwig.
Sivil bir kodamanla resmi olmayan bir görüşme için Kabul'a çağırıldım.
I want a face-to-face with Denning.
Denning'le yüz yüze konuşmak istiyorum.
That's a nice name to drop, but you'll need more firepower for me to give up a reporter.
Sunmak için güzel bir isim ancak bir haberciyi yüzüstü bırakmam için daha fazla ateşgücüne ihtiyacın var.
After you have... tell him to give me a call.
Sizden sonra beni aramasını söyleyin.
It's come to my attention that your team made a very interesting discovery on your last mission.
Ekibinizin önceki görevinde oldukça enteresan bir keşifte bulunduğu geldi kulağıma.
That's why I brought her to the bathtub, because it's a safe place, right, Mommy?
Bu sebeple onu banyoya getirdim çünkü orası güvenli, değil mi anneciğim?
I'm going to dig a hole.
- Mezar kazacağım.
- to give a statement.
- vermen gerek.
- What happened to Johnson?
- Johnson'a ne oldu?
Oh, man, when you think about it, after all the shit that we did together back in the day, I can think of a long list of people that'd want to kill us.
Adamım, hakkında düşününce, bu güne kadar battığımız bokları hesaplayınca bizi öldürmek isteyen kişilerin listesi çok uzun geliyor.
Turns out it's just a bunch of bigwigs who feel they need to justify their existence with PowerPoint slides.
Görünüşe göre varlıklarını PowerPoint slaytları ile kanıtlamaya çalışan bir avuç kodamanmış.
Our team managed to cure the animals, but at a terrible cost.
Ekibimiz hayvanları iyileştirmeyi başardı, Ama bunun bir bedeli oldu.
In an attempt to return the planet to the animals, a secretive group called the Shepherds released a gas that sterilized all of humanity.
Gezegeni yeniden hayvanlara... vermek isteyen Shepherdlar adında... gizli bir grup, tüm insanlığı kısırlaştıran bir gaz yaydı.
We battle on many fronts, searching for a cure to sterility while racing to stop the hybridsand the rogue Shepherd who created them to end the human race.
Birçok cephede savaşıyoruz, Kısırlık için bir tedavi arıyor melezleri ve insan ırkının... sonunu getirmeye çalışan bir teröristi durdurmaya çalışıyoruz.
Well, Logan had to jump through a bunch of hoops to get the Feds to okay it, but... we're taking this thing with us.
Logan durumu düzeltmek için Federallerle görüşüyor, onları atlatırsak Bu şeyi biz alırız.
My wife won't allow me to touch sweets, but, I have a 100mile rule.
Eşim tatlılara dokunmam için izin vermiyor, Fakat, 100 mil kuralım var.
And I have, finetuned this device to detect the heartbeat of a snake that size when it's within range.
yılanın kalp atışını saptamak için bu cihazı ayarladım. Menzildeyken.
A snake would return to its lair to digest.
yılan acıkınca gelecektir..
Your baby's blood type is extremely rare. I've already called numerous blood banks, but it could take weeks to find a match.
Bebeğin kan Türü oldukça nadir çok sayıda kan bankası aradım ama uygun kan bulmak haftalar sürebilir.
Because as soon as I confirm that's the case, that'll be your cue to make a move on her.
Çünkü ben öyle olduğunu düşünmüyorum. onun üzerine hareket etmek istiyorsun.
While you guys debate the bioethics of invisible snakes, I think I know a way to see it.
Siz tartışırken, Görünmeyen yılanları görmenin, bir yolunu buldum sanırım.
Now I have to tell him that we're having a child together.
Şimdi ona bir çocuğumuzun olduğunu söylemek zorundayım
We're flying into Pittsburgh now to find him.
Pittsburgh'a Uçuyoruz onu bulacağız.
I have to. You didn't give me a choice.
Bana bir seçenek bırakmadın.
Our team managed to cure the animals, but at a terrible cost.
Takımımız hayvanları iyileştirmeyi başardı... ama bunun çok büyük bir bedeli oldu.
In an attempt to return the planet to the animals, a secretive group called The Shepherds released a gas that sterilized all of humanity.
Gezegeni yeniden hayvanlara... vermek isteyen Shepherdlar adında... gizli bir grup, tüm insanlığı kısırlaştıran bir gaz yaydı.
We battle on many fronts, searching for a cure to sterility while racing to stop the hybrids and a brutal terrorist with a plan to end the human race.
Birçok cephede savaşıyoruz... kısırlığa bir çözüm ararken... melezleri ve insan ırkının... sonunu getirmeye çalışan... bir teröristi durdurmaya çalışıyoruz.
I know this is hard... but if turning her over to Reiden gets us Isaac back, that's a deal we should be willing to take.
Bunun zor olduğunu biliyorum... ama onu Reiden'a vermek bize Isaac'i geri kazandıracak... bu bizim kabul etmemiz gereken bir teklif.
I seem to remember a sloth that could make earthquakes happen.
Depreme sebep olan... bir tembelhayvan hatırlıyor gibiyim.
Yeah, whatever that device was, it was attracting the hybrids to its location like a, uh... like a...
Evet, bu alet her neyse... melezleri olduğu yere... çekiyor, aynı bir...
I have a feeling that the answer to that question is gonna be real weird.
İçimde bunun cevabının... çok garip olacağına dair bir fikir var.
And this is what it would look like if she got a beacon all the way to Europe.
Ve eğer Avrupa'da bir... ışık atif ederse olacak şey bu.
It's a promise to solve sterility.
Kısırlığı çözme vaadi.
How the hell did these things cause a volcano to erupt?
Bu şeyler nasıl oldu da bir volkan patlamasına yol açtı?
I feel like it might be a good time to bring...
Bence şu an iyi bir zaman olabilir...