We both know it traducir turco
948 traducción paralela
There's something wrong with him, we both know it.
Onun bir sorunu var, ikimiz de biliyoruz.
But it is good that we both know it.
Ama içindekileri anlatman iyi oldu.
You're bluffing. and we both know it.
Blöf yaptığını ikimiz de biliyoruz.
Now we both know it!
Şimdi ikimiz de biliyoruz!
No, I'm not and we both know it.
Hayır değilim, bunu ikimiz de biliyoruz.
Because we both know it's not loaded.
Çünkü ikimiz de biliyoruz ki, dolu değil.
I know it's nuts, but we both know it's true.
Çılgınca olduğunu biliyorum ama ikimiz de doğru olduğunun farkındayız.
But we both know it's not as simple as that.
Ama ikimiz de her şeyin bu kadar basit olmadığını biliyoruz.
We both know it.
Bunu ikimiz de biliyoruz.
We both know it.
Ben biliyorum.
This day may never come but we both know it probably will.
O gün asla gelmeyebilir ama biliyoruz ki muhtemelen gelecek.
Well, we both know it's the library.
Ee, ikimiz de kütüphanede olduğunu biliyoruz.
We both know it's the right thing.
Bunun doğru olduğunu ikimiz de biliyoruz.
Because it's over and we both know it.
Çünkü bitti ve ikimiz de biliyoruz.
A brave attempt, but we both know it's not true.
Cesur bir deneme, ama doğru olmadığını ikimiz de biliyoruz.
We both know it's true.
İkimiz de bunun doğru olduğunu biliyoruz.
His world is crumbling. And we both know it.
Onun dünyası çökmek üzere, bunu ikimiz de biliyoruz.
Now we both know where it is. Don't we?
Şimdi ikimiz de nerede olduğunu biliyoruz değil mi?
Material well-being isn't that important to women, as we both know, but it's vital to a man.
İkimizin de bildiği gibi, kadınlar için hayatta önemli olan maddiyat değildir. Fakat maddiyat, bir erkek için, hayati öneme sahiptir.
Well, you know, it's lucky we both wear beards.
İkimizinde şu anda sakalı olduğu için çok şanslıydık
But since we both work, you know how it is
Ama her ikimiz de çalışıyoruz, nasıldır bilirsiniz.
It's just that you bear an uncanny resemblance to someone we both know.
Sadece tanıdığımız birisine tıpatıp benziyorsunuz.
Don't take it personally, but when we didn't live together, well... we both know what you were doing then.
Alınma ama, biz beraber olmadan önce, şeyy... ikimizde o zaman ne yaptığını biliyoruz.
We both know that I was never really that good at it anyway.
Zaten ikimiz de bu işte fazla iyi olmadığımı biliyoruz.
I don't even know whose idea it was We were both at Leavenworth
Kimin fikri olduğunu bile bilmiyorum. İkimiz de Leavenworth'daydık.
And we both know that wherever there's gold there's going to be lawlessness and Pool is our only way of counteracting it.
Biliyorsun ki, altın varsa kanunsuzluk da vardır ve bununla da ancak Poole başa çıkar...
Maggie and I talked about this thing, we both feel that all of you should know as much as we do about it.
Bunu Maggie'yle konuştuk ve sizlerin de öğrenmeye hakkınız olduğuna karar verdik.
I know it and the cab driver knows it. We both say it.
Ben de, taksici de şahidiz.
You and I both know it was the James boys, don't we?
İkimiz de onların James Kardeşler olduğunu biliyoruz, değil mi?
I mean, we both know that it's his play.
Yani, ikimiz de bunun onun oyunu olduğunu biliyoruz.
We both know it.
Tek bildiğim bu.
We both know that it's Irene, but why not teach her a lesson?
İkimiz de Irene olduğunu biliyoruz ama neden ona bir ders vermiyoruz?
It's gonna be a lot fairer fight if we both know why we're there.
Eğer oraya neden gittiğimizi ikimiz de bilirsek daha adil bir kavga olur.
Face it, we both know the yo-yo can't get a license.
Kabul et, ikimiz de bu yoyo'nun ehliyet alamayacağını biliyoruz.
Richard, Richard... we both know who it is.
Kim olduğunu ikimiz de biliyoruz.
But as we both know, it'd be an utter lie.
Ama ikimizin de bildiği gibi, müthiş bir yalan olurdu.
It. Come on, Al. We both know I am.
Ona yakışır bir cenaze töreni yapmak istiyoruz bilirsin işte, bahçemizde işini gördüğü büyük ağacın altına.
If I get caught smuggling it out, we both get what Nelson Mandela got or what, you know, what happened to Steve, and no one would ever know.
Ben de onu dışarı sızdırmaya çalışırken yakalanırsam Nelson Mandela'nın başına gelenleri biz de yaşarız hatta Steve'in başına gelenleri bile olabilir. Kimse de gerçekten ne olduğunu öğrenemez.
Come on, Mom. We both know that Bud's an obnoxious, ratlike creature, but it doesn't mean I don't love him.
Haydi ama anne, bildiğimiz gibi Bud iğrenç, fare gibi bir yaratık ama bu onu sevmediğim anlamına gelmez.
All right, Peg, we both know this isn't the end of it.
Peki, Peg, İkimiz de bilıyoruz ki bu iş burada bitmedi.
It's going to be the more interesting as we both know the archetypes
Etkileyici olansa ikisinin de gerçekteki halini bilmemiz.
I drop it and we're both dead and you know it.
Bırakırsam ikimiz de ölürüz, biliyorsun.
This is your story, and we both know how it comes out.
Bu senin hikâyen ve nasıl biteceğini ikimiz de biliyoruz.
Come on, we both know how it is.
Hadi ama, ikimiz de nasıI olduğunu biliriz.
You know, we can both use it. It'll be...
İkimiz de kullanabiliriz.
Mom, it's a nice thought, but we both know that this is the pony to bet on.
İyi deneme, anne, ama ikimizde biliyoruz ki bahisler bu midilli üstüne.
Even though you won't admit it, we both know you made the right decision.
Kabul etmesen de, ikimiz de biliyoruz ki doğru kararı verdin.
You can twist it around all you want, but we both know you're not Jack.
Bunu istediğin gibi saptırsan da ikimiz de Jack olmadığını biliyoruz.
We know both how it is important to weigh completely with care, is not it?
Her şeyi dikkatlice tartmanın çok önemli olduğunu ikimiz de biliyoruz.
We both know there's more to making it than what happens on the court.
Hadi ama koç, ikimizde biliyoruz ki, sahada olanlardan daha iyisi olmaz.
If we combine what we both know, it can't possibly get any worse, can it?
Eğer elimizdekileri birleştirirsek, daha kötü olamaz, değil mi?