You got that traducir turco
32,661 traducción paralela
You got that from a badge?
Bunu bir rozetten aldın mı?
Oh, sounds like you got that covered.
Kulağa bunu halledersin gibi geliyor.
You got that?
Anladın mı?
I think you almost have to be close-knit when you've got that many people living in a little tenement apartment.
Zaten, küçük bir apartman dairesinde bu kadar kalabalık yaşıyorsanız..... birbirinize sımsıkı bağlı olmanız gerekir.
I've already got six for dinner, and you know what a squeeze it is to get eight around that table.
Yemekte altı kişi var zaten, o masaya iki kişiyi daha sıkıştırmak zor olacak.
If you've got a dust storm that lasted for a month on Mars, and you were relying on solar power you'd be in big trouble.
Mars'ta bir ay süren bir toz fırtınası varsa ve güneş enerjisine bel bağlıyorsanız başınız büyük dertte demektir.
Do you think I don't feel awful that Oliver got hurt?
Oliver'ın yaralanmasına üzülmüyor muyum sanıyorsun?
Did you know that Gerry got death threats?
Gerry'nin tanıdığını biliyor muydun Ölüm tehditleri var mı?
Listen. You said that when you got arrested, you turned down a deal to turn on Sutter.
Tutuklandığında Sutter'ı ele vermeyip anlaşmayı yapmadım demiştin.
- It's the tape we had of him admitting that he murdered that man that you shit the bed with and got excluded from evidence.
Onun cinayeti işlediğine dair itirafı kaseti ve senin işi batırıp bunu kanıtlardan çıkarttığının ispatı.
You've been practicing law in here, which means that's a crime that happened after you got caught.
Burada avukatlık yaptın yani yakalandıktan sonra bir suç işlemiş oldun.
But I won't regret any of it if it ends up being the thing that got me clean and reunited with you.
Ama sonunda temize çıkıp seninle birlikte olmamı sağlayacaksa hiçbir saniyesinden pişmanlık duymam.
You've got to turn that around.
Bunu değiştir.
Before we leave, I never got to take that selfie with you.
Gitmeden önce, seninle şu özçekimi bir türlü yapamadık.
You'll see that I'm happily married, and I've got a beautiful daughter.
Mutlu bir evliliğim ve güzel bir kızım olduğunu göreceksin.
[Cobb] What you got after that was a rapid transition to a kind of mythology of black criminality.
Bunu takiben siyahların suça yatkınlığı miti hızlıca kabul gördü.
So, in the federal system, when you get 20 years or 30 years, that's what you got.
DAVID KEENE AMERİKAN MUHAFAZAKAR BİRLİĞİ Federal sistemde, 20 veya 30 sene ceza aldığınızda, bunun karşılığı budur.
I don't know what's funnier- - you got a catch phrase or that we peed on it.
Hangisi daha komik bilemedim. Senin sloganın olması mı yoksa bizim üstüne işememiz mi.
You got a lot of balls saying that to me when the entire time we were working together, you knew the kid was a fraud.
Birlikte çalıştığımız süre boyunca onun sahtekar olduğunu bildiğin halde benden bunu isteyecek yüzün var mı?
Well, I've got news for you, bro. One way or another, you're making that choice whether you like it or not.
Haberin olsun adamım, öyle ya da böyle istesen de istemesen de, o seçimi yapmak zorunda kalacaksın.
I got a guy that can get you that information.
- Bu bilgiyi sana sağlayacak birini tanıyorum.
Now that I know you got something to lose,
Şimdi kaybedecek bir şeyin olduğunu biliyorum.
I got a piece of your company too, which means you either hire me and we fight that bastard together, or you go with him and you take me on.
Şirketinden bir parça da ben aldım bu da demek oluyor ki ya işi bana verirsin ve o şerefsize karşı beraber mücadele edeceğiz ya da onunla bir olup beni alt etmeye çalışacaksın.
While you were taking your little siesta in the infirmary, I got an email that said the damn thing wasn't even filed right.
Sen revirde uyurken bana lanet şeyin doğru gönderilmediğine dair mail geldi.
You got to be shitting me. You want me to represent that animal?
Yok artık, o hayvanı temsil etmemi mi istiyorsun?
Because the way that man got through to me was to open up about himself, and I realized that if I really want to help you,
Çünkü bana bir şeyler anlatan adamın tarzı kendisi hakkında açık olmaktı,... ve anladım ki eğer sana gerçekten yardım etmek istiyorsam,
William, I don't know if you've noticed, but you've got an employee that's looking to take you down and we need to figure out who it is.
William fark ettin mi bilmiyorum ama seni yerle bir etmeye çalışan bir çalışanın var ve kim olduğunu bulmamız gerekiyor.
What you don't know is that I quit 20 minutes before I got arrested.
Tutuklanmadan 20 dakika önce istifa ettiğimi bilmiyorsun.
No, you got a phone call from someone saying they were calling from Danbury, which is exactly where that call was made.
