While you're doing that traducir turco
81 traducción paralela
While you're doing that I'll take a look at the club car. Coming Watson?
Siz bunlarla uğraşırken ben de konforlu vagona bir göz atayım.
Now, the best part about drugs is that while you're doing that, the person sitting next to you is going, "Hey, man, pass that over."
Uyuşturucunun en iyi tarafıysa şu. Yanında oturan kuş, sana dönüp "Adamım buraya da gönder," diyor.
While you're doing that, ask him for some more money.
Hazır konuyu açmışken biraz da para isteyin.
Broccoli kills the little ones, the ones that are slowly eating you away from inside, while your God damn goofy half-educated doctor keeps telling you, you're doing fine, Jim.
Brokoli küçüklerini öldürür. Seni içten içe yiyip tüketen ama allah'ın cezası ahmak, yarı eğitimli doktorunun sana sürekli "iyi gidiyorsun, Jim" deyip durduğu türdekileri.
It doesn't matter what you do, but as long as while you're doing it you feel you can pour yourself into it, that's really...
Ne yaptığın önemli değil, ama o işi yaptığın sürece kendini o işe verbileceğini hissediyorsun, gerçekten öyle...
While you're doing that, remember that this story is about you... and how you perceived the events that went down.
Bunu yaparken, unutma, hikaye seninle ilgili... ve olanları nasıl farkettiğinle.
While you're doing that, why don't you also figure out what university you expect to be running for next week.
Bunu yaparken, neden ayrıca gelecek hafta hangi üniversitede koşacağının da bir çaresine bakmıyorsun?
Do you want to talk about this while you're doing that?
Bunları çişini yaparken mi konuşmayı düşünüyorsun?
I'll swing by your quarters tomorrow morning and look over the material you have while you finish doing whatever it is that you're doing.
Yaptığınız şey her ne ise onu yapmayı bitirdiğinizde, yarın sabah, buralarda olacağım ve materyallerinizi inceleyeceğim.
It's a shame you can't use all that hard-earned knowledge while you're doing trauma scut.
Büyük zahmetle edindiğin onca bilgiyi basit travma işlerinde... ... kullanamayacak olmana yazık.
Okay. While you're doing that, I will change out of this stupid thing.
Sen buz getirirken ben de şu aptal kostümden kurtulayım.
If you fantasize about somebody else during sex, and so does your partner, and those two people that you're fantasizing about happen to meet while you're still doing it, they're bound to feel something, aren't they?
Sen ve partnerin sevişirken başkasını hayal ederseniz ve siz bu işi yaparken bu iki insan gerçekten karşılaşırsa aralarında bir elektriklenme olur, değil mi?
I'm the new kid and all but what I do know about you is what my father tells me at home over dinner, while we're watching TV when we're doing the dishes because that's what he talks about.
Okulda yeniyim. Sizin hakkınızda bildiklerim babamın anlattıklarıydı. Evde, yemek yerken, televizyon izlerken, bulaşıkları yıkarken.
Look, I hate to disturb you while you're so busy... well, not that I understand what you're doing... I mean, I understand it's part of the Delvian Seek thing so you can become a priest again, or something.
Bak. Meşgulken seni rahatsız etmekten nefret ediyorum Yani yaptığın şeyi anlamadığımdan değil... yani, Delvia Arayış şeyinin bir parçası olduğunu anlıyorum böylece bir rahibe yada onun gibi bir şey olabileceksin.
And while we're doing that, we need you to stay away from the press.
Biz bunu yaparken basından uzak durmalısın.
While you're doing that, I'll set Paige up, mix a potion or two to incite the infighting, then poof!
Sen bunu yaparken, ben de Paige'i ayarlayacağım, bir kaç iksirle kavgayı kışkırtacağım, sonra puff!
It's really quite a shame, Dawson because there will be a day when you're old and grey and not even the Viagra's doing it for you and you could've looked back fondly on that time you banged the daylights out of that actress in your childhood bedroom while she still had her looks.
Gerçekten çok yazık Dawson. Bir gün gelecek, yaşlanacaksın ve Viagra'nın bile faydası olmayacak. Geriye dönüp, çocukluk odanda güzel bir oyuncuyla seks yaptığın günleri anabilirdin, ama bu olmayacak.
All right Well, while you're sneaking off doing that maybe I'll just sneak off and um... Do a little yoga
Sen gizlice onu yaparken ben gizlice biraz yoga yaparım.
Well good, while you're doing that.. -
Sen bunu yapıyorken...
Now, we can go formal, and you can give us a statement... and while you're doing that...
Resmi yola başvurabiliriz. İfadenizi verirsiniz.
While you're doing that, we'll look for your adopted friend's birth records.
Siz bununla ilgilenirken, biz de evlatlık arkadaşınızın kayıtlarına bakalım.
While you're doing that, I'm gonna be identifying your brother in the morgue.
Sen yarışmaya giderken, ben ağabeyini morgda teşhis etmeye gideceğim.
Okay, now, while I'm acting as casino host, exactly what is it that you're gonna be doing?
- Denetlemek mi? - Acil durum ne? - Dinle, balinamın yanında bir yıldız işaretiyle not var.
No, you probably feel guilty as hell that you're doing what you're doing while I'm waiting to die.
