Towards the end traducir turco
333 traducción paralela
There may be a moment towards the end when.... When her sight may not be quite as good as usual.
Sona doğru gözleri... her zamanki gibi normal olmayabilir.
Crew always gets quarrelsome towards the end of a voyage when all the beer's gone and the water keg's crawling and all you've got left is salt pork and boiled beans, and boiled beans and salt pork.
Yolculuğun sonuna doğru, mürettebat kavga etmeye başlar. Tüm bira bitti, su da çok az kaldı. Ayrıca kalan yiyecekler, sadece domuz eti ve fasulye.
And then towards the end, the letters got less frequent.
Sonra sonlara doğru mektupları seyrekleşmeye başladı.
Towards the end of 1941, friends notified me that Maria had died and that you had taken Marek.
1941'in sonuna doğru... dostlarım bana Maria'nın öldüğünü bildirdi. Oğlum Marek'i yanına almışsın.
Towards the end, Dave, he was just hell on wheels.
Son günlerine doğru Dave, çok huysuz biri olup çıkmıştı.
Just now, across the heavens, towards the end of the world, I saw an omen... a fiery line written by the hand of God, a glorious shooting star.
Az önce gök kubbeyi geçip, mahşere yönelen bir işaret gördüm Tanrının yazdığı ateşten bir çizgi, harikulade bir kayan yıldız.
- Towards the end she says...
- Sonlarına doğru diyor ki...
Towards the end, he... had this prefabricated valve put in it.
Sonlara doğru bu prefabrike vanayı taktırmış.
The ship that is headed towards the end of the galaxy?
- Galaksinin sonuna mı gidiyor?
There is a story that towards the end of the 19th century, there was a man with a very funny and ugly hand, who made everybody laugh.
19.yüzyılın sonlarında geçen bir öykü vardır. Çirkin elli çok komik bir adam varmış. Herkesi güldüren bu adamın adı Augusto imiş.
Towards the end of the war, there was one incident I've never been able to forget.
Savaşın sonuna doğru, orada bir şey oldu. Asla unutmam mümkün olmamıştır.
For whatever it's worth, you can tell mother... he didn't suffer towards the end.
Anneme söyle, sona yaklaştığında acı çekmemiş.
... but towards the end, he was paroled to help with the American war effort, so for six months he's worked in my pastry shop.
... Amerikan savaşına katkılarından ötürü serbest bırakıldı. Altı ay pastanemde çalıştı.
Towards the end, we argued a lot.
Sona doğru, daha fazla tartıştık.
Things weren't working out between us towards the end.
Sona yakın aramızda yolunda gitmeyen bir şeyler var.
There was no improvement towards the end?
Son zamanlarında durumunda hiç bir iyi gelişme olmadı mı?
Look, Kevin, just keep aiming towards the end of the year. You'll just have to relearn it all then anyway.
Kevin, sadece yıl sonuna odaklan..... zaten daha sonra hepsini yeniden öğreneceksin.
He was very strange towards the end.
Son zamanlarında çok garipleşmişti.
Even towards the end, I was almost certain.
Sonuna geldiğimizde dahi neredeyse emindim.
Towards the end?
Sonuna gelmek derken?
Towards the end of the 19th century a new interest has developed in the medium of the graphic,
19. yüzyılın sonuna doğru grafik konusunda yeni bir ilgi alanı oluşmuştur.
- Towards the end, he beat me up.
- Sonunda beni dövdü.
Towards the end I observed you.
Sonlara doğru sizi gözlemlemiştim.
- Towards the end.
Şu son kısımda. Belki biraz daha.
One sunny afternoon towards the end of the Second World War.
İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru güneşli bir öğle sonu.
The fact that we live in the outskirts of the galaxy was discovered a long time ago towards the end of the First World War by a man named Harlow Shapley who was mapping the position of these clusters of stars.
Galaksinin kenarında yer aldığımız gerçeği uzun yıllar önce birinci dünya savaşı sonlarında yıldız kümelerini haritalandıran Harlow Shapley tarafından şekillendirildi.
Having reached the end of my poor sinner's life my hair now white I prepare to leave, on this parchment, my testimony as to the wondrous and terrible events that I witnessed in my youth towards the end of the year of our Lord, 1327.
Şimdi, zavallı günahkar yaşamımın sonuna varmış saçlarım ağarmış gençliğimde tanık olduğum olağanüstü ve korkunç olaylara dair gördüklerimi, bu parşömen üstünde bırakmaya hazırlanıyorum. Efendimizin doğumunun 1327. yılının sonuna doğru idi.
Solitude so complete, that towards the end of his life he had lost the habit of speech.
O denli derin inziva ki ömrünün sonlarına doğru konuşma alışkanlığını yitirmişti.
Then towards the end, he just sort of became a full-time resident.
Sonra, son zamanlarına doğru neredeyse devamlı burada yaşamaya başlamıştı.
