Totally worth it traducir turco
122 traducción paralela
That was totally worth it.
Tamamen tükendi.
Oh, worth it. Totally worth it.
Oh, değdi.Tamamen değdi.
Totally worth it.
Kesinlikle değerdi.
Yeah, but it was totally worth it.
Evet, fakat tamamen değdi!
Once I bit my tongue really hard eating a frozen Milky Way but it was totally worth it.
Bir keresinde donmuş çikolata yerken dilimi fena ısırmıştım ama buna kesinlikle değerdi.
It was expensive, but totally worth it.
Pahalıydı ama buna değerdi.
Totally worth it.
İşte buna değdi.
And not the crappy, processed, waxy kind, but the good Swiss chocolate from the gift shop that costs way too much money, but is totally worth it.
Ve boktan, işlemden geçmiş, balmumu gibi değil, Hediyelik dükkanından gerçek İsviçre çikolatası. oldukça fazla para ödemem gerekti, ama kesinlikle buna değer.
Yes. 5 bucks each and it was totally worth it.
Evet, her birisine 5 dolar ve hepsi bunu hakettiler.
You understand? it's totally worth it.
Parayı verecek olan benim.
But it's totally worth it.
Ama buna değer.
You get pretty bad fire hole, but it's totally worth it.
Çok kötü bir yanık deliğin oluyor, ama buna tamamen değer.
The bruises from the teeth didn't go away for a year, but totally worth it.
Dişlerin izleri bir yıl boyunca gitmemişti. Ama buna tamamen değdi.
- Totally worth it.
Gerçekten deyecek.
Totally worth it.
Tamamen değdi.
But seeing how happy it makes you- - totally worth it.
Ama seni ne kadar mutlu ettiğini görünce - -- buna tamamen değdi.
Death, that was totally worth it.
Azrail, bu gerçekten çok değerliydi.
Oh, come on, that was totally worth it.
Oh, hadi, buna kesinlikle değdi.
The blood, totally worth it.
Kan. Kesinlikle buna değdi.
Solo surgeries, totally worth it.
Solo ameliyat. Kesinlikle değer.
Totally worth it.
Kesinlikle buna değer.
I'll Just Stay Up All Night. It Was Totally Worth It.
Kesinlikle değdi.
No, you're totally worth it.
Hayır, sen buna değersin.
Totally worth it, though.
Ama buna değdi.
- TOTALLY WORTH IT.
- Kesinlikle değerdi.
But that must be totally worth it because no one would know what happened to you.
Ama değiyor olmalı çünkü orada kimse neler yaşamış olduğunu bilemez.
It cost 3,000 bucks, but totally worth it.
3.000 dolara mal oldu ama kesinlikle değdi.
Of course, I'd have to cut the top off my car, - but it would be totally worth it, even in a rain.
tabi ki arabamın üstünü kesmem gerekirdi, ama buna kesinlikle değerdi, yağmurda bile.
At first it seems totally worth it. Later, after you've given everything up, you realize you have nothing to offer.
Başlarda buna değer diyorsunuz ama sonraları her şeyinizi verdikten sonra artık elinizde vazgeçeceğiniz bir şey olmadığını anlıyorsunuz.
Be totally worth it.
Tamamıyla değer.
It's totally worth it.
Buna değecek.
Now letting you climb all over me this morning was totally worth it.
Gördün mü? Bu sabah üzerime tırmanmana tamamen değdi şimdi.
Totally worth it.
Fazlasıyla değdi.
And it was totally not worth it.
Ve kesinlikle buna değmezmiş.
I'll totally make it worth your while.
Kesinlikle zahmetine değer.
If I save one kid from getting - -- from having his - -- totally - -- until it looks like the Lincoln Tunnel and he can't stand up for three weeks... then maybe all of this is worth something.
Bir çocuğu bile kurtarabilirsem eğer bunu herkese... hepsi Lincoln Tüneli'ne dönerler ve üç hafta bir yere oturamazlar umarım bu çabalar bir sonuç verir.
- Totally worth it! - That was one good minute!
- Kesinlikle buna deydi!
Then we'll have another fabulous whirlwind romance which will totally screw up our marriages, but it'll be worth it.
Muhteşem, fırtınalı bir ilişimiz olacak. Sonunda ikimizin de evliliği yıkılacak ve yaptıklarımız buna kesinlikle değecek.
This car has totally maxed out my credit, but my self-esteem's been so low that I think it's worth it, don't you?
Bu arabayla kredi limitimi aştım. Ama kendime güvenim o kadar tavan yaptı ki, bence buna değdi. Sence?
- Totally worth it.
Kesinlikle değerdi!
- She's totally not worth it.
- O buna değmez.
Maybe not, but it was totally worth the 200 bucks.
Belki değildi. Ama kesinlikle iki yüz dolara değer.
And, you know, it was totally worth the money.
mavi bir gül almıştım.
It is totally worth the risk. And you never know.
Cevabı ne olacak bilemezsin, ama aldığın riske değer.
For what little it's worth, I was totally wrong.
Şu an bir anlamı olmasa da yanıldığımı söylemeliyim.
Totally worth it.
Kesinlikle bunlara değer.
Guys, it was worth the effort, totally worth the effort.
Çocuklar, bu çabamıza değerdi. Kesinlikle değerdi.
Totally not worth it...
Çok da değmez...
That text was totally worth the 15 cents it cost to receive it.
Bu mesaj onu okumak için ödediğim 15 kuruşa kesinlikle değdi.
If you buy $ 5M worth of shares and the stock does not rise at all, then it's totally worthless!
-... o zaman tamamen değerini kaybeder! - Bunun anlamı ne?
I totally get that, I just- - it's not worth it for me, though.
Anlıyorum ama bana pek uygun değil.
worth it 77
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's ok 4874
it's okay 22028
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's over 4654
it's ok 4874
it's okay 22028
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
it's not 5855
itch 25
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's not 5855
itch 25
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72