English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / We weren't

We weren't traducir turco

6,359 traducción paralela
And even if it weren't, we didn't do this.
Eğer böyle olmasaydı bile, bunu biz yapmadık. Sen yaptın mı?
- We were awesome. Weren't we, Javi?
- Harikaydık, değil mi Javi?
I spent the last hour convincing the Germans we weren't deliberately humiliating them.
Son bir saatimi Almanları, onları aşağılamadığımıza ikna etmeye çalışarak geçirdim.
Ok, I know that we said we weren't looking for an addict.
Bağımlı birini aramadığımızı biliyorum.
You weren't there, Francis. That's how we felt.
sen orda değildin fransis biz böyle hissediyorduk.
So you already know we weren't playing dice.
Yani zar oynamadığımızı zaten biliyorsun.
Those rules weren't in place when we were together.
Bu kurallar, biz birlikteyken ortada yoktu.
Okay, you promised we weren't gonna bring that up again.
Bu konuyu tekrar açmayacağımıza söz vermiştin.
Truth is, we weren't really that close.
İşin doğrusu, o kadar yakın değildik.
Han, you know, if it weren't for you, we would have never gotten this done.
Han sen olmasaydın bunu hiç başaramazdık.
He was trying to kill us. But we weren't his enemy.
Ama biz onun düşmanı değildik.
He took us in, cleaned us up... showed us we weren't freaks at all.
O bizi yanına aldı, bizi temizledi bize ucube olmadığımızı gösterdi.
Luckily we weren't planning on staying.
Şansımıza kalmayı planlamıyoruz.
Well, at least we weren't zapped back in time.
Güzel, en azından zamanda geri gitmedik.
Well, I'm sorry that we weren't able to arrange a happier ending for your story, Mr. Winslow.
Hikayenize daha mutlu bir son ayarlayamadığımız için üzgünüm, Bay Winslow.
We weren't fighting about credit, not specifically, and I swear, when I left him,
Sadece isim konusunda tartışmıyorduk.
Hey, Walter, weren't we guys who just fixed computers, like, yesterday?
Walter, daha düne kadar bilgisayar tamir eden adamlar değil miydik biz?
Your dance card seemed a little full, And we weren't going to tell you, but they found his body, And it'll be all over the news, so...
Dans kartın biraz dolu gözüküyordu, sana söylemeyecektik ama cesedini buldular, ve tüm televizyonlarda çıktı.
In'79, I had started going over on buying trips to England because we weren't getting the fill from our distributors of the kind of records that I knew were coming out in England.
1979'da, İngiltere'ye gidip gelmeye başladım. Çünkü dağıtımcılar, İngiltere'de çıktığını bildiğim kadar çok albüm çıkarmıyordu.
We weren't there long before the Confederate Brigade jumped us.
Suç ortağı Brigade üzerimize çullanmadan önce orada değildik.
Last time we crossed, it looked like things weren't going your way.
- Aynı kişi değiller mi zaten? - Neden yazarın kitapları büyücüde olsun ki? Bu çok kafa karıştırıcı bir soru.
We weren't gonna let you walk around... naked.
Sizi etrafta... çıplak dolaştırmayacağız.
If two people weren't dead, we'd probably be having fun.
eger 2 kisi olmeseydi, muhtemelen egleniyor olacaktik.
It's a feeling we all share - I certainly feel it - and that's that the Navajo weren't alone in wanting to talk to the people out there amongst the stars.
Bu hepimizin paylaştığı bir duygu. Ben kesinlikle hissediyorum. Yıldızların arasındaki insanlarla konuşmayı isteyen sadece Navaholar değil.
We weren't just waiting for your lawyers to figure out who we were.
Sadece kim olduğumuzu anlamaya çalışan avukatlarını beklemiyorduk.
Frankly, I'd be worried if we weren't seeing this.
Frankly, eğer bunu söylemeseydik daha fazla endişelenirdik.
.. we decided to leave Hammond, and though we were soon out the woods, we weren't out of the woods.
Biraz sonra ormandan çıksak bile ormandan çıkmamıştık.
'The producers said it would take 24 hours'to organise the departure of such a large crew,'but even though the police were present,'the veterans said a mob was on its way'and that there would be violence if we weren't gone in three.'
Yapımcılar böyle büyük bir ekibin yolculuğunu ayarlamak için en az 24 saat gerektiğini söylediler. Ama yanlarında polis olmasına rağmen gaziler büyük bir kalabalığın geleceğini ve eğer 3 saat içinde gitmezsek şiddet olacağını söylediler.
We lived in a world were differences weren't allowed.
Farklılığın yasak olduğu bir dünyada yaşıyorduk.
We weren't even close, were we?
Yaklaşamadık bile, değil mi?
We wouldn't be here if we weren't.
- Yayınlamayacak olsak burada olmazdık.
Hi, um... we weren't really prepared for this, but, uh...
Buna gerçekten tam hazır değildik.
If you weren't here, we wouldn't be so close to finishing the wheel, moving forward, getting electricity.
Gelmemiş olsaydın çark işini bitirmeye bu kadar yakın olmazdık ilerleme kaydetmeye ve elektrik elde etmeye de.
Even if we weren't here, they realize something has to change.
Farketmeseler bile, bir şeylerin değişmesi gerektiğini biliyorlar.
We weren't doubting'you.
Sizden şüphelenmiyoruz.
- And we weren't just shagging. - Right. Come to think of it,
- Ve biz sadece shagging değildi.
- We weren't out of control.
Hiç de kontrolden çıkmamıştık.
No, we weren't.
- Hayır, ilgisi yok.
We said we weren't going to look.
- Bakmayacağız demiştik.
We weren't telling anyone.
Kimseye söylemiyorduk.
And we would probably still be friends if you weren't such a selfish hothead.
Ve muhtemelen hala arkadaş olabiliriz. Eğer bu kadar, sinirleri tepesinde bir egoist olmasaydın
Our lives weren't perfect, but we coped until your bastard father came along and changed everything.
Hayatımız mükemmel değildi ama idare diyorduk. ta ki alçak baban gelip her şeyi değiştirene kadar.
But we weren't good enough.
Ama yeterince iyi değildik.
It's a luxury we weren't given when they firebombed 12.
Lükse bak. 12. Mıntıka'yı bombaladıklarında bize öyle bir fırsat tanımadılar.
Last time I checked we weren't in the business of friendly.
Son baktığımda pek arkadaşlık işinde değildik.
When I was running Pepsi, we had a lot of success focusing on 18-to-55-year-olds who weren't members of violent hate groups.
Pepsi'yi yönetirken, 18-55 yaş arasına odaklanarak çok fazla şey başardık. - Asi nefret grupları da bunların arasında yoktu.
So I told her. I told her that we weren't paid up on the condo. And that we'd have to move again.
Ev borcumuzun kapanmadığını tekrar taşınmamız gerektiğini söyledim.
Well, we wouldn't even be in this mess in the first place, if you weren't so selfish and evil.
Sen bu kadar bencil ve kötü olmasaydın bu hallere hiç düşmezdik.
We weren't, you and us, quite at the handshake stage.
Sen ve ben el sıkışma noktasında sayılmazdık.
Oh, boy. Okay, so, this really big CEO named Townsend, the one everyone said would never be interested in us because we weren't big enough for him?
Oh, gençler. tamam, yani, bu gerçekten büyük bir CEO ismi, Townsend bu herkesin bizimle asla ilgilenmez dediği biri çünkü biz onun için yeterince büyük değiliz
We weren't even close.
O kısma gelmemiştik bile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]