Anyhow, towards the end of the game, I decided that I was going to try something that no one else tried before with this guy.
Her neyse, maçın sonlarına doğru hiç kimsenin yapmadığı bir şeyi denemeye karar verdim.
Towards the end, he said strange things.
Son zamanlarında, garip şeyler söylemeye başlamıştı.
It was towards the end of the Second World War.
İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğruydu.
Towards the end of World War ll. When the Germans pulled out from Africa.
Savaşın sonuna doğru alman güçleri Afrika'dan çekilmek zorunda kaldı.
Not that good - made in'45 towards the end of the war.
O kadar iyi değil- - savaşın sonuna doğru 1945'de yapıldı.
Towards the end of the evening we all sat around the piano.
Gecenin sonuna doğru.. hepimiz piyanonun başına otururduk.
Towards the end of the evening things got a little rough.
Akşamın sonuna doğru... işler biraz karışırdı.
You see, my teacher, Lama Dorje, who was even a teacher of the Dalai Lama, towards the end of his life... he felt he was needed in the West to teach the Dharma, the path of Buddha.
Hocam Lama Dorje, hayatının sonlarına doğru Dalay Lama'nın bile hocalığını yapmıştı. Darma yani eski Buda öğretisi için Batı'da kendine ihtiyaç duyulduğunu hissetti.
They're running towards the Brooklyn end.
köprünün sonuna doğru koşuyorlar.
Sergeant Wilson, you take your men and search... The east end of the street, moving down towards the center.
Çavuş Wilson, adamlarını al ve caddenin doğusundan ortasına doğru araştır.
THE GATE OF HELL More than 800 years ago, at the end of the year of Heiji emperor Taira Kiyomori, with some men of confidence went towards the temple of Itsukushima.
Ceyyhun İyi Seyirler... 800 yıldan daha fazla bir süre önce, Heiji döneminin sonunda imparator Taira Kiyomori, en güvendiği adamlarıyla birlikte Itsukushima tapınağına yönelmişti.
We're all working towards the same end.
Hepimiz aynı sona karşı çalışıyoruz.
But I got a bit suspicious towards the end, you know?
Ama sonlara doğru biraz şüphelendim biliyor musun?
Japanese slashes in, you know, butt end towards the belly?
Japonlar, içe doğru yarıyor kıçtan karna doğru.
I was caught towards the end of 1947.
1947 yılının sonuna doğru yakalandım.
The science of anatomy contributes to the great sum of all knowledge, and I believe that all men must work towards that end, and I believe that that end justifies any means.
Anatomi bilimi, tüm bilgilerin gelişmesine katkıda bulunur, Ve siz tüm bayların bu amaç doğrultusunda çalışması gerektiğine inanıyorum, Bu amaçla inanıyorum ki, her şey farklı olacak.
Towards the end of 1944, maybe.
Yarabbi, hayır! Tek bir haber bile yoktu!
Captain, I now have the antimatter, and am moving towards the opening at the end of the lab.
Kaptan, karşıtmaddeyi şimdi aldım, ve laboratuarın sonundaki açıklığa doğru ilerliyorum.
Captain, I now have the antimatter, and am moving towards the opening at the end of the lab.
Bu, kendimizi sana teslim etmektir. Sana meydan okumak yerine, özgürlüğümüzden, saygınlığımızdan feragat etmektir.
take back but I cant and there's also sort of a whiney noise that came out towards the end that uh that probably wasn't my finest hour and I sucked SO-BAD
İşin içinde biraz acemilik vardı. Seks muhabbetlerini sevdim. Bence çok eğlenceliydi.
iii luck pursued me. I was blown towards the jaws of a whale of such prodigious size and length that even with my telescope I could not see the end of him.
Kör talih yakamı bırakmıyordu. Muazzam büyüklükte ve uzunlukta bir balinanın ağzına fırlatıldım o kadar ki, teleskobumla dahi onun bütün boyunu göremiyordum.
Frank, go down the end there, turn right park the car, come back towards me.
Yolun sonuna git, arabayı park et ve bana doğru gel.
the end 682
the end is near 23
the end justifies the means 17
the ending 24
the end of the world 62
ending 49
ended 73
endless 22
ends 83
ender 53
the end is near 23
the end justifies the means 17
the ending 24
the end of the world 62
ending 49
ended 73
endless 22
ends 83
ender 53
enders 31
endurance 18
end of story 551
end of the road 27
end of conversation 21
end of the line 92
end of the week 38
end of the hall 30
end of an era 18
end of discussion 146
endurance 18
end of story 551
end of the road 27
end of conversation 21
end of the line 92
end of the week 38
end of the hall 30
end of an era 18
end of discussion 146
end of days 17
end of the month 22
end of the day 44
end of 34
end up like me 26
end job 24
endlessly 20
end it 89
end quote 27
end transmission 16
end of the month 22
end of the day 44
end of 34
end up like me 26
end job 24
endlessly 20
end it 89
end quote 27
end transmission 16