Who's in there traducir turco
3,280 traducción paralela
There isn't a woman in New York who's unaware of the services Madame Grindle provides.
New York'ta Çaça Grindle'ın neler sunduğunu bilmeyen tek bir kadın yoktur.
There's no upenn guy who works at admissions anywhere in this cabin.
Başvuru bölümünden bir Upenn'li bu kulübenin hiçbir yerinde yok.
You think I don't know who's in there?
Orada kimin olduğunu bilmediğimi mi sanıyorsun?
It requires immigrants carry their alien registration documents at all times, requires police question people if there's reason to suspect they're in the United States illegally, and it targets those who hire illegal immigrants.
Göçmenlerin sürekli yabancı kaydı belgelerini taşımalarını gerektiriyor,... polisin Birleşik Devletler'de yasadışı bulunduğundan şüphelendiği kişileri sorgulamasını sağlıyor ve yasadışı göçmenleri işe alan kişileri hedefliyor.
He told me there was someone called Joseph who used to work in the asylum
Dediğine göre, tımarhanede çalışan Joseph isimli biri varmış.
There's a guy who lived in Europe till grade 9.
9. sınıfa kadar Avrupa'da yaşamış bir çocuk vardı.
It's all circumstantial. There's no signature or receipt proving it was Quinn who dropped off that package.
Paketi Quinn'in gönderdiğini gösteren ne bir imza ne de fatura var.
There are men who used to work with Gus Fring in custody right now.
Zamanında Gus Fring ile çalışıp şu an hapiste olanlar var.
I want to tell you that. JJ, there's not a single kid in the tri-state area who's gone missing whose name is Angel.
Ben de bunu isterim J.J., üç eyalette de Angel adında kayıp çocuk yok.
And you're that old man who never really made it there. You know Robbins wore women's underwear in that movie, right?
Robbins'in o filmde kadın iç çamaşırı giydiğini biliyorsun, değil mi?
There is a friend in my class who lives in an orphanage, and he doesn't even bring a lunch box
Sınıfımda yetimhaneden gelen bir çocuk var. Yanında beslenme çantası bile getiremiyor.
With what we got, there's not a judge in New York who'd grant a search warrant for that guy.
Elimizdekilerle New York'ta onun için arama izni verecek hakim yok.
I asked around, and there's this guy who specializes in cases like ours.
Biliyor musun, biraz araştırma yaptım bir adam var.
There's an extraction team in Kosovo who can be here in an hour.
Kosova'da bir kurtarma takımı var ve bir saate burada olabilirler.
I think there's too many people in this city who only care about themselves. People who are selfish.
Bu şehirde bir sürü insanın yalnızca kendilerini düşündüğünü düşünüyorum bencil insanların olduğunu düşünüyorum.
I canvassed the area for witnesses a second time, and I found someone who will testify that they saw somebody else leaving the restaurant an hour before Thane got there, which is right in line with the coroner's estimated time of death.
Bölgedeki tanıkları ikinci kez gözden geçirdim. Thane oraya gelmeden bir saat önce restorandan ayrılan başka birisini gördüğünü söyleyen birisini buldum, ki bu adli tabibin tahmini ölüm saati ile uyuşuyor.
And there's a new hunter in town who wants people like me dead.
Ve şimdi kasabada, benim gibi insanların ölmesini isteyen yeni bir avcı var.
He was the one who was very skeptical. In fact, he whispered in my ear, he says, "it'll be a cool drink in hell" "before I ever believe that there is a ghost in this house".
Oldukça şüpheci olan oydu. bu evde bir hayalet olduğuna anca inanırım " diye fısıldamıştı.
There's a story in there about this South American priest who uses the Kanima to execute murderers in his village... all right, see?
Güney Amerikalı rahiplerin köylerindeki katilleri öldürmek için Kanima'yı kullandıklarına dair bir hikâye var.
On how to stay friends with your ex-wife's best friend who rejected your marriage proposal after adopting a child... and then moving in with your coworker. There are no books on it, so...
"Evlat edindikten sonra evlilik teklifini reddedip başka bir iş arkadaşıyla aynı evde yaşamaya başlayan eski karınızın en iyi arkadaşıyla nasıl arkadaş kalırsınız?" konulu bir kitap yazılmamış henüz.
Mm-hmm. There's not a reporter in town who wouldn't kill to interview that woman.
O kadınla bir röportaj yapabilmek için cinayet işlemeyecek tek bir gazeteci bile bulamazsın.
Although the bodies of only two victims have been recovered, there's likely a third, specifically Christine Torres, who disappeared in February.
Her ne kadar 2 kurban bulunsa da 3. bir kurban olması yüksek olasılık Şubatta kaybolan Christine Torres.
There once was a cock and a hen who gave lunch to a goose in a pen.
Kümesteki bir kaza yemek veren bir horozla tavuk varmış vakti zamanında.
Well, I spoke to the super of Angela's building who said there happened to be a limo parked outside last night right around the time of the 911 call.
Dün gece tam da 911'in arandığı zamanda Angela'nın evinin önünde park halinde bir limuzin olduğunu söyleyen, bina sorumlusuyla konuştum.
Who's in there?
Kim var içeride?
Uh, my friend from college, Abby... who moved there with her boyfriend because he works at a bank... in college, she was one of the top five group of friends... but then Zoe became closer to the group and Abby moved... to the outer circle.
