Which is to say traducir turco
719 traducción paralela
Which is to say, I'm ahead of my time in the field of psychic treatment.
Demem o ki, zamanımın ruhsal tedavi alanının ötesindeyim.
Which is to say, she's mad as a hatter, poor child.
Yani, zavallı kız zırdeli.
The fourth Clément carried on the basic traditions of the family, which is to say, a prudent marriage plus a lively interest in balloons.
Dördüncü Clément, sülalesinin temel geleneklerini sürdürdü. Kısacası, mantıklı bir evlilik ve ek olarak "balon" lara canlı bir ilgi.
- Which is to say...
-... nasıl söylenir -
Which is to say the laws. To seek is to study.
Yani onları yöneten kurallardır.
Which is to say find the internal ties in events occurring around us.
- Olaylar arasındaki içsel bağı bulmalıyız. - Aralıktan beri dört ay oldu.
Things seem to be pretty normal on our southland freeways... which is to say they're about filled to capacity at this hour of the morning.
Güney bölgesinde karayolu akışı oldukça normal seyretmekte... Bir başka deyişle, trafik sabahın bu saatlerinde oldukça yoğun durumda.
Bodily actions have become violent, and are persistently repetitive and must be treated as reflexive muscular spasms- - which is to say, by sedation.
"Hareket durumunda gerek kontrolsüz, gerek sürekli hareketler olsun,... " bunlar kas refleks spazmları gibi ele alınmalı, " yani yatıştırıclar kullanılmalıdır.
"They must be treated as reflexive muscular spasms." Which is to say by sedation.
"Refleksif kas spazmı tedavisi uygulanmalıdır."
Which is to say, not proper at all!
Ki söylenecek şey, kesinlikle öyle.
Which is to say, they all look like you.
Bu da demek oluyor ki, hepsi sana benziyor.
Your Honour, if this man is to go on as prosecutor... the strange part which he himself has played in this disaster cannot be ignored.
Sayın yargıç, bu adam savcı olacaksa, o zaman,... bu felaketi neden görmezden geldiğini de açıklamak zorunda.
- Whose pathetic distinction is the number of male children she contributes to the very state which holds her in bondage.
Kadınları, içinde esir tutuldukları ülkeye verdiği erkek çocukların sayısına göre değerlendiren zavallı ayırımı...
Wyatt only said if he was Dutch, he'd go to Riker's, providin'he was goin'to Tascosa, which is only what somebody said they heard Dutch say where he was going to!
Wyatt eğer o Dutch'sa Rikers'a gideceğini söyledi. Çünkü Tascosa'ya gitmiş ve orada da birileri onun nereye gideceğini duymuş.
The number of actual dinners I eat these days is equal to the number of receptions to which I am invited.
Bugünlerde yediğim gerçek akşam yemeklerinin sayısı davet edilme şansı bulduğum resepsiyonların sayısına eşit.
My dear Mr. Worthing... as Miss Cardew states quite positively... that she cannot wait until she is thirty-five... a remark which I am bound to say... seems to me to show a somewhat impatient nature... I would beg you to reconsider your decision.
Sevgili Bay Worthing, Bayan Cardew'in 35 yaşına kadar bekleyemeyeceğini net bir şekilde belirtmesi üzerine, ki bunun kendisinin sabırsız yapısını gösterdiğini söylemek zorundayım, size kararınızı yeniden düşünmeniz için yalvarıyorum.
I shall, to the best of my ability, seek to delineate the countess's person which, however, is all too nuanced and rich in mysterious contrasts to be related in a few moments.
Kontes'in kişiliğini elimden geldiğince iyi anlamaya çalışacağım ne var ki böyle kısa bir süre içinde anlamak için fazla sayıda gizemli zıtlıklarla ve inceliklerle dolu bir kişiliğe sahip.
Your Honor, I protest this cheap and highly irregular bit of vaudeville which is inherently dangerous to every...
Sayın Yargıç, bu ucuz ve son derecede kurallara aykırı tehlikeler içeren oyuna itiraz ediyorum.
I would venture to say it is some sort of radiation which we in medicine have never touched upon.
Bugüne kadar tıbbın görmediği bir tür radyasyonla karşı karşıya olduğumuzu söylemeye cüret edebilirim.
