English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / When you left

When you left traducir turco

3,008 traducción paralela
... when you left.
.. Gittiğin zaman.
When you left me behind, I didn't have much choice but to team up with Mr. E.
Beni geride bıraktığınızda fazla seçeneğim yoktu bende Mr. E. ile takım oldum.
Walter, are you sure mchottie was alive when you left her?
Walter, onu bıraktığında McHottie'nin yaşadığına emin misin?
It shows Veronica Martinez was still alive when you left.
Oradan ayrıldığınızda, Veronica Martinez'in yaşadığını gösteriyor.
Cause when you left 7 years ago...
7 yıl önce ayrıldığında neden olan...
- I wasn't around when you left, but I've heard a thing or two.
- Siz gittiğinizde ben buralarda yoktum. Ama hakkınızda bir iki şey duydum yine de.
What about when you left?
Senin terkedip gidişine ne demeli?
I renounced you when you left,
Gittiğinde seni reddetmiştim.
Yeah, I kinda got the picture when you left without saying good-bye.
Bir hoşça kal demeden ayrıldığında zaten durumu anlamıştım.
Last night when you left, Hazel came on to me'cause she wants me to put her in a movie.
Dün gece sen gittiğinde, Hazel filmimde oynatmam için bana geldi.
I was three years old when you left me in that container.
Beni o konteynerde bıraktığınızda üç yaşımdaydım.
Jay was alive when you left?
Sabah 07 : 00'de evden çıktım. Jay sen ayrıldığında hayatta mıydı?
How was he when you left him?
- Onun yanından ayrıldığında durumu nasıldı?
So when you left the university and your company split up, it looks like Ames held onto all the patents.
Siz Üniversiteden ayrıldınız ve şirketleri taksim ettiniz ama görünüşe göre tüm patenti Ames aldı.
Your shoes. When you left that day, you know, you were wearing your fancy shoes, uh, the high heels.
O gün gittiginde yüksek topuklu, süslü ayakkabilarini giyiyordun.
And when you left, they entered your residence with a search warrant.
Siz çıkar çıkmaz arama izniyle evinize girdiler.
When you left the church social that night, was it because you thought I might judge you for,
O gece sosyal kiliseyi terk ettiğinde seni yargılayacağımı mı düşündün?
Um... when you left, I saw Raj at the hospital.
Sen gittikten sonra, Raj'ı gördüm hastanede.
Please do not pretend that you were protecting me because when you left, Raj, I cried.
Lütfen, beni koruyormuş gibi yapma. Çünkü sen gittiğinde Raj, ağladım.
I remember when you had just left the Academy as a PC.
Akademi'den memur olarak ayrıldığın zamanı hatırlıyorum.
â ™ ª When I am through with you â ™ ª â ™ ª There won't be anything left â ™ ª â ™ ª When I am through with you â ™ ª â ™ ª There won't be anything left â ™ ª â ™ ª When I am through with you â ™ ª
Damages.S05E05 "I Wonder How Bad That Tastes"
Not got, because when that nice guy, was making you wear the ring, you were not looking into his eyes, you were looking at everyone else... and now, you've left your own engagement celebration,
Anlamadım, çünkü o iyi adam parmağına yüzüğü takarken, gözlerinin içine bakmıyordun, Etrafa bakıyordun... ve şimdi, kendi nişanınızı bırakıp burada tekbaşınıza oturuyorsunuz, niçin?
Oh, you mean that's when you stole all the money out of your business account, and left Fred with nothing?
Şu hesabınızdaki tüm parayı çekip Fred'i beş kuruşsuz bırakmanı mı diyorsun?
When you grabbed it from his hand, you left something behind- - Jet Fuel B.
Onu elinden tuttuğunda geride bir şeyler bıraktın. Jet yakıtı B.
When your insides are eroding, your outside's all you have left.
İçiniz hızla tükenirken elinizde kalan tek şey dışınızdır.
Now, when Mr. Quarles comes to see you, as I know he will, being that you are the only friend he has left in this world, you call me, and I'll come and set that charge for you.
