You love her traducir turco
7,983 traducción paralela
- If you love her.
Onu seviyorsan.
You were afraid to tell Amanda that you love her because of why?
Amanda'ya onu sevdiğini söylemekten korkmuştun, neden peki?
You say you love her, right?
Sevdiğini söyledin, değil mi?
You love her no more than I and I can watch it, so why not you?
Sen onu seviyorsun. Ben görebiliyorum.
- You love her?
Aşık mısın ona?
Because you love her, right?
Onu seviyorsun, değil mi?
That leaves an hour to find Margo... tell her you love her. Dude, awesome.
Oğlum, bu süper.
How much you love her.
Onu ne kadar sevdiğini.
Do you love her?
Onu seviyor musun?
If that girl loved you the way you love her, she would be here with you now in your time of trouble like I am.
Senin onu sevdiğin gibi o kız da seni sevse böyle dertli zamanında benim gibi yanında olurdu.
Hey, you... you love her, right?
Onu seviyorsun, değil mi?
When we turn our heads to the left, it means... "I love you more than anything in the world"
Başımızı sola çevirmemizin anlamı "Seni dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum."
"I love you more than anything in the world"... with "watch out, we're in danger"
"Seni dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum" ile "Dikkat et, tehlikedeyiz" karışabilirdi.
You are going to love her.
Ona bayılacaksın.
Babe... I love you more than anything in the world.
Bebeğim... seni dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum.
Do you know the greatest love in the world, and which nothing can surpass?
Dünyada her şeyin üzerinde olan ve en güzel hissedilen sevgi hangisi biliyor musun?
A God that makes true love lose ties a pious woman to a fraud like you forever makes her your prisoner only you can believe in such a God.
Ancak senin düşündüğün bir Tanrı senin gibi bir sahtekarı sonsuz inancı olan bir kadınla bağlar ve o kadını cezalandırır. Ancak sen böyle bir Tanrı'ya inanabilirsin.
You know every New Yorker I talk to now says they love these towers?
Konuştuğum her New Yorklu artık kuleleri sevdiğini söylüyor.
You went against my orders and then fell in love with her.
Emirlerime karşı geldin ve sonra da ona gönlünü kaptırdın.
I am everything to you except your mother, because she will still love you if you fail.
Annen dışında her şeyin benim çünkü başarısız olsan da o seni hâlâ sever.
You know, every girl's first love is their daddy, huh?
Bilirsin, her kızın ilk aşkı babasıdır.
I will always love you.
Seni her zaman seveceğim.
I mean, you... you're smart, and you're beautiful, and I love how you're just game for anything.
Zekisin. ve güzelsin. Ayrıca her şeyle dalga geçmene bayılıyorum.
What is important is that you love and nurture her.
Önemli olan onu sevmen ve yetiştirmen
So you want her to be in love with you?
Yani sana aşık olmasını mı istiyorsun?
And I don't blame her, I mean, you know, she's in love and she, you know, sometimes you don't see the warning signs.
Kardeşimi suçlamıyorum, çünkü, biliyorsunuz.. ... ona âşıktı ve o, biliyorsunuz.. ... bâzen uyarı levhâlârını göremiyorsunuz.
We have, like, rules of, like, make sure we always connect, it's just so much more exciting to put everything into that kid, in their love, in their development, in their thought, and, you know, you lose yourself in that.
Bizim her zaman bağlı olmak gibi kuralımız var her şeyini o çocuğa vermek çok heyecan verici aşklarını, gelişmelerini, düşüncelerini ve bunun için kendini kaybediyorsun.
- And I bet you love cashing her checks. - Peggy.
- Senin de onun çeklerini bozdurmaya bayıldığına eminim!
You really do love her, don't you.
Onu gerçekten seviyorsun, değil mi?
Honey, everything's okay, we're safe, I've made sure of it, I love you.