But if ye turn away and forsake my statutes, then I will pluck them up by the roots out of my land which I have given them, and this house which is high shall be an astonishment to everyone that passeth by it, so that he shall say
Bana inamaktan, vazgeçerseniz,... verdiğim toprakları sizden, köklerinizle birlikte geri alacağım,... ve o büyük evi yerle bir edeceğim ki,... yanından geçen herkez, gördüklerinden ibret alsın,
I object to the note of levity which the counsel for the defence is introducing.
Sayın yargıç bu görüşmeler sırasında savunma avukatının yaptığı hafifliğe itiraz ediyorum.
The gentleman from Chicago is using this opportunity to read into the record scientific testimony which you have previously ruled irrelevant.
Şu anda Chicago'dan gelen beyefendi siz sayın yargıcın önceden konu dışı bulduğu bilimsel kanıtları okuyup, kayıtlara geçirmek için bunu bir fırsat olarak kullanıyor.
But the great astronomer shattered that conceit and we were forced to admit our planet. ... is but one of many which swing around the sun that there are other systems beyond our solar system. ... in myriad worlds.
Büyük astronom bu bencilliği tuz buz etti gezegenimizin güneşin etrafında dönen pek çok gezegenden biri olduğunu güneş sistemimizin ötesinde başka sistemler, sayısız dünyalar olduğunu kabul etmeye zorlandık.
Which to say the least is very unlikely. I hope!
Ki son söylediğim umarım artık olanaksız!
If we all say just what is in our minds it might help us to find a common link which would identify him.
Hepimiz içimizdekileri söylersek onun kim olduğunu ortaya çıkaracak ortak bir bağlantı bulmamıza yardımcı olabilir.
I mean from the sort of form outlined which... As if it were possible to say this face has a particular expression... and then and then... in fact, this is what it is
Yani biçimin parçalarının ana hatlarının tıpkı, eğer şöyle söylersek bu yüzün basit ifadelere sahip olması...
I say no, and, therefore, for assurance... let's each one send unto his wife... and he whose wife is most obedient... to come the moment he doth send for her... shall win the wager which we will propose.
Pekala. Ben de bu doğru değil diyorum. Gelin denemek için bahse girelim.
This is bad luck. Naturally, she forgot to say which train she'd be on.
Hangi trenle geleceğini söylemeyi unuttu.
The power of the will is something people do not understand, attributing to it mysterious qualities which it does not possess, being merely the power of mind over matter, or in the greater number of cases, the power of mind over mind.
İrade gücü insanların anlamadığı bir şeydir. Sahip olmadığı gizemli niteliklerine atfederek yalnızca zihin gücünün meseleyi yenmesiyle olur veya daha fazla sayıdaki olayların zihin gücünün zihni yenmesiyle olur.
Your haemoglobin count is back to normal, doctor, which indicates that the flow of oxygen to each cell of your body is back up to its abundantly energetic level.
Hemoglobin sayımın normal, bu da hücrelerin oksijen akışının o çok bitip tükenmek bilmeyen enerjik seviyesine ulaştığını gösteriyor.
And, as their numbers grew, to slavery's antidote which, of course, is unity.
Ve sayıları köleliğin panzehirine yetecek kadar arttı.
- Say, which way is it to Lucanina?
- Lucanina ne tarafta?
One more time he was ironic, therefore the debate was on the Norway, e the Norway is a series of disasters, of which, even so it could not to have had guilt, perhaps therefore they were inevitable, e I believe that it had been, it was directly responsible, while minister of the Navy.
Donanma kendi emrinde olduğu için yine de sorumlu sayılsa da, Norveç operasyonu ve neticesindeki hezimetten dolayı suçlanmaması görüşü hakimdi.
Now you must leave us forever. And I cannot say which is the greater grief to my heart.
Artık bizden sonsuza kadar ayrılmalısın ve hangisinin bana daha çok acı verdiğini bilmiyorum.
That means that the number of layers of steel will be two to the power of 15, which is well over 30,000 layers.
Böylece kılıcın içindeki katman sayısı 15'in karesine ulaşır,... ki bu rakam 30,000'i aşar.
There is something symbolic about that midsummer bonfire which I will try to conjure into the present.
Bu yaz şenliği ateşini, gelecek bağlantısıyla açıklamaya çalışayım... Burada sembolik bir özellik var.
