Wherever she is traducir turco
215 traducción paralela
Wherever she is now... I am sure she is praying for you too.
Ölü şu an neredeyse... eminim o da sizin için dua ediyordur.
She said a nice girl is nice wherever she is.
İyi bir kız her yerde iyidir, dedi.
You mean you want me to go wherever she is.
Yani neredeyse oraya mı gitmemi istiyorsun.
They'd be wherever she is.
Anahtarları sürekli yanında olurdu.
Well, wherever she is. Go to Spain.
Her neredeyse işte.
Send out a long-range signal unidirectionally to the Galactica, wherever she is.
Her neredeyse, Galactica'ya tek yönlü uzun menzil sinyali gönderin.
Mommy, wherever she is, Susan, Quince... all the people you work with, anyone who's ever met you.
Annem, her neredeyse, Susan, Quince, seninle çalışan herkes, seninle tanışan herkes.
And Jesus is going to look after her now, wherever she is.
Ve o şimdi her neredeyse, İsa ona bakacak.
Wherever she is, she's gotta be happier than when she was with you.
Her neredeyse, seninle olduğunda daha mutludur.
Get Pooja from wherever she is!
Pooja neredeyse onu buraya getir!
Love her wherever she is.
Onu seviyorum. Her neredeyse.
Either to let her go on living wherever she is and never know what happened or she can be dead, and I get to find out everything.
Ya onu rahat bırakacağım, yaşamına devam edecek ve ne olduğunu asla bilmeyeceğim ya da ölmüş olabilir ve ben her şeyi öğreneceğim.
If he shows he'll key on Scully, so wherever she is, she should not leave your sight.
Eğer gelirse, Scully için gelecek, bu yüzden Scully'i gözden kaçırmayın.
Wherever she is, I don't think we'll have to worry.
Her neredeyse, endişe etmemize gerek olduğunu sanmıyorum.
Hey, listen, shouldn't we be keeping an eye out for Xena wherever she is?
Hey, dinle. Zeyna için bir gözümüzü açık tutuyor olmamız gerekmiyor muydu? - O nerede?
Mommy, wherever she is, Susan, Quince, all the people you work with, anyone who's ever met you.
Annem, her neredeyse, Susan, Quince, seninle çalışan herkes, seninle tanışan herkes.
She must be very lonely wherever she is now.
Şimdi her nerdeyse kendini çok yalnız hissediyordur.
Wherever she is, I really hope she's happy.
Her neredeyse gerçekten mutlu olmasını ümit ederim.
- I just, um, hope wherever she is, she's happy.
- Umarım her neredeyse mutludur.
The Tribunal will be wherever she is.
Kadın neredeyse Tribunal da orada olacak.
So, if Alice was here today, all I'd really want to say to her is... I'm sorry if I ever hurt her and wherever she is, I hope she'll forgive me.
Eğer Alice bugün burada olsaydı, onu incittiğim için gerçekten üzgün olduğumu ona söylemek isterdim.
I just hope... someone takes care of my own mother this way... wherever she is.
Umarım... birileri de benim anneme böyle bakıyordur tabi her neredeyse.
Wherever she is, whatever she's going through.
Her neredeyse, başından neler geçiyorsa.
Wherever she is, her heart's not beating.
Her neredeyse kalbi atmıyor.
Wherever she is... she's in a better place.
Bak ne diyeceğim, her neredeyse... buradan daha iyi bir yerdir.
Despite my roller-coaster relationship with her, wherever she is, that was one of the things that I sort of loved.
Onunla olan çalkantılı ilişkime rağmen,.. ... şimdi neredeyse, sevdiğim şeylerden biri oydu.
He's so fucked up with Lisa being wherever she is.
Lisa olayı gerçekten berbat. Her neredeyse.
Wherever she is right now, she's in trouble.
Şu an her nerdeyse, başı belada.
She's probably happier, wherever she is.
Büyük ihtimalle gittiği yerde daha mutludur.
Wherever she is.
Her nerede ise.
Well, wherever she is, I'm sure she's proud.