Bay Quarles seni görmeye geldiğinde ki geleceğini biliyorum çünkü bu dünyadaki tek arkadaşı sensin beni ararsın ve ben de gelip senin için düzeneği kurarım.
When she left with him, You looked like you'd been punched in the gut.
Seni bıraktığında beyninden vurulmuşa döndün.
I should have left with you when we were boys.
Çocukken seninle gelmeliydim.
Your ex-wife had a different story when she told me why she left you.
Ama eski eşin neden ayrıldığınız hakkında başka bir hikaye anlattı.
Should've left when you had the chance.
Şansın varken gitmeliymişsin.
Is that what you did when Mom left?
Annem gittiğinde sen de bunu mu yaptın?
Is that what you did when Mom left?
Annem gittiğinde bunu mu yaptın?
You left me that car when you thought you were going to die, okay?
- Anlamadım? Öleceğini düşündüğün için o arabayı bana bırakmıştın.
♪ of the mess you left when you went away ♪
* Uzaklara gittiğinde arkanda bıraktıklarını *
Did you enjoy riding in a private vehicle where you decided when it left?
Arabanın gitmesine karar verdiğinde özel aracın zevkini çıkarttın mı?
You know, for the record, it wasn't over between Will and I when I left for London.
Bil diye söylüyorum, ben Londra'ya gittiğim zaman Will ile ilişkimiz sona ermemişti.
When you're away, you crave the home comforts. Then, when you return, you forget why you missed them at all and long for the things you left behind.
Uzaktayken yuva rahatlığı için çıIdırıyorsun,... daha sonra geri döndüğünde onların özlemini niye çektiğini unutuyorsun ve geride bıraktığın şeylerin özlemini duyuyorsun.
When you're away, you long for the things you left behind.
Uzaktayken geride bıraktığın şeylerin özlemini duyuyorsun.
You know, that missing half-hour when Odette left rehearsal the day she was shot- - maybe she was with him.
Odette'nin vurulduğu gün provayı terk ettiği o yarım saatlik zaman aralığında belki de onunla birlikteydi.
I'm telling you, I know how this looks, but Leslie wasn't drunk when I left.
Nasıl göründüğünü biliyorum ama dediğim gibi ben ayrıldığım sırada Leslie sarhoş değildi.
You know, once, when I was a kid, my dad left my Luke Skywalker doll on an airplane, and I was so angry- - Wait, which--which Luke?
Ben çocukken, bir keresinde babam Luke Skywalker bebeğimi uçakta bırakmıştı. - O kadar kızmıştım ki- - - Dur, hangi Luke?
You know, um, when I was a girl, my dad left a, uh, a cigarette burning in my room.
Ben daha küçükken babam odamda yanan bir sigara bıraktı.
What I understand is the pain you must have felt when he left you to die.
O seni ölüme terk ettiği için acı çekmiş olmalısın.
When you said the mother died 10 years ago, I realised it's the same time Aidan suddenly left college and stopped playing the piano.
Sen on sene önce annesinin öldüğünü söyleyince Aidan'ın da akademiyi aynı zamanda bıraktığını ve piyano çalmayı bıraktığını fark ettim.
Your left heel makeslick a c when you walk.
- Yürürken sol topuğunu kırmışsın.
But when you compare him to who's left in the competition, they're a powerhouse.
Ama diğer yarışmacılarla karşılaştırınca...
When I got to the teahouse, you'd already left.
Kahveye geldiğimde sen çoktan çıkmıştın.
It's like the first thing you see when you jimmy open her desk drawer with a letter opener her grandfather left her, according to her diary.
Günlüğünde yazdığına göre dedesinin ona bıraktığı mektup açacağıyla çekmecesini açtım sadece.
When you see Penny, tell her I left some stuff at her place.
Her neyse. Penny'i gördüğünüzde onda çok önemli bazı şeylerin kaldığını ve onları geri istediğimi söyleyin.
You left when you lost your shot at the presidency.
Başkanlıktaki şansınızı kaybedince boşandınız.
I went straight to my hotel when I left you guys, and there was a man in my room with a gun.
Sizden ayrıldıktan sonra doğruca otele gittim. Odamda silahlı bir adam vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]