English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / Yeah but

Yeah but traducir turco

41,819 traducción paralela
Yeah, we have someone, but we use him in more grave situations, not for a stolen phone.
Evet, biri var ama onu çalıntı telefondan daha ciddi vakalarda kullanıyoruz.
- Yeah. I don't really like it, but I'm kind of good at it, so...
Pek sevdiğim söylenemez ama iyi sayılırım bilgisayarda.
Yeah, that's all very nice, but you need a gun.
Evet güzel laflar ama yine de silaha ihtiyacın var.
Yeah, but you haven't written them yet.
Evet ama henüz onları yazmadın.
I don't like the look of it either, but we gotta get on the board, yo. Yeah.
Benim de hoşuma gitmiyor ama puanımızı yükseltmeliyiz.
Yeah. I'm not hungry now, but I figured I will be soon.
Şu anda aç değilim ama yakında acıkacağım.
But log it somewhere, yeah?
Ancak kaydını bir yerde tut.
Yeah, but not to say anything.
Ama hiçbir şey söylemedi.
Yeah, I know, but you had to be here, Carrie, he was absolutely appalling!
Evet, ama görmen lazımdı Carrie... -... müthişti!
- Yeah, but that's his problem.
- Evet ama bu onun sorunu.
Yeah, I mean, he has his moments like any of us, but generally he's pretty great.
Evet, onun da hepimiz gibi ters zamanları olur ama genelde epey harikadır.
Yeah, it's crazy, but she says she took, like, four tests.
Evet, çılgınca ama dört test falan yaptığını söyledi.
Yeah, but you guys are so perfect together.
Evet ama siz birlikte mükemmelsiniz.
Yeah, but, boy...
Evet ama...
Yeah, but no one leaves the table at mealtime, and bathrooms are locked for 30 minutes after.
Evet ama yemek zamanında masadan ayrılmak yok ve banyolar 30 dakika kilitli kalır.
- Yeah, and that's bad enough, but now, people wanna be like her and look like her and go through what she's going through.
- Evet ve bu yeterince kötü ama şimdi insanlar onun gibi olmak ve ona benzemek istiyor ve onun yaşadıklarını yaşıyorlar.
Yeah, but aren't you scared you won't be able to stop?
Evet ama duramamaktan korkmuyor musun?
Yeah, but Dr. Beck says that's not gonna happen, so...
Evet. Ama Doktor Beck bunun olmayacağını söylüyor, yani...
- Yeah, but he has to say that.
- Evet ama böyle söylemek zorunda.
Yeah, it's not like I know what I'm talking about, but...
Evet, ne söylediğimi bildiğimden değil ama...
I did say "semi"... but... yeah.
Yarı dedim... Ama evet.
- Yeah, but Ellen got to go.
- Evet ama Ellen gitti.
Because yeah, you look big and strong on the outside, yeah, big man, no, but, your heart's crying for help, on the inside you're dying.
Bu gerçekten zayıflık çünkü dışarıdan büyük ve güçlü görünüyorsun, evet büyük adam ama kalbin yardım için çırpınıyor, içten içe ölüyorsun.
Yeah, but what does it mean?
- Tamam ama bu ne anlama geliyor?
Yeah, okay, but I mean, did I hear something I shouldn't have?
- Evet ama duymamam gereken bir şey mi duydum acaba?
Yeah, you said that, but one small thing...
Evet, onu söyledin ama küçük bir şey var.
Yeah, but if I wasn't so big, it never would've broke.
Evet ama bu kadar büyük olmasaydı asla zarar görmezdi.
Yeah, but that was before she knew anyone was dead. She knew.
- Evet ama o sırada birinin öldüğünü bilmiyordu.
Just... you were a boss today, and, yeah, it's hot, but also it was nice, too.
Sadece... bugün çok baskındın, ve bu halin bana çok seksi geldi, ayrıca çok da hoştun.
Yeah, but I saved a copy.
Evet ama kopyasını almıştım.
- Yeah, but I saved a copy.
- Evet ama kopyasını almıştım.
Yeah, but people rarely make up stories about their dead children, so... maybe you could...
Evet ama insanlar nadiren ölmüş bebekleri hakkında hikâyeler uydururlar. Bu yüzden belki deneyebilirsin.
Yeah, but at that point, the chain of custody will be broken, all because A.D.A. Atwood lost the body on purpose.
Evet fakat o noktaya gelene kadar delil öz geçmişi A.D.A Atwood cesedi kasten kaybettiği için sekteye uğratılmış olacaktır.
Yeah, but it'll get Annalise off.
Evet ama Annalise'yi serbest bıraktırır.
Yeah, but then Hunter would get fucking fired, and he's the only piece of eye candy in that office, so no, thank you.
Evet ama sonra Hunter iş yerinden siktiri yerdi ve o ofisteki çekici tek insan o. Sağ ol ama kalsın.
And yeah, i-i should have told you what I was doing, but...
Ve evet, neler yaptığımı sana söylemeliydim ama... Bak, her şey...
Yeah, I know, of course it is, but what I mean is it's not my ship.
Evet, öyle olduğunu biliyorum ama gemi benim değil işte.
Yeah, but what would it cost to hitch a ride?
Tamam da otostop çekmek ne kadar mal olur?
Yeah, you remember, but I got a record.
Evet, doğru hatırlıyorsun ama sabıkalıyım ben.
Well, yeah, in theory, but...
Teoride evet ama...
- Yeah, but...
- Evet, ama...
Oh, yeah. It finally shit the bed, But we swapped it out a couple hours ago.
Evet, sonunda tükendi ama birkaç saat önce değiştirdik.
Yeah, but I don't have anybody coming in here asking to buy'em.
Evet ama gelip de almak isteyen olmuyor.
Yeah. But I could never quite hit like you.
Evet ama yine de senin kadar vuramıyorum.
Yeah, but you don't know my secret.
Evet ama sırlarımı bilmiyorsun.
- Yeah. - But still, very mad.
- Ama çok kızardı.
Yeah, but as soon as we hit the water, the tide was so strong.
Evet ama suya düşer düşmez akıntı çok güçlü bastırdı.
Yeah, he's prettier in person, but that's the guy.
Evet. Yakından daha yakışıklı.
Well, yeah, but...
- Evet ama...
I was um... meeting someone, but I should... Yeah. I should go.
Evet, biriyle buluşacaktım ama şimdi gitmem lazım.
I mean, yeah. Sure, but you don't need to flaunt it in people's faces.
Evet, doğru ama havasını da atmamalısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]