Nobody got hurt but the guy that was supposed to get hurt... and nobody on anything I ever did ended up on death row... which is more than I can say for some I know.
Zarar görmesi gereken kişiden başkası zarar görmedi ve hiç kimse yaptığım iş yüzünden ölüm cezası almadı. Beni tanıyanlar için bundan fazlasını söylememe gerek yok.
This converted cubbyhole that passes for your bedroom, this hovel two metres ninety-two long by one metre sixty-three wide, that is to say, a little over five square metres, this attic from which you have not stirred for several hours, for several days.
Yatak odana dönüşen bu hücre iki metre doksan santim uzunluğunda bir metre yetmiş üç santim genişliğindeki yani beş metrekareden biraz daha geniş olan bu mezbele saatlerdir, günlerdir kıpırdamadığın bu çatı katı.
So it is the government which gives validity to being a communist, because they continue to say... that the people who work for justice and for peace are communists.
Bu yüzden komünist olmayı iyi bir şey haline getiren de bu hükümettir. Çünkü hala adalet ve barış için çalışanların komünistler olduğunu söylemeye devam ediyorlar.
He is so independent, some say they don't know which party he belongs to.
Kendisi o kadar bağımsız ki bazıları hangi partiden olduğunu bilmediklerini söylüyor.
I'd like it to say that the IRS has examined my collection, and that the IRS is fully aware of the circumstances under which I obtained them, and that my ownership is legal and without tax liability.
Bu belgede koleksiyonumun vergi dairesi tarafından incelendiği... resimlere nasıI sahip olduğumun bilindiği... mülkiyetimin tamamen kanuni ve vergiden muaf olduğu belirtilsin.
I grew to full manhood, actually 5'6 ", which is technically not full manhood in Russia, but you can still own property.
Artık tam bir erkek olmuştum. Aslında, Rusya'da 163 santim boyla, teknik olarak tam bir erkek sayıImazsın ama kendine ait mülkün olur. 156 santimden uzunsan, arazi sahibi olursun.
- which is always to say "by myself" - this fellow knows his Homer.
Kendi kendime hep derim ya bu adam Homer'ini tanıyor.
By Jove - which is always to say "by myself" - that looks promising.
Jüpiter aşkına, ki böylece hep kulağımı çınlatmış oluyorum, bu hayırlı görünüyor.
I mean by saying "Not really, sire," the true situation is likely to be ipso facto, to the contrary and the exact opposite to that which you perceive.
"Pek sayılmaz efendim" demekle kastım, gerçek durumun her zaman fiilen, tersi ve sizin algıladığınızın tam karşıtı olabileceği.
If you were to reach this planet to which this ship is destined, as you say... what then?
Söylediğin gibi, bu geminin gittiği o gezegene ulaşırsanız sonra ne olacak?
They love in their way, we love in ours, who's to say which is right?
Onlar kendi yöntemleriyle sevişirler, bizde kendikimizle, kim diyebilir hangisi doğru?
Therefore, finding one which is alleged to be the exception maybe it's not the exception, but something else.
Sonuçta istisna sayılacak birini gördük belki de istisna sayılmaz.
I do not mean to say but that there are many fathers who would set a much higher value on the happiness of their daughter than on the money they may have to give for their marriage and who would try to see in a marriage that sweet conformity of tastes which is a sure pledge of honour, tranquillity and joy, and that...
Kızlarının mutluluğunu evlilik için harcayacakları paradan daha fazla önemseyen, onların isteklerini kazançlarına feda etmeyen, evliliklerinde her şeyden önce sevgi, huzur ve mutluluğu yakalamalarını isteyen babaların sayısı pek de fazla değil...
It is impossible to say which came first to his mind - - the sight of this young girl or the resolution which followed.
"Aklına önce neyin geldiğini söylemek imkansız. " Bu genç kızı fark etmesi mi? " Yoksa onu izleyen kararı mı?
He and your friend are going at something that Heather can't quite figure out but which sounds suspiciously to me like oral-genital contact which I'm proud to say is no longer illegal in this state.
Adamla senin dostun kızın pek anlamadığı bir şeyle meşgul ama sanki ağızla cinsel temas gibi bir şey tarif ediyor o da bu eyalette artık yasak değil.
which is 1139
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is ridiculous 24
which is which 28
which is nice 40
which is what 194
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is ridiculous 24
which is which 28
which is nice 40
which is what 194