Tatlım, her şey yolunda, güvendeyiz, bundan eminim, seni seviyorum.
I'd love it if you could send me several estimates, with everything that's included in them.
Bana her şeyin dahil olduğu tahmini bir fiyat gönderirseniz sevinirim.
♪ you remind me every day that love is a beautiful thing ♪
# Aşkının en güzel yanını her zaman hatırlıyorum. #
All the love and companionship you denied me, visit upon her.
Bana vermeyi reddettiğin tüm sevgi ve dostluk... ona aktarılacak.
She asked if she must love you now. I told her it was up to her entirely.
"Şimdi sevmeli miyim peki?" dedi, ben de tamamen ona kaldığını söyledim.
I would love to have you meet her.
Onunla tanışmanızı çok isterim.
Except hearing Joan talk about her passion and doing what you really love, like, totally freaked me out.
Joan'un şu işini tutkuyla yapma laflarını duyunca sinirlerim bozuldu.
You love everything.
Sen her şey için ölüp bitiyorsun.
For the love of all that is holy, both of you, please sign this form.
Kutsal olan her şey adına... İkiniz birden şu evrakları imzalayın lütfen.
Every week, this show is an amazing train wreck, and you love doing it, and you're the best host, like, even better than my all-time favorite host,
Her hafta felaket eğlenceli bir program yapıyorsun. Severek yapıyorsun. Senden başkası böyle sunamaz.
I mean, I love her, but, you know, you spend so much time and effort on someone's life and she's just gonna quit on me?
Onu çok seviyorum ama sen tutup bir sürü emek veriyorsun, sonra bir bakmışsın satıyorlar seni yarı yolda!
Alyssa, this is April Ludgate, the single greatest human being ever, and you need to find her a job that she will love and cherish and make her life feel complete.
Alyssa, bu da April Ludgate. Evrendeki en mükemmel insan evladı. Ona hayatının sonuna kadar sevgiyle sarılacağı uygun bir iş bulman lazım.
Bobby, I hang out with you here every day, and we have a few beers and some laughs, and I love it.
Bobby, seninle burada her gün takılıyorum bira içiyoruz, gülüyoruz, bayılıyorum ben buna.
Babe, I think most everything that you love is stupid.
Ben de... Bebeğim, ben senin sevdiğin her şeyin aptalca olduğunu düşünüyorum.
Do you actually love her?
Gerçekten onu seviyor musun?
If, one day, you fall in love with a woman, there's a great chance you will not spend your life with her.
Eğer bir gün bir kadına aşık olursan, onunla bir hayat geçirmeyeceğin kuvvetle muhtemel.
I love you and I will always love you.
Sizi seviyorum ve her zaman seveceğim.
If he doesn't, he's your dad, he's still gonna love you.
Duymasa bile, adam senin baban, her halükârda seni sevecektir.
- Oh... And I love everything that you've done for me, especially beating up that good-for-nothing Christopher, showing me what a real man looks like.
Benim için yaptığın her şeyi de çok seviyorum özellikle de külhanbeyi Christopher'ı patates etmeni.
And even when you hate her, you're gonna love her, even when she's in prison with you.
Ondan nefret ettiğin zaman bile onu seveceksin. Seninle hapishanede olsa bile.
That's the day I knew I'd always love you.
İşte o gün seni her zaman seveceğimi biliyordum.
In love... you loved her?
Aşık mı? Ona aşık mıydın?
you love me 364
you love it 154
you love him 170
you love it here 16
you loved it 57
you love them 34
you loved me 31
you love 28
you loved him 65
you loved her 55
you love it 154
you love him 170
you love it here 16
you loved it 57
you love them 34
you loved me 31
you love 28
you loved him 65
you loved her 55
you love each other 23
you love that 19
you love this 22
love her 59
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
you love that 19
you love this 22
love her 59
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
herself 49
hercules 220
hershey 18
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
hercules 220
hershey 18
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39