To a certain extent traducir turco
54 traducción paralela
- To a certain extent, I expect you are.
- Bir noktaya kadar, öyle.
Now, we are, too, to a certain extent, but the murder is out of our jurisdiction.
Şimdi, biz de, belli bir yere kadar, çalışıyoruz, fakat cinayet bizim görev alanımızın dışında.
To a certain extent.
Belli bir ölçüde.
To a certain extent, maybe you were strangers.
Belirli bir düzeye kadar, belki de birbirinize yabancıydınız.
- Yes, to a certain extent.
- Evet, belli bir noktaya kadar.
The experience which we have gathered here and our conclusions are valuable to a certain extent.
Burada aktardığımız deneyim ve çıkarımlarımız, belli bir dereceye kadar değerlidir.
I mean, to a certain extent, yes.
- Evet. Yani bir dereceye kadar.
and the very fact that the plane is continuously vibrating means we're all moving to a certain extent.
Bu uçağın titremesi bile kıpırdadığımıza işaret.
Well, I would say that to a certain extent this statement can be turned about, i.e.
Diyebilirim ki bu ifade belli ölçüde yoğrulabilir.
Yeah, to a certain extent, maybe it is.
Belli bir yere kadar, belki de.
To a certain extent.
Bir dereceye kadar.
- Because your self-created empire to a certain extent would have fallen to bits much earlier already.
Çünkü bir yere kadar kendi kendinize yarattığınız bu imparatorluk,... çoktan küçük parçalara ayrılmış oluyordu.
And that's probably helping me through this thing to a certain extent anyway.
Bu şey bir dereceye kadar bana yardım ediyor.
For the Iast couple of months, Senator Rumson has suggested... that being president was, to a certain extent, about character.
Son iki aydan beri Senatör Rumson, Birleşik Devletler Başkanı olmanın güçlü bir karakter gerektirdiğini söyledi.
to a certain extent. They do their best... to make each other happy.
Birbirlerini mutlu edebilmek için ellerinden geleni yaparlar.
We all don't give a shit to a certain extent.
Bir dereceye kadar hiçbirimiz önemsemiyoruz.
The two were very close in age and apparently very close in other ways... personally, intellectually, educated together to a certain extent.
Yaşça birbirlerine çok yakındılar hem kişisel olarak hem de... entellektüel açıdan yakınlaşıp, birlikte eğitim almışlar büyük bir dostluk kurmuşlardı.
He found out what Matrix was, to a certain extent.
Matrix'in eski haIini öğrendi, bir nevi.
- Because your self-created empire to a certain extent would have fallen to bits much earlier already.
Neden? Çünkü bir yere kadar kendi kendinize yarattığınız bu imparatorluk,... çoktan küçük parçalara ayrılmış oluyordu.
- To a certain extent... Actually, when I come to the mausoleum, it soothes me.
- Aslında türbeye gelmek beni sakinleştiriyor.
- That's true to a certain extent, but...
- Bir anlamda doğru ama...
To a certain extent, we're all responsible for what's happening.
Net bir derece için, olanlardan hepimiz sorumluyuz
Because I tried to be objective to a certain extent... but it is a feature piece, so I wanted to have some human spark, you know?
Çünkü bir noktaya kadar tarafsız olmaya çalıştım. Ama insani kıvılcımlar içermesini istediğim bir yazıydı.
To a certain extent, yes.
Bir yerde, evet.
To a certain extent, all Caucasians look alike.
Aslına bakarsanız bütün beyazlar birbirine benziyor.
Well, Carla's my boss to a certain extent.
Carla bir ölçüde benim patronum.
Well, to a certain extent, all surgeons are.
Belli bir ölçüde tüm cerrahlar öyledir.
It's only capable to a certain extent?
Ama kendi enerjisini sınırlı bir seviyede mi üretiyor?
- So it works to a certain extent.
- Yani belirli bir alanda işe yarıyor.
To a certain extent, you're to blame for what's happening.
Belirli bir noktaya kadar olanlar konusunda suçlu sendin.
For me...! ? ... to a certain extent, laws do not exist.!
Benim için tabiri caizse, yasalar etkisiz eleman.
Maybe they did, to a certain extent, but Katrina has put New Orleans back on the map in a certain way.
Belki bir derece silmişlerdi ama Katrina, New Orleans'ın yeniden haritada yer almasını sağladı.
She can speak both to a certain extent.
Belirli ölçüde her ikisinide konuşabilir.
He would be a threat to the public to a certain extent.
Halk için bir ölçüde hâlâ tehdit.
And those discourses are, to a certain extent, transhistorical.
Ve bu söylevler de belli bir yere kadar tarihsel tekerrürdür.
But if you think about it, all heroes are like that to a certain extent.
Ama düşününce bütün kahramanlar bir noktaya kadar böyledir.
So at this point, I think everyone really wants to take a break, for one, and just kind of let things happen naturally to a certain extent to see where we want to go with it, you know.
Bu noktada sanırım herkes bir ara verip bazı şeylerin kendiliğinden olmasına izin veriyor.
I stopped valuing them to a certain extent.
İnsanlar değer vermeyi bıraktı. Belirli bir noktaya kadar ben de.
To a certain extent.
Bir ölçüde.
To a certain extent you didn't tell him the truth. Is that right?
Bir ölçüde gerçeği söylemediniz, bu doğru mu?
The embolism is bound to cause paralysis to a certain extent.
Emboli belli bir ölçüde felce yol açacak.
And this is what makes this film so alive but also so difficult to deal with to a certain extent, because you cannot rely on solid basics like, you know :
Bu yüzden film böylesine canlı fakat bir o kadar da kabullenmesi zordur. Çünkü inanacağınız bir temel yoktur.
Everyone needs and uses it to a certain extent.
Herkes bunu yapabilir
To a certain extent, time will tell.
Bir yere kadar zaman gösterecek.
Despite all the independence, Denise's qualities, to a certain extent she relied on me.
Ne kadar bağımsız olsa da Denise bir noktadan sonra bana güvenirdi.
I mean, to a certain extent it's out of your control.
Yani, belli bir dereceye kadar kontrolun dışındadır.
To a certain extent, I understand.
Belli bir ölçüdüyse, anlarım.
[de Castro] We communicate who we are to a certain extent through clothing.
Biz kim olduğumuzu, bir dereceye kadar giyimimizle ifade ederiz.
And to a certain extent, he wasn't.
Büyük ihtimalle de orada değildi.
We're all guessing in the dark to a certain extent.
Hepimiz bir dereceye kadar tahmin yürütürüz.
And that's consistent uh to a certain extent... with people's subjective impression that we do have free will. What separates us from all other species... is the ratio of our frontal lobe to the rest of the brain.
Bizi diğer türlerden ayıran, ön lobumuzun diğer loblarımıza oranındaki farklılık.
to ask you 17
to america 31
to apologize 62
to a point 16
to anyone 73
to answer your question 70
to all of us 75
to a man 29
to all of you 33
to anybody 22
to america 31
to apologize 62
to a point 16
to anyone 73
to answer your question 70
to all of us 75
to a man 29
to all of you 33
to anybody 22