Ben ölmeyi beklerken yaptığın şeyden suçluluk duyuyorsun. Broşürü oku, dostum.
While you're doing that, why don't you tell me what you want?
- Düşünürken bana ne istediğini de söyleyiver.
I'm gonna grab a beer while you're doing that.
Sen onu doldururken ben de bir bira alayım.
I would like you to please explain to me - how you think that insulting customers... is an acceptable way of doing business... while you're working for me and representing me and my reputation.
Lütfen bana açıkla. Müşteriye hakaret etmek nasıl kabul edilir olur. Bana çalışıyorsun ve benim şöhretimden faydalanıyorsun.
While you're doing that, I'm gonna take the vegetables.
Siz onları hazırlarken, ben de sebzeleri alayım.
Oh, and while you're in there can you override the thing that stops me from doing GPS?
Hazır eliniz değmişken GPS kullanmamı engelleyen şeyi de bozar mısınız?
I don't wanna see that ornery face that you put on while you're doing it!
İş yaparken takındığın inatçı suratını görmek istemiyorum.
And while you're doing that, you'll listen to my voice, yes?
Ve bunu yaparken, sesimi dinleyeceksin, tamam mı?
She says, "It's one thing having sex when that strange man's in the room, " but even stranger to ask me about my father while you're doing it. "
"Şu tuhaf adam odadayken seks yapmak yetmiyormuş gibi bir de bana babamla ilgili soru soruyorsun." diyor.
And while you're doing that, Clyde and I will be having a little chat about Sontaran blasters.
Sen bunu yaparken, Clyde ve ben de Sontaran silahları hakkında biraz muhabbet edeceğiz.
Uh, could you at least run the water while you're doing that?
Aaah, en azından o işi yaparken suyu da açabilir misin?
So, you know, me hitting on them while they're doing that is just ridiculous.
Biliyorsun, birilerini ancak saçma sapan davranırlarken rastgele ayarlayabiliyorum.
All right, while you're doing that, we'll finish the replica box.
Tamam, sen onu yaparken biz de sahte kutuyu bitiririz.
Oh, nothing is so serious that you cannot enjoy yourself while you're doing it.
Oh, yapıyorken eğlenmiyorsan inan bana hiçbir şey ciddi değildir.
Well, while they're out there doing that, why don't you solve the jailbreak all by yourself?
Onlar bu konuyu araştırırken niye sen hapisten kaçma olayını çözmüyorsun? Hem de tek başına.
Then I guess we would let him back on the app team, and while we're doing that, you could take an aerial tour of L.A. on your flying pig.
O zaman uygulama takımımıza geri dönmesine izin veririz ve biz bunu yaparken de sen uçan bir domuz üzerinde Los Angeles turu atarsın.
Of course, while you're doing that,
Plazadan ilk başta
Okay, well, while you're doing that, I want you to picture Ben in his motel room, all by himself with no friends, staring at the wall.
Bunu yaparken Ben'in otel odasında tek başına, duvara baktığını düşün.
Tom, shouldn't you put some clothes on while you're doing that?
Tom, bunları yaparken üstüne bir şeyler giyinmen gerekmiyor mu?
Okay, well, while you're doing that, someone should check and see what the police know about Fi.
Madem siz gidiyorsunuz bu arada birinin polis, Fi hakkında neler bildiğini öğrenmesi lazım.
While you're doing that, I'm going to quietly And gracefully leap over this counter And grab that ledger.
Sen onun dikkatini dağıtırken, ben de sessizce ve zarafetle şu tezgahın üzerinden atlayıp o defteri alıyorum.
You could do it with Marlin. You guys could have a chat while you're doing that. How about no, Gran?
Diğer çocuklarla etkileşime girmek için efor sarfederse kendine büyük bir iyilik yapmış olacak.
I know it's taken me a while to stop... being surprised you're willing to help me... of your own free will and... and for me to realize that you're doing this, at least in part, because of me.
Bunu kendi özgür iradenle yaptığını anlamam biraz zaman aldı ve beni şaşırttı ve bunu, en azından bir bölümünü yapmanın sebebinin ben olduğumu anlamaya başlıyorum.
Granted, granted, you can't have a sandwich while you're doing it but I'm working on that.
Evet, evet. Sürerken sandviç yiyemezsin.
- Well, while you're doing that, - let me tell you what's not working.
- Sen onu halletmeye çalışırken ben de sana neyin hallolmadığını söyleyeyim.
All right, while you're doing that, Doc and I are making progress.
Pekala, sen bunları yaparken doktor ve ben de ilerleme kaydettik.
Is that why you answered my call while you're doing that?
Seks yaparken niye telefona cevap veriyorsun?
Or how about running around with Samuel for a whole year, letting me think that you were dead while you're doing all kinds of crazy.
Tüm bir yıl Samuel ile dolaşıp benim ölü olduğunu düşünmemi sağladın ve tüm o çılgınca şeyleri yaptın.
while you're at it 123
while you're here 68
while you're there 26
doing that 23
while 91
while you were sleeping 17
while you were gone 44
while i 34
while you can 25
while you were away 22
while you're here 68
while you're there 26
doing that 23
while 91
while you were sleeping 17
while you were gone 44
while i 34
while you can 25
while you were away 22