Danbury'den aradığını söyleyen birinden telefon aldınız ve arama da buradan yapıldı.
I give a shit that you start listening to what I'm goddamn telling you because when the SEC gets you on the stand, they're going to go through your life with a fine tooth comb, and if you got something to hide,
Söylediğim şeyleri dinlemeye başlaman umurumda ama. Çünkü SPK seni duruşmaya çıkardığında hayatını didik didik edecekler ve eğer sakladığın bir şey varsa emin ol bulacaklar.
I didn't. I came here to tell you that we got the guy.
- Hayır buraya adamı yakaladığımızı söylemeye geldim.
Yes, I do, Donna. You're everything to me, and that asshole has no idea what he's got- -
Yapmam gerek Donna, sen benim her şeyimsin ve o şerefsiz neyi kaybettiğinin- -
We got justice when that animal was sentenced to death, so don't you try to tell me you're doing this for her.
O hayvan herif idama mahkum olduğunda adaletimizi bulmuştuk biz. - Sakın bana bunu kızım için yaptığını söyleme.
Well, it just got a little bit easier knowing that you're in it with me.
Senin benimle olduğunu öğrenmek biraz da olsun kolaylaştırdı.
You got until 6 : 00 tonight to get Harvey down here or after that, I'm gonna schedule a little hearing of my own.
Harvey'nin buraya gelmesi için akşam altıya kadar vaktin var yoksa ben de kendi küçük duruşmamı ayarlarım.
Louis, if you're really the only man she's ever done this with, then that means you've got something that this other man doesn't have.
Louis eğer gerçekten bunu yaptığı tek kişi sen isen, sende diğer adamda olmayan bir şeyler var demektir.
I still got that squirrel skeleton in the shed if you ever want to see it.
Kulübede hala sincap iskeletim var. Eğer onu görmek istersen.
I mean, do you not realize that Steve has got everybody here brainwashed?
Steve'in herkesin zihnini yıkadığını fark etmedin mi?
You can't do that. All right, you got to go.
Bunu yapamazsın, tamam mı?
That's quite the little charmer you've got there.
Tam bir tatlı cadı olmuş seninki.
Well, it's very funny that you should mention that because I got a very exciting phone call today.
Bundan bahsetmen çok tuhaf oldu çünkü bugün heyecan verici bir telefon görüşmesi yaptım.
So, you're the motherfucker that got him to this point.
Onu bu noktaya getiren orospu çocuğu sensin yani.
Tell me you got permission to get ink on that thing.
Bana o mürekkebi ona sürebilmek için izin aldığını söyle.
That new security team you've got- - not as sharp as their predecessors.
Yeni güvenlik timin eskileri gibi gözü açık değiller.
And I got you the commercials, got you the soaps, eventually got you a job paying you almost three million dollars a year, making you so famous that you could wear a ski cap when it is 80 degrees outside, and no one would say a damn thing.
Sana reklamlar, günlük diziler, ve en sonunda sana öyle bir iş buldum ki neredeyse yılda 3 milyon dolar, kazandırıp seni meşhur yapan ki dışarısı 40 dereceyken bile kayak beresi takıp gezebilmene, kimsenin birşey söyleyemeyeceği bir iş.
Can't say I'm surprised that your, uh, stronger half got the better of you once again.
Daha güçlü yarının yine senden daha üstün olmasına şaşırdığımı söyleyemem.
Well, you got in to see me, and that takes grit and determination.
Beni görmeye geldin sonuçta, bu cesaret ve kararlılık ister.
I don't like how you just repeated that verbatim with a glint in your eye, but, yeah, you got to take charge of your... future.
Söylediklerimi birebir tekrarlarken gözlerinin ışıldamasını sevmedim ama öyle geleceğinin kontrolünü kendi eline almalısın.
But, yeah, my boyfriend here, he goes and does it for literally an hour and gets a job, but... I've got chore monkey shifts, so... you know what that is?
Ama sevgilim olacak adam resmen bir saat yapıyor sonra gidip kendine iş buluyor ama benim Chore Monkey'de çalışmam gerekiyor, ne olduğunu biliyor musun?
But I think that that is good for the world, and I simply got you these cool and funky pastries'cause they're cool and funky, not because they're Latino, or whatever.
Ama bence bunlar hep dünyanın yararına ayrıca bu havalı ve farklı hamur işlerini almamın sebebi de havalı ve farklı olmaları Latin yemeği oldukları için değil.
It's the stuff dreams are made of. You got to let that go.
Şey... o, tavan arasındaysa, artık yok.
you got that right 241
you got this 563
you got it 4932
you got a pen 63
you got me 900
you gotta be fucking kidding me 42
you got the wrong guy 127
you gotta be kidding me 471
you got a problem 205
you got anything 117
you got this 563
you got it 4932
you got a pen 63
you got me 900
you gotta be fucking kidding me 42
you got the wrong guy 127
you gotta be kidding me 471
you got a problem 205
you got anything 117