Üniversiteden arkadaşım, Abby sevgilisiyle oraya taşınmıştı çünkü adam üniversitedeki bir bankada çalışıyordu, kendisi en iyi beş arkadaş grubundaydı ama sonradan Zoe grupla yakınlaştı ve Abby başka bir gruba dâhil oldu.
I'm sure there's any number of magazines would love to publish a story about the man who hides the dirty secrets of Wall Street.
Wall Street'in kirli sırlarını saklayan adamın hikâyesini yayınlamak isteyen sürüyle dergi olduğuna adım gibi eminim.
There can't be that many people who worked in Denver in 2003, Dallas in 2005, New York since 2009.
2003'te Denver'da, 2005'te Dallas'da... 2009'dan beri New York'da çalışmış o kadar kişi yoktur.
I'm saying that there's an un-discussed and unappreciated cruelty in forcing a child to be born to a mother who doesn't want the child and isn't capable of raising the child.
Söylemek istediğim, bir kadını doğurmak istemediği ya da büyütmeye yetkin olmadığı bir çocuğu doğurmaya zorlamak düşünülmesi ve tartışılması gereken bir zalimlik.
I'm sure there's still a lot of people in this neighborhood who'd love to see him dead.
Bu mahalledeki onu ölü gördüğüne sevinecek çok fazla insan var.
There is no'who in company's decisions.
Şirketin kararlarında "kim" diye bir şey yok. Ne oldu ki?
Tell them there's $ 20 in it for every kid who doesn't text their parents.
Ailesine mesaj atmayan her çocuğa 20 dolar vereceğimi söyle.
I was still the girl who hadn't met her mother, and there was comfort in that.
Hala annesiyle tanışamamış kızdım, ve bu konuda rahattım.
There's a... there's a girl who lives in this building, and, um, well, she's... she's the love of my life.
Bu binada yaşayan bir kız var ve o benim hayatımın aşkı.
Who's in there?
Kim var orada?
Who just got nailed in the corner over there, all right?
Az önce köşede sıkıştırdılar.
If there's a white woman and the accusation is that she's been done-in by blacks, that by itself takes you back to Emmett Till, who did nothing but whistle at a woman and ended up in a shallow Mississippi grave.
Eğer beyaz bir kadın varsa ve iddiaya göre ona siyahlar saldırmışsa Emmett Till'e kadar geriye dönerdiniz. Kendisi bir kadına ıslık çalmış ve sonu sığ bir Mississippi mezarı olmuştu.
You know, I read in "More" magazine there's lots of people who have these whole second acts.
"Fazla" dergisinde okudum, bu tür ikinci zanaatı olan çok sayıda insan var.
Axl, you should know, there's a sad girl who's lost in your house.
Axl, bilmelisin, Evinize kaybolmuş üzgün bir kız var.
You know what? There's a "New York Magazine" editor who is totally stalking me, and if I don't say hello, she's gonna go crazy.
New York Magazine'in editörü gözlerini dikmiş bana bakıyor gidip selam vermezsem bozulacak.
In Chicago, there's this baby girl, 6 weeks old, with pulmonary hypertension who needs new lungs.
Şikago'da 6 haftalık bir bebek var. Akciğer hipertansiyonu dolayısıyla yeni ciğerlere ihtiyacı var.
A plumber who can plumb is annoying when he jacks it in as a living, because there's other brains who can't do plumbing.
Tamirat yapabilen bir muslukçunun bu işi bırakması sinir bozucu çünkü tamiratı beceremeyen başka beyinler var.
One of the characters that absolutely stands out for me in Doctor Who, was in Russell's very brilliant Army of Ghosts and Doomsday.. There was Yvonne Hartman, who at that point runs Torchwood.
Doctor Who'da benim için öne çıkan karakterlerden biri de,... Russell'ın Army of Ghosts ve Doomsday bölümlerindeki Yvonne Hartman'dı, o sırada Torchwood'un başındaydı.
What will they live on all these years? There's people who come in and out of here. There's caretakers, right?
- Ya onca yıl burda yaşayanlar?
If you leak that I'm in British custody, there are people in Ireland who will go after my family.
İngilizler'in beni gözaltına aldığını sızdırırsan İrlanda'da birileri ailemin peşine düşer.
Who's going to protect you in there? I will.
- Peki orada seni kim koruyacak?
You know about PTSD--there's a vet in there who's troubled.
Travma sonrası stres bozukluğu konusunda bilgilisin. Burada eski bir asker var.
If he drew these after the bomb, after he was trapped in the rubble, buried alive... then this has to be the girl who was down there with him.
Eğer bunları bombadan sonra çizdiyse enkaz yığınında sıkıştıktan, canlı gömüldükten sonra. O halde bu kız, onunla beraber aşağıda kalan kız olmalı.
There were a lot of lights and a lot of noise in my head, and I could have sworn that the woman who looked like you was holding up a pad.
Çok ışıklıydı, kafam da çok doluydu ve emin edebilirim ki sana benzeyen o kadın... Bloknot tutuyordu
There are those who believe that Arthur is destined to die by a Druid's hand.
Bazıları Arthur'un sonunun bir Druid'in elinden geleceğine inanıyor.
Because when that circus goes to the next town, guess who's there once again, even in this economy?
Sirk bir sonraki kasaba gittiğinde, bu ekonomik durumda bile tahmin et orada bir kez daha kim olacak?
who's in 88
who's in charge 85
who's in charge here 126
who's in it 16
who's in here 18
in there 594
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
who's in charge 85
who's in charge here 126
who's in it 16
who's in here 18
in there 594
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60