Her neredeyse seninle gurur duyuyordur eminim..
Wherever she is, I'm sure she's proud.
Her neredeyse seninle gurur duyuyordur eminim..
I'm sure Kelly's all right, wherever she is.
Kelly iyidir eminim, Her neredeyse.
Well, wherever she is tonight... I'm sure it's a better place.
Pekala, bu akşam her neredeyse... Eminim, daha iyi bir yerdir.
Wherever she is, she's in trouble, Martin.
O her neredeyse başı dertte Martin.
Especially my mother, wherever she is.
Özellikle de annem. Her neredeyse.
Though we're apart, I hope she's happy wherever she is.
Ayrı olmamıza rağmen her neredeyse mutludur umarım.
And, Herr Bomasch, what is even more important... your daughter will be able to live with you or wherever she pleases.
En önemlisi de Bay Bomasch kızınız sizinle olacak veya ne dilerse onu yapacak.
Make Chrystal take me to wherever it is she's hiding out... hotel room, apartment, wherever it is.
Crystal'ın beni saklandığı yere götürmesini sağlamak otel odası, apartman dairesi, her neresiyse.
Anyway, she's living with him in Corfu, wherever the hell that is.
Her neyse... Onunla birlikte Corfu'da yaşıyormuş, artık orası her neredeyse.
- Wherever she is, that little child is in mortal danger.
- Jamie Lloyd'dan mı bahsediyorsun?
"And wherever I am, she is."
"Ben neredeysem, o da orada."
Wherever fate has taken her, I'm sure that she is grateful for what you've done for her.
Kader onu her nereye götürdüyse eminim onun için yaptıklarına minnettardır.
Wherever she turns, he is there, pouring into her ear only what she most wants to hear.
Nereye bakarsa oradadır, kulağına sadece en çok duymak istediği şeyleri fısıldar.
Ah, yes, Jane is admired wherever she goes.
Evet, Jane gittiği her yerde ilgi odağıdır.
Wherever it is, she'll be there by 10 : 30 tomorrow.
- Her ne tarafa gidiyorsa yarın saat 10'da varacaktır.
I'm sure Charlotte is appreciated wherever she goes.
Eminim ki Charlotte, gittiği yerleri çok beğenmiştir.
Wherever you think she is- - wherever you're planning on meeting her- - she's not there.
Nerede olduğunu düşünüyorsanız nerede buluşmayı planlıyorsanız orada olmadığını bilin.
I don't know what happens to us after we die... but I'll bet you wherever Mary is now... she's nowhere near Indrid Cold.
Öldükten sonra bize ne olacağını bilmiyorum... Fakat bahse girerim Mary her nerede ise... Indrid Cold'un yanında değildir.
Lisa didn't believe in borders, and that's why I know that wherever Lisa is right now, she's everywhere.
Lisa sınırlara inanmazdı. Lisa her neredeyse aslında her yerde.
I'm sure wherever your father is right now, she loves you very, very much.
Baban şu an her neredeyse, eminim seni çok çok seviyordur.
she is my sister 22
she is very beautiful 18
she is beautiful 76
she is fine 24
she is pretty 34
she is mine 31
she is 1880
she isn't 158
she is hot 33
she is nice 18
she is very beautiful 18
she is beautiful 76
she is fine 24
she is pretty 34
she is mine 31
she is 1880
she isn't 158
she is hot 33
she is nice 18
she is my daughter 29
she is amazing 19
she is a woman 24
she is my wife 30
she is crazy 20
she is good 37
she is gone 33
she is not here 20
she is dead 73
she isn't here 44
she is amazing 19
she is a woman 24
she is my wife 30
she is crazy 20
she is good 37
she is gone 33
she is not here 20
she is dead 73
she isn't here 44
she is not 72
she is right 38
she is alive 24
she is here 40
she isn't dead 20
she is sick 17
she is now 20
she is great 21
she is right 38
she is alive 24
she is here 40
she isn't dead 20
she is sick 17
she is now 20
she is great 21