English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Too long

Too long traducir turco

9,071 traducción paralela
I tend not to stay in one place for too long.
Bir yerde uzun süre kalmaya ilgim yok.
Too long.
Çok uzun zamandır.
For too long, Darkseid, our worlds have been at war.
Çok uzun zamandır dünyalarımız savaş hâlinde Darkseid.
I dozed off, and when I got up, he wasn't here. Henry, he's been gone too long.
Uyuyakalmışım uyandığımda burada değildi Henry çok geçti, gitmişti...
When he's out in the sun too long.. .. his blood pressure rises.
Uzun süre güneş altında durunca kan basıncı yükseliyor.
He felt quite certain that he and his militia would lay their hands upon John Alden, and he felt that his flock here in Boston had suffered without a Shepherd for far too long.
O ve milislerinin ellerini... John Alden'a uzattığından emindi... ve Boston'daki sürüsünün... çobansız çok gidemeyeceğini düşündü.
- Hmm. So, it's unlikely someone saw your blue pickup leaving there not too long ago?
Yani, o olası birisi mavi pikap gördüm var.
I've lived without love for too long.
Yapmam gerektiğinde çok uzun sevgi olmadan yaşamamıştır.
It wasn't too long after the accident that Andrew started contacting me.
Kazadan kısa bir süre sonra Andrew benimle iletişime geçmeye başladı.
You work too long.
Çok fazla çalışıyorsun.
If it doesn't take too long'cause I really don't want to burn my chicken.
- Çok uzun değilse... -... çünkü tavuğu yakmak istemem. - İyisin.
I'm... I'm starting to do very well for myself, and I am guessing that, uh, before too long, there's gonna be a few more little Castles creating havoc around here, and... and I think the two of you deserve to have this place to yourselves.
Kendi hayatımda çok iyi şeyler olmaya başladı ve sanırım çok uzun zamana kalmadan birkaç küçük Castle burayı yerle bir edecek ve bence ikiniz kendinize ait bir evi hak ediyorsunuz.
- Oh, princess, you've been hanging around with that preacher too long.
- Ah, prenses, etrafında asılı oldum. Bu vaiz ile çok uzun.
- I put my own life on hold for too long.
- I çok uzun beklemeye kendi hayatımı koydum.
As long as I'm not outside for too long, I'll be fine.
Orada çok uzun süre kalmadığım sürece bir şey olmaz.
Well, she's been bullied and taken for granted for too long.
Uzun zamandır zorbalığa maruz kaldı ve hafife alındı.
Too long.
- Çok uzun.
This is taking too long.
Bu iş çok uzadı.
- Meena, it's been too long.
- Uzun zaman oldu Meena.
He's been in space too long.
Çok uzun zamandır uzayda.
There was a time not too long ago when you would've agreed that we could change, make up for past deeds.
Kısa bir zaman öncesine kadar sen de geçmişte yaptığımız şeylerin bedelini ödeyip, değişebileceğimize inanıyordun.
Although it's been far too long since we laid eyes on each other, I continue to follow your career with great interest.
Birbirimizi çok uzun zamandır görmemiş olmamıza rağmen, kariyerini büyük ilgiyle takip etmeye devam ettim.
Try to ablate all the vessels, but don't wait too long.
Bütün damarları kesmeye çalış ama fazla vakit harcama.
Just don't leave it too long on the sides.
Yanları çok uzun bırakma ama.
We've condemned and blamed and bludgeoned our opinion on others for too long.
Uzun süreden beri ötekileri kınadık, suçladık ve kendi fikirlerimizi dayattık. Bir işe yaramadı.
I have left you here to suffer alone for too long.
Çok uzun süre bir başınıza acı çekmeye bıraktım sizi.
She also says this shouldn't take you too long.
Ayrıca bunun uzun sürmeyeceğini de söylüyor.
He's been in there too long.
İçeride işi epey uzun sürdü.
No? Just don't let her cry on your shoulder too long.
Omuzunda uzun süre ağlamasına izin verme de.
If you wait too long, you get too nervous.
Çok uzun süre beklersen çok sinir olursun.
Even five minutes is too long for me.
Beş dakika benim için çok uzun bir zaman.
Was it Ki Ha Myung not too long ago?
Ki Ha Myung muydu geçen seferki çocuk?
And I'm afraid he may draw conclusions that don't help your cause if I'm away too long.
Ayrıca korkarım hemen dönmezsem emelinize ulaşmanızı engelleyecek sonuçlar çıkarabilir.
Too long and complicated.
Oldukça uzun ve karışık.
Ten minutes exposed is ten minutes too long.
Bu soğuğa on dakika bile dayanamazlar.
We rigged this to keep her from falling in any deeper, but it's not gonna hold too long.
Düşmesin diye sardık ama fazla çekemez.
If we're away from our desks for too long, they'll update our computers, and we'll lose Minesweeper.
Eğer masalarımızdan çok uzaklaşırsak bilgisayarlarımızı güncellerler, mayın tarlası oyunu silinip gider.
Well, that's too long.
Çok uzun olmuş.
Joshua and I are just having a beer, so it shouldn't take too long.
Joshua ile bira içiyoruz yani fazla uzun sürmez.
I had worked too hard and too long to let you and that bitch wife of yours stand in my way.
Senin ve o kaltak karının yolumda dikilmenize müsaade etmek için çok çalıştım çok çabaladım.
Booth, no, that was way too long ago.
Hayır. Çok uzun zaman önceydi o.
This won't take too long, I hope.
Umarım çok uzun sürmez.
Um... But don't think too long.
Ama çok uzun düşünme.
Too long.
Çok uzun.
I mean, this whole thing has been going on way too long.
Bu iş epey zamandır süregelmiş.
This shouldn't take too long.
- Çok uzun sürmez.
Marta stayed in too long and she couldn't make the bounce by herself.
Marta içeride çok uzun süre kaldı ve çıkışı kendi başına yapamadı.
Yeah well don't take too long!
Ama çok uzun sürmesin.
[But you've still got long way to go, so don't get too cocky.]
Ama daha önünde uzun bir yol var. Öyle hemen havalanma.
He's been in there too long.
Gireli çok uzun zaman oldu.
Mm. Not too long.
Çok sürmez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]